Bunu alıyorum traduction Anglais
1,151 traduction parallèle
Ben bunu alıyorum.
I'm going to take this one.
Bunu alıyorum.
I'll take that.
Bunu alıyorum.
I'll be taking this.
Bunu alıyorum.
I " m taking this.
Bunu alıyorum.
I'm taking this.
Bunu alıyorum.
I'll take it.
Ben bunu alıyorum, çünkü birinin kıçında Afrika'ya geri gitmek üzereyim.
I'm taking this because I'm about to go back to Africa on somebody's ass.
- Bunu alıyorum.
- I'll take this.
- Ben bunu alıyorum.
- I'll take that one.
Hey, bunu alıyorum.
I'll take this one.
Bunu alıyorum.
I got this.
Bunu alıyorum, güzel kız.
I got this, baby girl.
- Peki. Ben bunu alıyorum.
Okay, I'll take this one.
Genç bayan, bunu alıyorum!
Young lady, I'll take it!
Bunu, bir kahine yapılan tipik, sıradan bir gezi olarak alıyorum.
I take it, this isn't going to be your typical, run-of-the-mill trip to an oracle.
Neydi o? Bunu yapma. Sadece, yaşIı kıza alışmaya çalışıyorum.
Just trying to get a feel for the old girl.
Bunu evet olarak alıyorum.
I'll take that as a Yes.
Buraya yazıyorum Al. Bir yere oturur oturmaz birşeyler düşüneceğim, sende bunu ödeyeceksin!
Mark my words, Al, as soon as I can sit down and think of something, you will pay!
Peki neden bunu bu kadar kişisel alıyorum?
So why am I taking this so personally?
- Bunu ben alıyorum.
- I'll take that.
Kendi hayatımı yaşamaya vaktim yok bu nedenle pazar günleri bunu ödünç alıyorum.
I DON'T HAVE TIME FOR A LIFE OF MY OWN, SO I BORROW ONE ON SUNDAYS.
Bunu bir "evet" olarak alıyorum.
I'll take that as a "yes."
Bunu, küçük insanların arasındaki yolculuğunuzun eğitici olduğu yönünde alıyorum.
I take it your journey among the "little people" was educational.
Bunu ciddi olarak alıyorum, ama sana olan tutkumun ateşi tarafından yanmayı tercih ederim
I'll take it seriously, but I'd prefer to be burned by the heat of my passion for you. Should I buy you some fireworks? But I'd prefer to be burned by the heat of my passion for you.
- Bunu göze alıyorum.
- I'll take it.
Bunu alıyorum.
I'll take this.
Bunu ayarladık ve sözümü geri alıyorum.
We settled this and I reneged.
Bunu yanıma alıyorum.
I'll keep this within easy reach.
Bunu ben kendi üstüme alıyorum ve özür diliyorum.
I brought this on myself, and I apologize.
Bunu bir tür ebeveyn onayı olarak alıyorum.
I'll take that as a ringing declaration of parental approval.
Bunu ben alıyorum.
I'll take this one.
Bunu ödünç alıyorum.
I'm gonna borrow this, huh?
- Bunu onu dinlemedin olarak alıyorum.
I take it that you didn't listen to her.
Bunu çiğneyebileceğinden daha fazla ısırık almaya çalıştı olarak alıyorum. - Evet.
He tried to bite off more than he could chew, I take it.
Bunu bahşiş olarak alıyorum.
I'll take it as a tip.
Sonunda, bunu söylemekten zevk alıyorum.
Finally, I'm so pleased to report this.
Bunu evet olarak alıyorum.
i'll take that as a yes. don't move.
Asla üzülmek nedir bilmeyen küçük bir çocuk görüyorum, ve bunu tüm sorumluluğunu da alıyorum.
I see a little boy who's never learned to be sad, and I take full responsibility for that.
- Bunu iltifat olarak alıyorum.
Well, now, Brendy, I'll take that as a compliment.
Bunu, saygınlığın incinmesin diye alıyorum.
I'm taking this money, so that your self-respect doesn't get hurt.
Bunu ciddiye alıyorum.
I'm trying to take it seriously.
20 sene önce seni sevmeye karar verdigim gibi cabuk bunu geri alıyorum.
But as quickly as I made that decision 20 years ago to love you I'm taking it back.
Al kimsenin bunu isteyeceğini sanmıyorum.
Here... don't think anybody's going to want that.
Ben kimim ki, 700 yıl öteden gelip bunu sizin elinizde alıyorum ki?
Who am I to wander in 700 years later and take that away from you?
Ve ben bunu fark ettim. Aynen alıntı yapıyorum, dinle.
And the fact that I noticed - and this is a direct quote, listen -
bunu çok sallamadığını biliyorum ama ama ben sallıyorum ben bunu ciddiye alıyorum.
I know you don't give a toss about that, but I do. I do give a toss.
Bunu ödünç alıyorum.
I'm borrowing this.
- Ne kaçırıyorum? Bunu yapmayacak olması yalan makinesine girmesi halinde geri çekeceği sözleri söylemekten alıkoymuyor
He shouldn't say things he wouldn't dare offer if he had to back it up.
Bunu iltifat olarak alıyorum.
I'll take that as a compliment.
Pekala. Ben bunu ve şunu alıyorum.
Let's see, I'll take this one and this one.
Bunu alıyorum.
I'm keeping it.
alıyorum 190
bunu duyduğuma sevindim 230
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunu al 228
bunu alabilirsin 17
bunu kabul edemem 111
bunu yapma 481
bunu yapmana gerek yok 38
bunu bana neden yaptın 18
bunu duyduğuma sevindim 230
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunu al 228
bunu alabilirsin 17
bunu kabul edemem 111
bunu yapma 481
bunu yapmana gerek yok 38
bunu bana neden yaptın 18
bunu nereden biliyorsun 159
bunu da 65
bunu yapabilirim 231
bunu bilmiyordum 213
bunu sevdim 345
bunu yapabilir misin 143
bunu unutma 219
bunu yapamam 834
bunu yapmak istiyorum 21
bunu biliyordum 108
bunu da 65
bunu yapabilirim 231
bunu bilmiyordum 213
bunu sevdim 345
bunu yapabilir misin 143
bunu unutma 219
bunu yapamam 834
bunu yapmak istiyorum 21
bunu biliyordum 108