English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ O ] / Onlar da ne

Onlar da ne traduction Anglais

947 traduction parallèle
Merhaba Steve. Onlar da ne öyle?
- Hello Steve, what have you got there?
Onlar da ne gördüğünü bilmiyor.
It's not what they see.
Onlar da ne?
What the hell is that?
Onlar da ne kadar salak.
And they are so dumb!
Onlar da ne?
What have you got there?
- Onlar da ne? - Bitkiler.
- What are those?
Onların kim oldukları ya da ne söz verdikleri umurumda değil.
I don't care who they are or what they promised.
Dorfli'dekilerin hakkımda ne düşündüğünü biliyorum, onlar da, benim onlar hakkındaki düşüncelerimi.
I know what they think of me in Dorfli, and they know what I think of them.
Onlar cennet ya da cehennemi ne bilirler Cathy... yaşam hakkında birşey bilmezlerken?
What do they know of heaven or hell, Cathy... who know nothing of life?
Onlar da devranlarını sürmüşler, hem de ne devran.
Those folks had their day, and a great day too.
Zaten herkes onların önceden nişanlı olduğunu biliyordu. - Bu da ne demek?
Besides, everybody knew he'd been engaged to her.
Ya ben onların yanına gidersem... onlar da soğuk-soğuk bana bakıp... tek-tek... benden uzaklaşırsa. O zaman ne yaparsın?
If I were to go to them and they only looked coldly at me... and dropped off and left me, one by one... what then?
Ve aynı demiryolu kuzeyden buralara bir sürü... yeni göçmeni de getirecek. Buna ne dersin? Onlar da oy vermeye başlayacak vergilerimiz onlara gidecek.
And that same railway will ship... a lot of emigrants from up north down here... and they'll start in voting and putting in taxes.
Colfax beni diğerlerine ne olduğunu söylemem için yolladı... onlar da çiftliğe geleceklerdi.
Colfax sent me to tell the others what had happened, and that they were to meet at the farmer's instead.
Onları da yanınızda ne diye getirdiniz ki?
Why'd you bring them along?
Buna rağmen, söylenecek şey çok gerekli olmasa da onların kişisel fikirleri ne olursa olsun sizin için ellerinden gelenin en iyisini yapacaklar.
However, it is hardly necessary for me to add that whatever their personal belief, they will all give you their best.
Onları tanıyorum da bu cazcıların burada ne işi var?
Yeah, I recognize them. What are hepcats doing in a place like this?
Hamsilerin servetimizin başlangıcı olduğunu sanmıştık. Onları satıp da ne kazandık?
They were to be the start of our fortune.
Onlar da sen ne söylersen kaydedecekler.
It'll catch whatever you say.
Her ne ise, onları da yanında götürmüş.
Whatever it was, it took them along.
Sanki, Nero ya da Caracalla, Sezar ya da Tiberius aniden ne hissettiklerini söyleyecek ve sen de onları anlayacaksın.
It is as if Nero or, or Caracalla, Cesar or Tiberius would suddenly tell you what they felt. And you could understand exactly what they were like.
Bu türler ne olursa olsun, onları rahatsız etmezsen, onlar da seni rahatsız etmez.
Whatever the species might be, if you let it alone, it won't bother you.
Bunun üzerine önce onları kınadım, sonra da Belediye Başkanına sordum : "Bu kasıtlı suskunluk da ne oluyor?" diye.
Which when I saw, I reprehended them... and asked the mayor what meant this willful silence.
Ne kadar hızlı olsam da onları bu korkunç ıstıraptan kurtaramıyorum.
No matter how fast I am, I still can't save them that terrible agony.
Senin ya da onların ne düşündüğünün bir önemi yok.
I don't care about their resentment or yours.
Huzurlu bir pazar sabahı gibi. " Huzurlu bir pazar sabahında onlar dışarıda ne yapıyorlar?
What are they doin'out there on a peaceful Sunday mornin'?
Böyle bir şeye gerçekten inanmıyorsun, öyle değil mi? Great Bayou ya da Tom'a paketini gönderen her ne yeşillik şirketine bir başka gecegenden 1.80 boyundaki mantarların sahip olup onlar tarafından işletildiğine.
You don't seriously believe, do you, that the Great Bayou or whatever the greenhouse novelty company that sent Tom his package is owned and operated by six-foot-tall mushrooms from another planet?
