Bunu söylemekten nefret ediyorum traduction Anglais
499 traduction parallèle
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama senden hoşlanıyorum.
I hate to say this, but I like you.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama bu ticaret savaşını Kuzey kazanmalı.
I hate to say this, but in a war of commerce, the North must win.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama, Bayan Creighton, korkarımki bu bir hoşçakal demek.
I hate to say it, Miss Creighton, but I'm afraid this is goodbye.
Frank, bunu söylemekten nefret ediyorum ama ev kızı değildim, o yüzden...
Frank, I hate to say this but I wasn't ever homely, so...
Gerçekten Bay Carlisle, bunu söylemekten nefret ediyorum açıkça hastaneye yatırılmalısınız.
Really, Mr. Carlisle, I hate to say this to you... but you simply must have hospital care.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama iyi bir oyuncu tuttum.
I hate to say this, but I hired a good performer.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama sen benim gibi değilsin.
I hate to tell you this, but you're not the man I was.
Esau, bunu söylemekten nefret ediyorum, ama onun yanına yanlız gideceğim.
Esau, I hate to tell you this, but I'm gonna go her alone.
Pekâlâ bunu söylemekten nefret ediyorum, ama distribütör kapağı gitmiş.
Well, now. I hate to tell you this, but your rotor arm's gone.
Bunu söylemekten nefret ediyorum.
I hate to say this.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama yeğenimdi, bu sümüklü oğlan.
I hate to have to tell you as it's my own nephew, but it's this snot-nosed kid.
Bunu söylemekten nefret ediyorum.
I hate to tell you this.
- Sana bunu söylemekten nefret ediyorum ama- -
- I hate to tell you this, but- -
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama sana ihtiyacım var.
I hate to say it, but I need you.
Canım, bunu söylemekten nefret ediyorum fakat arabayı gölgelik bir yerde bırakmalıydık.
Sweetheart, I hate to say it... but we should've left the car under the sun shelter.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama sizi dışarı çıkarmak zorundayım.
I hate to say it, but I'm going to have to throw you out.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama onları günah çıkartırken bir duymanız gerek.
Precisely. I hate saying it, but you should hear them in the confessional.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama işte Fişek Morgan bu.
I hate to say this, but that's Swifty Morgan.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama hoşuna gitse de gitmese de sen bir erkeksin ve bundan kurtulamazsın.
I hate to have to tell you this, but whether you like it or not... you're a man and you're stuck with it.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama ters yönde gidiyorsunuz.
I hate to tell you this, but you're going the wrong way on a one-way street.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama peki ya ölürseniz ne olacak?
I hate to mention this, but what if you're no longer alive?
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama park yakında kapanacak.
You know, I hate to say it, but I think the park is closing soon.
Bilirsin, bunu söylemekten nefret ediyorum, ama işler kötüye gidiyor.
Oh, you know, I hate to say anything, but... the merchandise is slipping.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, Michael ama Carrie'nin arabası gözden kayboldu.
I hate to say it, michael, but Carrie's car has disappeared.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama, hem de her şekilde.
I hate to say it, but in all sorts of ways.
Kelly, sana bunu söylemekten nefret ediyorum...
Kelly, I hate to tell you this...
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama siyah bir albümün inancı bizi lanetledi.
I hate to keep harping on, but the notion of a black album has cursed us.
Bunu söylemekten nefret ediyorum bebeğim, ama tıraş olmalısın.
I hate to tell you, baby, but you need a shave.
Tatlım, dinle, Bunu söylemekten nefret ediyorum ama... Şu şehirli adam...
Honey, listen, I hate to tell you this but a... the man from the city...
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama...
I hate to say it - -
Bunu söylemekten nefret ediyorum, herkesle çalışabileceğimi sanırdım.
Cmdr. Data, return to the Enterprise immediately. We have an unusual situation, sir.
Ah, Buddy, Buddy, sana bunu söylemekten nefret ediyorum ama sen bir dahisin!
