Bu inanılmaz traduction Anglais
6,121 traduction parallèle
Bu inanılmaz.
That's unbelievable.
- Rob bu inanılmaz bir şey!
Rob, that is amazing.
- Tanrım! Bu inanılmaz!
Gosh, that's incredible.
Bu inanılmaz.
That's amazing.
Burs bulmaya çalıştığın bu inanılmaz pahalı kursun parasını da öder.
It pays for this incredibly expensive school that you take for granted.
Bu inanılmaz,
This is incredible.
Ben yakınındaki dere bu inanılmaz mağaranın Sizi alıyorum.
I'm taking you guys to this amazing cave near the creek.
Kimse hayır diyemez, bu inanılmaz seksi bacaklara.
Just break one of those incredibly sexy legs of yours.
Bu inanılmaz.
That's incredible.
- Süper! - Harika. Bu inanılmaz.
Matt would just be so proud of all the work you guys are doing.
Bu inanılmaz.
I made a reservation. This is unbelievable.
Bu inanılmaz derecede cesaretsiz bir eylem çünkü zaten o benim erkek arkadaşım, her zaman öpüşüyoruz.
Okay, that is an incredibly lame dare because that is already my boyfriend and we kiss all the time.
Aslında bugün bunları ilk konuğumuz olması gereken April Wexler için giymiştim. Kendisi bu inanılmaz kitabı yazdı :
I actually wore them today for who was suppose to be our first guest, you know April Wexler was suppose to be here.
Bu inanılmaz!
That's huge!
Bu inanılmaz bir şey.
- It's incredible.
Bu inanılmaz.
This is incredible.
Bu inanılmaz derecede detaylı.
This is incredibly detailed.
- Bu inanılmaz.
- This is unbelievable.
Bu inanılmaz.
This is amazing.
Biliyorum. Bu inanılmaz.
It's unbelievable.
Bu inanılmaz bir suçtur. Vahşi ve akıl almaz bir suçtur.
It was an incredible crime, a bloody and unthinkable crime.
Bu inanılmaz.
It's amazing.
Bu inanılmaz.
This is incredible!
Bu inanılmaz bir şey.
It's pretty incredible.
Bu inanılmaz.
- That is incredible.
- Tamam, bu inanılmaz.
Okay. This is incredible.
Bu inanılmaz derece de zor olmalı.
That... must have been incredibly hard.
Ve bu inanılmaz hayvanları, tüm Dünya'nın da tanımasını istiyorum.
And I want to share these incredible animals with the world.
Bu inanılmaz değil mi?
That's pretty sicky gnar.
Bu inanılmaz Bubbs.
This is fucking awesome, Bubbs.
Bu inanılmaz.
( Lucas ) This is incredible.
- Evet. Ama buralarda böyle takılıp birkaç ebeveynlik kursuna katılarak bütün bu şeytani pisliği temizleyebileceğini sanıyorsan inanılmaz yanılıyorsun.
But if you think you're gonna hang around here, take a couple parenting classes, make all this evil shit right, you are sadly mistaken.
Sonunda Echo gölüne geldik, manzara inanılmaz güzel. - Matty'nin ilk balık tutuşu bu.
We're finally here, at Echo Lake, it is unbelievably gorgeous, and it's Matty's first time fishing.
- Peki. Bu zımbırtıyı gösterdiğimde inanılmaz indirim alırız. Biliyorsun, rozetim var.
You know, I got a badge.
inanılmaz yetenekli bir adam ve tek erişemediği diğer adam bu tarz güçlere aynı anda sahip olmaları
A man with an unbelievable ability and the only man he can't access Having people with those kinds of power appearing at the same time
Çitin bu tarafında durursanız, hükümete göre doğru yerdesiniz diğer tarafındaysa o inanılmaz fosil var.
You're standing on this side of the fence.
Hayatınız boyunca böyle bir şey bulabileceğinizi sanmazsınız ama biz bulduk ve bu bana hala inanılmaz geliyor.
In your lifetime, you don't hope to find something that good, but we did, and it's still unbelievable to me.
Bu gerçekten inanılmaz Bayan Towler.
This is truly incredible, Miss Towler.
Bu kariyer, sonumun ailemdekiler gibi olmasından inanılmaz korktuğum için seçildi.
It's a career choice motivated by the soul-numbing fear that I might end up - like the rest of my family.
Dünya'nın dev zümrüdü inanılmaz, doyumsuz Hulk! Bu gecenin dövüşçüleri...
It's mojo-pocalypse!
Bu sucuğun tadı inanılmaz.
This bratwurst is unbelievable.
Bu inanılmaz.
It's unbelievable.
Bu sadece Scythe'ın inanılmaz bir oyun çıkarması.
This is just Scythe playing an amazing game.
Phil, şunu söylemeliyim ki bu ev inanılmaz.
Phil, I got to tell you, uh, this house is amazing.
Bu gerçekten inanılmaz gözüküyor.
This looks absolutely impossible.
İnanılmaz bir fırsat bu Joss.
It's an incredible opportunity, Joss.
Ama yine de eve dönüş, bu restoran işi onun için inanılmaz bir fırsat gibi.
But you know what? It sounds like this... this restaurant back home is an incredible opportunity.
- Bu beden inanılmaz.
This body is incredible.
- Bu beden inanılmaz.
- This body's incredible.
Bugün burada bir sürü inanılmaz konuşmacımız var. Çünkü bu, şehrimizin ne tarafa doğru gideceğini belirleyeceğimiz bir oylama anlamına geliyor.
We've got a lot of amazing speakers here today because this is about using our vote to change the way our country is run, right?
Bu inanılmaz!
That's amazing!