Bu jüriye bağlı, onların da ne yapacağı hiç belli olmaz.
That'll be up to the jury and you never can tell about them.
Bana en çok koyan da ben Sylvia'yla Guggenheim Müzesi'ne giderken onların benim şampanyamı içmesi oldu.
What gripes me is they guzzled my champagne while Sylvia and I wound up at the Guggenheim Museum.
Onlar kim ya da ne?
Who or what are they?
Her ne kadar vücut yapıları anlamsız gibi olsa da onlar güzeldiler ve yanlış yapamazlardı.
No matter how nonsensically their features were arranged. They were beautiful and they could do no wrong.
You-Koun-Koun'u ne yapacaksın? O da onların yanında mı? Hayır, efendim.
Will the You-Koun-Koun also be in the battery?
Ne onlara, ne de Sör Harry Percival'a dokunuruz, onlar da bize dokunmaz.
We don't bother them nor Sir Harry Percival, And they don't bother us.
Okumayı ne dedem ne de babam bilirdi. Ama güttükleri koyunlar bunu pek umursamadı. Oğlum da onlar gibi yaşıyor.
My father and my grandfather didn't know how to read... but the lamps had no bad feelings for that.
Şu an Shahbandar'ın ne diyeceği umurunda olmayan 3 ayrı müşterimiz var. Çünkü onlar da biliyorlar ki, Shahbandar'ın elinde hem aslı hem de kopyası var.
We have 3 definite offers from people who don't care what Shahbandar announces because they believe that Shahbandar has a copy and this is the original.
Neden Kaptan Kirk ya da Dr. McCoy'a ne yaptığını anlatmıyorsun? Onlar sana açıklar.
Look, why don't you tell Captain Kirk or Dr. McCoy what you did, and they'll explain it to you, okay?
- Onları da alınca ne oluyor?
What happens when you get them?
O kadar cephane ve silahla onlar da burada olsaydı ne iyi olurdu.
It would have been better if we had all stayed here together with our weapons and ammunition.
Ne kadar da büyüleyici bir çifttiniz. Yvonne'yi aradığımda, onların yeni evini senin yaptığını duydum...
When I called Yvonne and found out that you'd built their new home...
Usta Akatsuka, her ne kadar onlar bugün tanıştıysa da,
Master Akatsuka, though they only met today,
Garip, Horta hakkında ne söylediyse, Horta da onlar hakkında aynısını söyledi.
Kirk, out. Curious. What Chief Vanderberg said about the Horta is exactly what the mother Horta said to me.
Sakın unutmayın, onlar da vampir. Ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz.
Don't forget, they, too, are vampires.
Onlara ne yapacaklarını gösterdin, onlar da yapıyorlar işte.
You said you'd show them how, and now they're doing it.
Ne de olsa onlar da bir devrim kazandılar. Yani neredeyse kazanıyorlardı.
After all, they have won a revolution.
- Onları Londra'da ne yapacaksın?
- What do you do in London with them?
Onları ya da onu bulmadan önce, ya da aradığı her neyse kim ya da ne olduğunu bilmek istiyorum, anladınız mı?
Well, before he finds them or it or whatever it is he's looking for, I want to know who or what it is, you understand?
İnekler ne yiyorsa onlar da onu yiyorlar.
Violet tops. Weeds like cows eat.
Daha da kötüsü ne biliyor musun onların öylece ortalıkta dolanmalarına izin veriyorlar.
Now, you see, what's worse is that they just let them walk around.
İngiltere, her ne kadar istiyor da olsa, onları elde tutmakta çok zayıftı.
Britain is too weak to hold them, even if she wants to.
Marlo parayı ve teknede her ne bulduysa onları almış hatta kurbanın üzerinde bulduklarını da toplamı 2 milyon Frank kadar 200 milyon eski Frank Bayan Wormser'in yeni Datsun 260 arabasını da alarak kaçmış Bayan Wormser daha sonra onun yanına gidecekmiş.
Marlo took the money and whatever else he found on the boat... maybe even on the victim's body, a total of about 2 million francs,... 200 million old francs,... and taking Mrs. Wormser's new Datsun 260 he fled and Mrs. Wormser was to join him later.
Biz mücevher koleksiyoncuları ne kadar dikkatli müşteri seçersek onlar da o kadar umarsızca herkesten alırlar.
They buy from anyone. Whereas we jewelers buy exclusively on the wholesale exchanges.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]