Bu var traduction Anglais
72,489 traduction parallèle
Sofia Kovalenko ve bu odadaki insanlar haricinde bilgin dahilinde, burada bizimle bu buluşmayı yapacağını bilen birileri var mı?
Apart from Sofia Kovalenko and the people in this room, are you aware of anyone who knows that you're meeting with us today?
Jacob'u sevdiğini biliyorum, fakat bu konuda karmaşık bir şeyler var.
I know that you love Jacob, but there are a few details that complicate this matter.
Bu taraftan ne var?
What's down that way?
Bu karanlıklar ve canavarlar kardeşim sıkıntılarından dolayı çıldırdılar bir eşcinsel çaresizlik içine kötü ruhları seviyorum var olduğunda korkunç bir sihirbazın.
These darks and monsters are my brethren maddened by their troubles into a gay despair like evil spirits in the presence of a dread magician.
Bilmeniz gereken bir şey var, hanımefendi. Bu gece yargılayan erkeklerden biri hakkında.
There's something you should know, ma'am, about one of the men who's judging you tonight.
Bu akşam suçlandığım şeylerden dolayı masumum, Ama itiraf etmem gereken başka bir şey var.
I am innocent of what i am accused of tonight, but there is something else to which I must confess.
Holden'ın bu işi bitirmesine ihtiyacımız var.
We need Holden to finish the job.
Ama şöyle bir şey var ki bu hafta bayağı yoğun geçti, iş güç işte bilirsin. Bir de yılın bu zamanları...
Uh, well, see, the thing about it is, this week, I... it's pretty hectic, work-wise, it's just that time of year...
Bir milyon boşluk bulacağına dair bir his var Bu sadece bizi mahveder.
I have a feeling she'll find a million loopholes that are just gonna screw us over.
Yani... Holden'ın bu insanlarla ne işi var?
So... what does Holden have to do with these people?
Holden gibi, bu örgütte çok özel bir amacın var.
Like Holden, you have a very specific purpose within this organization.
Bu eve, portakal var diye mi yerleştiniz?
Did you pick this house because of the oranges?
Bu blokta ailen var mı?
Do you have any family in this bloc?
Korkarım sende, bu görevde bulunmak için gereken, yetenek ve yasaya bağlılık eksikliğinin her ikisi de var.
I'm afraid you lack both the skill set and the constitution to be an officer.
Bu dairenin 2 km çevresinde, sevgilisi olmayan 413 tane Talking Heads hayranı kız var.
There are 413 eligible women that are Talking Heads fans within a two mile radius of this apartment.
Ve eğer bu saygılarını kazanmak için yeterli değilse, Onların füzeleri var.
And if that is not sufficient enough to earn their respect, we have their missiles.
İlk tahlil sonuçlarına göre Peter'ın beyninde subaraknoid kanama var. Espri anlayışı bu yüzden gelişti.
So, preliminary tests reveal that Peter has a subarachnoid hemorrhage in his brain, which has been presenting as humor.
Bu ECG makinesine ihtiyacım var.
Okay, I need this ECG machine.
Bu ECG makinesine hemen ihtiyacım var.
I need this ECG machine now.
Bu hastanede iyi tanıdığım doktorlar var.
Well, I am pretty well-connected.
Bu zorlu dava kimin altından çıktıysa Adli Kovuşturma'da gözü var belli ki.
Whoever comes up with this impossible case is in the lead for Head of Crim.
Şöyle de bir şey var, bu zorlu dava kimin başının altından çıktıysa bu zorlu davayı kazanması gerekecek.
Counterpoint... whoever comes up with this impossible case is then going to have to win said impossible case.
Senden daha çok parası var. Bu doğanın kanununa aykırı.
She has more money than you, and that's outside the natural order of things.
Bu pakette morfin var mı?
You have any morphine in that pack?
"Tanrı'nın bir planı var." derken kastettikleri bu olsa gerek.
Maybe that's what they're talkin'about when they say "God has a plan."
Ama iyiliğin de bu dünyada var olduğunu unutmayalım. Keza erdemin de.
But let us not forget that goodness is real, too, and grace is real.
Bu ikisinin ne işi var burada?
What are them two doin'here?
Bu davada beni çeken bir şeyler var.
Got some things about this case.
Adları ya da soy adları "b" ile başlayan sadece bu dördü var.
The only four whose first or last names start with "b."
Bu kasabada sadece iki tür insan var, Collins.
There are only two types of people still livin'in this town, Collins... them that just couldn't get out
Bu arada, yapmanı istediğim bir şey var.
In the meantime, here's what you gotta do for me.
Bu yüzden böyle oyunlar icat ediyoruz. Var oluşumuzdaki boşlukları doldurmak için.
Which is why we invent these games to fill the void of existence.
Bu zımbırtı yüzümün içine sıçarsa var ya...
If this shit fucks up my face, I swear to God!
Bu ısırık izi değil, Sadece dövmesi var.
That's no bite mark, she just got a tattoo.
Evet, TJ, bu doğru olabilir ama bazı şeyler var...
Yes, TJ, that may be true but I have some...
Ve bu bölümün galibiyete ihtiyacı var.
And this department needs a win.
Raporlara göre yüzlerce ölü var ve bu sayı her dakika artıyor.
reported deaths in the high hundreds and rising by the minute.
Çocuklar, korkunç bir deneyim yaşadınız ama bu, acı olayın sonunda iyi haberler de var.
Aw. Kids, you've been through a horrible experience, but there is good news at the end of that pain-bow.
Artık kalbinde Kuşak olduğuna inanıyorum ve bizler de seni kardeş olarak kabul ettik ama bu bu hâlâ içinde var olan Dünyalı.
Now, I believe you have the belt ere kori. And we have taken to you as a brother. But this...
Bu hâlâ içinde var olan Dünyalı.
Dawes : This is the earther in you still.
Bu yüzden içeride adamım var ya.
That's why I have an inside man.
Eğer bu üniversitede ne işin var?
What are you doing at this university?
Bu tonoz. Neden, ne var içinde?
Why, what's inside it?
Bu yüzden uzay motor yağı var?
So it's space engine oil?
Bu bir tuzak, bir cazibesi var.
It's a lure, it's a trap.
Dolabında bir kasa var. Bu lanet dikişleri patlatıyor.
He's got a safe in his closet that is bursting out the fucking seams.
- Demek istediğim, etrafında duran pek çok kasalar yok Içinde bu tür nakit para var Bu özel bir şey için değil.
- My point is that there's not that many safes lying around with this kinda cash in it that aren't for something special.
- Bu silahlı adamla ilgili bir şey var mı?
- Anything more on this gunman?
Bu haftasonu sonbahar ekinoksu var.
It's the autumnal equinox this weekend.
Bir Dedektif Müfettişle orada pazartesi günü bir görüşmem var. Ama bu sadece bir formalite.
I've got to meet a detective inspector over there on Monday, but it's just a formality.
- Bu adamın ailesi var mıydı? - Hayır.
- Did this guy have a family?
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19