English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Bu kadar kolay mı

Bu kadar kolay mı traduction Anglais

595 traduction parallèle
Adam öldürmek bu kadar kolay mı? - Hiç yaptın mı?
Is killing someone easy?
- Bu kadar kolay mı?
- Will it be as easy as all that?
Bu kadar kolay mı?
Is it that easy?
- Birini öldürmek bu kadar kolay mı?
- Is it that easy to kill a man?
- Bu kadar kolay mı?
- It's that easy?
İnsan öldürmek bu kadar kolay mı?
Do you kill people just like that?
Bu kadar kolay mı?
It's that easy?
Bu kadar kolay mı sanıyorsun?
You think it's so easy?
Sizi vuracağıma inanmanız bu kadar kolay mı?
Do you really find it so easy to believe that I would shoot you?
Sence Tan Sze'yı öldürmek bu kadar kolay mı yani?
You think Tan Sze would be so easy to handle?
Bu kadar kolay mı kurtulacaksın, ha?
Think you can escape so easily, eh?
Bu kadar kolay mı?
Just over with?
- Bu kadar kolay mı?
- As easy as that?
Bu kadar kolay mı?
Just like that, huh?
Ne münasebetsizce... bu kadar kolay mı?
Do you think you could just take away a Wudang member this easily?
Bu kadar kolay mı olacağını sandınız?
Shen will think of it too
Bu kadar kolay mı sanıyorsun?
You think that's so easy?
Bu kadar kolay kurtulamazsın. Kurtulmak mı?
You can't get out of it so easily as that.
Kolay olmadığının farkındayım ama bu kadar zorsa...
Well, we haven't quite made up my minds yet.
Bize bu kadar kolay çözülecek bir mesaj göndermeyeceğini ilk bakışta anlamıştım.
I saw immediately that he wouldn't send us a message so simple to decipher.
Tek amacım bunun herhangi biri için ne kadar kolay olacağını göstermekti. Kaldı ki, Giles Conover bu işi yapmak için çok daha akıllı ve çok daha becerikli biri.
I disconnected these wires just to show you how absurdly easy it would be for anyone, far less ingenious and far less resourceful than Giles Conover to do the same thing.
Arkadaşlarımın bu kadar kolay ikna olmalarına şaşırdım.
I'm surprised at my colleagues'low sales resistance.
Bir baba olarak, bu işi yapmak o kadar kolay mıydı sanıyorsun?
Don't you think it felt horrible for me, the father?
Angie, bir şey var... Sana söylemeye çalıştığım bir şey var. - Ve bu o kadar kolay olmayacak.
Angie, there's something I've got to tell you.
Kasabamızda bu kadar çok iyi adam var mı ki bu kadar kolay harcıyoruz?
GEORGE, THESE THINGS WARRANT TELLING. DOES CROSS CREEK HAVE SO MANY GOOD MEN
Bu o kadar da kolay değil.
I'm afraid it isn't quite as easy as all that.
Daima iple bağlı kalacağız bu ne kadar kolay gözükse de, anladın mı?
I'll always want our body - -, you'll be - - looks easy, you understand?
Maisie ve diğerleri bu kadar kolay baştan çıkmış mıydı?
Do they all fall as easily as that, those Maisies and all those others?
Bu kadar kolay olacağını mı sanıyordun?
Did you think it would be that easy?
Bu işi o kadar kolay mı sandın?
You don't hurt me none!
Pinto Sykes'ı bu kadar kolay yakalayacaklarını sanmazdım.
I never thought they'd do that - not to pinto sykes - not that easy.
Benden bu kadar kolay kurtulacağını mı sanıyorsun?
Don't think you're gonna get rid of me that easy.
Sence bu o kadar kolay olacak mı?
You think it will be so easy?
Bu kadar kolay işi de yapamayacaksanız başka birini bulalım.
If I can't trust you with a simple job like this, I'll get somebody else.
Bu kadar yükten sonra... uçaksavarlara kolay lokma olmaz mıyız?
With all those gun emplacements... the flak's going to be murderous, isn't it?
- Bu kadar kolay olacağını mı sanıyorsun?
- You think it will be that easy?
Yine de çok tuhaf bu kadar akıllı bir kadın nasıl olur da bu kadar kolay yakalanır.
I'm stumped by the way this woman, so intelligent, let herself be caught.
Bu kadar kolay olacağını bilsem ucuzundan alırdım.
If I'd known it was going to be this easy... I'd have bought the domestic stuff.
Bu işten bu kadar kolay kurtulmalarını istemiyorum. Birine ihtiyacım var.
I don't want them to go free, I need someone.
Tanrım, bu düşündüğüm kadar kolay değilmiş.
Oh, my God, it isn't as easy as I thought.
Seninki kadar olmasada Benim de bir kaç numaram var kılıcı benden bu kadar kolay alacağını mı sandın?
Now you know what I'm made of You think I will hand over the sword that easily?
Yani beyaz insanların yardımı hakkında, aslında, o kadar da çok farketmez çünkü eğer yarınki ajitasyonumuz başarılı olursa, bu da demek olacak ki her öğrenci, gösterimize katılmış ya da katılmamış olan, siyah ya da beyaz, düşman olarak nitelendirilecek, ve böylece gerilimi elde tutmak daha kolay olacaktır, ve bu sayede, biz hepimiz, yerel bir tehdit oluşturacağız.
I mean about the help from white people. It doesn't matter so much. Because if tomorrow our agitation is successful, every student, demonstrator or not, black or white, will be considered an enemy, and it'll be easier to keep this tension that we've became a public threat.
Bu kadar kolay karar verebileceğini sanmazdım.
I didn't think you could be easily influenced.
Sadece bu kolay olmaz diyorum, o kadar.
I'm just trying to tell you it's not that easy.
O anda ona ulaşmanın bu kadar kolay olmasını hala aklım almıyor.
We were struck with how easy it was to get onto that floor... and approach him at that point.
Bu işin peşini bu kadar kolay bırakacağımı düşünme sakın.
Don't think I'm going to let you off so easily.
Yani, canımı almaya yeltensende bugün... 10 yıl önceki kadar kolay olmayacak bu.
So even if you attempt to take my life today... It won't be as easy as ten years back.
Bu kadar kolay teslim olmayalım.
Let's not... cave in too easy, huh?
Bu kadar kolay kurtulacağımızı düşünmemiştim ama.
Never thought I'd be getting a piece of cake out of this.
Bu durumdan bu kadar kolay kurtulacağını mı düşünüyorsun?
Do you think you will get off that situation so easily?
Bu kadar kolay kazıklayabileceğini mi sandın?
You think I'm that easily conned?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]