Ah, Buddy, Buddy, I hate to tell you this, but you are a genius!
Bunu söylemekten nefret ediyorum, Michelle ama kaptan tüm zamanların en büyük hatasını yaptı.
I hate to say it, Michelle buy yhe old skipper really goofed up big-yime.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama boktan bir ailen var.
They're still messed up. I hate to say this, but you got a fucked-up family.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, herkesle çalışabileceğimi sanırdım.
I hate to say it, but I always thought I could work with anybody.
Sana bunu söylemekten nefret ediyorum Harris ama seks yapabilecek ve yatakta televizyon seyredecek birini bulabiliyorsan
I hate to tell you this, Harris, but if you can find somebody you can have sex with and lie in bed and Watch TV, you've really got something.
Yani, bunu söylemekten nefret ediyorum, ama Jane olmasaydı, pelerinli pisliğin teki olurdum.
I mean, I hate to admit it, but without Jane I'd be just another creep in a cape.
İnan bana, gerçekten bunu söylemekten nefret ediyorum ama çocukların...
Believe me, i really hate to say this, but the kid's got a...
Ah, Buddy, Buddy, sana bunu söylemekten nefret ediyorum ama sen bir dahisin!
I hate to tell you this, but you are a genius! Darien, lightning has struck.
Evet, bunu söylemekten nefret ediyorum, ama bence Maurice haklı olabilir.
Yeah, I hate to say this, but I think Maurice may be right.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama, sen kendini kandırıyorsun.
Listen, I hate to tell the lady that she's bullshitting herself,
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama benim de silahım yok.
I hate to say it, but I don't have a gun either.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama gerçekten uyuşuyoruz ( hit off : isabet ettirmek ).
You know, I hate to say this but I really think that we're hitting it off.
Evet, bunu söylemekten nefret ediyorum, ama sisteminiz can çekişiyor.
Yeah? Well, I hate to be the one to tell you this, but I think it's on its last legs.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama, artık buzluğunu çözmenin zamanı geldi.
You know, I hate to tell you this, but it is time to defrost your freezer.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, hiç de yanılmam ama bu yazı sağ elini kullanan biri tarafından yazılmış.
I hate to tell you, and I'm not known to be wrong, but this note was most certainly written by a right-handed person.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, Colin, ama sanırım Nigel haklı.
I hate to say it, Colin, but I think Nigel's right.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama kostüm partisi sona erdi.
Hate to tell you, but the costume party's over.
Dinle anne, bunu sana söylemekten nefret ediyorum, ama başım dertte.
Listen, Mama, I hate to tell you this, but... I'm in trouble.
Bunu size söylemekten nefret ediyorum, efendim, fakat Eddie Kane'in o fikre sahip olması olanaksız.
I hate to tell you this, sir, but there is no way that Eddie Kane could've had that idea.
Kyle benim sevgilim, bunu sana söylemekten nefret ediyorum.
Kyle is my boyfriend, I hate to tell you.
nefret ediyorum 209
nefret ediyorum senden 22
bunu duyduğuma sevindim 230
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunu alabilirsin 17
bunu al 228
bunu yapma 481
bunu kabul edemem 111
bunu yapmana gerek yok 38
nefret ediyorum senden 22
bunu duyduğuma sevindim 230
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunu alabilirsin 17
bunu al 228
bunu yapma 481
bunu kabul edemem 111
bunu yapmana gerek yok 38
bunu bana neden yaptın 18
bunu yapabilirim 231
bunu nereden biliyorsun 159
bunu da 65
bunu bilmiyordum 213
bunu sevdim 345
bunu unutma 219
bunu yapabilir misin 143
bunu yapamam 834
bunu yapmak istiyorum 21
bunu yapabilirim 231
bunu nereden biliyorsun 159
bunu da 65
bunu bilmiyordum 213
bunu sevdim 345
bunu unutma 219
bunu yapabilir misin 143
bunu yapamam 834
bunu yapmak istiyorum 21