Bunlar onlar traduction Anglais
1,533 traduction parallèle
Müstakbel jüriler.Bunlar onların formları
144 prospective jurors. These are their questionnaires.
Bunlar onlar.
These are them.
Bence tüm bunlar onların hatası.
I think this whole thing is really their fault.
Bunlar onlar!
It's them!
Bunlar onlar mı?
Are these it?
Bunlar onların kodları.
Those are codes.
Bunlar onlar mı?
Is it them?
Bunlar onlar.
It's them.
Bunlar onların iç organları mı?
That's what they look like inside?
- Bunlar onlar mı?
- Is it them? Is that them?
Bunlar onlar mı?
Is this them?
Bunlar onlar mı?
That's who they are?
Bunlar onlar mıydı?
Were those the same ones?
- Bunlar onlar mı?
- Is this everything?
Fakat biliyorsun ki bunlar onlar.
But you don't know it's them.
Bunlar onlar mı?
Is that them?
Aman tanrım, Bunlar onlar mı?
- No, I'm not [Car Horn Honks ] - [ Connie] Oh, my God.
Evet, manifesto ve size göndermiş olabileceği diğer şeyleri de bundan sonrasında bunlar kanıt sayılacak, bu yüzden onları bana vermenizi istiyorum.
The manifesto and any other materials he might've sent you, those are gonna be evidence now. I'm gonna need you to turn them over.
- Bunları kullanmadan sizin Jenny Rebecca için onlar kadar kalifiye olduğunuzu nasıl kanıtlayacağız?
- Then how do you expect to prove you're just as qualified to be Jenny Rebecca's parent as they are?
Bunları hallettikten sonra, Farmington'da iki veya daha fazla One-Niner bir araya geldiğinde, göreceksiniz, bu onların hapse atılma zamanı olacak.
After we serve these, you see two or more One-Niners together in Farmington, that's called congregating in groups, and that's jail time.
Bunlar tahliyeyi zorlaştıracak alanlar ve onları gerçekten incitecek olan da bu.
These are the areas which will make evacuation difficult and this is what would really hurt them.
Onları göndermeden önce bunları aldım.
MILES : So, before I shipped them, I took these.
Bunları onlar mı üretiyor?
Do they manufacture them?
Gece yarısı onları bir anlıkta olsa görmek için üç şeye ihtiyaç vardır, bunlar boş bir tabak ve iki tane yemek çubuğudur.
To catch a glimpse of them, go to an intersection after midnight with a meal for three and bowls and chopsticks.
İnsanlar onları bunlar olurken de tanıyordu. ... çünkü hayatınız belli bir kısmında bu kişiyle sık sık karşılaşırsınız.
People know when that happens to them... because you often meet that person at a particular time in your life.
Bunları düşünmüyorum eminim ki, onlar da benimkileri düşünmüyorlardır..
I do not care for theirs any more than I'm sure they care for mine.
Bunlar Jane Eyre'in parmakları. Onları her yerde tanırım.
These are Jane Eyre's fingers.
- Elbiseler bunlar. Onlar fahişe elbisesi, bebeğim. Fahişe elbisesi.
Those are fucking whore's clothes, baby!
Normalde onların buraya gelişi bayram etmek için vesile olur. Normalde onlar dışarı çıktığında gün açar. Muhafız alayı geçidi, bağımsızlık günü, zafer günü gibi günlerdir bunlar.
'Normally, it is a happy occasion when they arrive here,'and normally, when they're out the front,'on days like Trooping the Color, VE Day or VJ Day.
Bunlar kendi pirincimiz doğru onlar bizim!
That's our own rice right It's ours!
Ve bu gazete bunları basmaya hazır değil... ve sen de onları kanıtlayamazsın.
And this newspaper is not prepared to make'em... - and you can't substantiate them.
Ben sadece, ee... eminim bunları söylemeni onlar istemiştir, ve bu senin işin, yani.
I just, uh.. I'm sure they just tell you to say that, and it's your job, so..
Ama onların sistemleri bunları kaldıramayacak kadar zayıf.
But their systems are too delicate to handle it.
Bunları sana onlar bulaştırdı, sen de bana.
They gave those things to you, and you gave them to me.
Ve bunların dışında hepsi o kadar harika ki ve... bu, muhteşem bir şey, onların desteği.
And they've just been brilliant through all of this and... it's just been amazing, their support.
Bunlar, onlar.
- It's them!
Duyguları ifade ediş ve onları açıklayış biçimini seviyorum. Bunlar, düz yazıyla anlatamayacağınız karmaşık ve zor duygulardır.
I like the way that it can articulate and express feelings - complicated and difficult feelings that you can't express literally.
Baba, İsa'nın kudretli adıyla senden bunları istiyoruz çünkü onların hayatında önemli bir an olacak.
Father, we asked to you you, All-powerful Jesus that this is a little while decisive in its lives.
Ve sansürü düşünürsek sansürlenen şeyler, filmlerdeki sahneler bunlar, onlar için hiçbir şey ifade etmiyor.
And when we think about censorship, what's being censored are scenes in movies, which mean nothing to these people.
Fakat şimdi onları görmeye gidenler her gün bunları görüyor.
But those who go up to see them, here's what they're seeing every day, now.
Mavi olanlar, soğuk su akıntılarını temsil eder ve bunlar, kırmızının tersi yönünde hareket eder. Biz mavileri göremeyiz, çünkü onlar okyanusun dibinden akarlar.
But the blue represent the cold currents running in the opposite direction, and we don't see them at all because they run along the bottom of the ocean.
Yapacağız. Fakat, kanıtları toplayıp, bunları polise bildirip onları yakalattıktan sonra.
We are, when I get the evidence I need, I'll report them to the police and let them handle it.
Bunlar- - Barb, farkındayım ama onları kendi hallerinde bırakmanı istiyorum.
I know, but I wish you'd just leave them be.
Bunlar standart iletişim cihazları, onları nasıl kontrol eder ki?
But they're standard comms devices. How does it control them?
Pirinç, meyve, para onların bunları paylaşmaları şansızlık ve kötülükleri yok eder.
Rice, fruits, money... in order for the misfortune to end and good fortune to be shared between them.
Onları bunları atabilir daha başka güvenemem.
You can't trust them any further than you can throw them.
Ya kendimize bulaştırmadan Billie ve Christy'i halledebiliriz ya da hiç bir şey yapmadan, onların Boşluğu almalarına izin verebiliriz ve bunların hepsinin bir anlamı kalmaz çünkü o zaman ölü oluruz.
Well, we can take Billie and Christy out before we get infected or we can do nothing, let them get The Hollow and then all of this really won't matter because then we'll be dead.
- Bunların hepsi onların mı?
This all theirs? No.
- Çaldın onları. al bunları.
Please, take them.
bunları düşünmüyorum eminim ki onlar da benimkileri düşünmüyorlardır..
I shall leave you now and send in the next fool.
- Onlar neyin? - Bunlar sadece dövme.
They're just tattoos.
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlara sor 23
onlar benim 87
onlardan biri 72
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlara sor 23
onlar benim 87
onlardan biri 72
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları istemiyorum 21
onları tanımıyorum 26
onlar nerede 35
onlara dokunma 16
onları buraya getir 21
onlara iyi bak 17
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları istemiyorum 21
onları tanımıyorum 26
onlar nerede 35
onlara dokunma 16
onları buraya getir 21
onlara iyi bak 17