Böyle şeyler söylememelisin traduction Anglais
60 traduction parallèle
Böyle şeyler söylememelisin.
You mustn't say such things.
Melanie hakkında böyle şeyler söylememelisin.
You mustn't say that!
Büyükbaba, böyle şeyler söylememelisin.
Grandpa, you shouldn't say things like that.
Senden hoşlanmamı istiyorsan böyle şeyler söylememelisin.
If you wish me to like you, you mustn't say such things.
Böyle şeyler söylememelisin.
Don't say such things
Böyle şeyler söylememelisin Louis, çünkü sana söylediğim üzere...
YOU MUSTN'T SAY THINGS LIKE THAT, LOUIS, BECAUSE I TOLD YOU -
Böyle şeyler söylememelisin.
You mustn't say that. - We must flee.
- Ona böyle şeyler söylememelisin.
- You mustn't say things like that to her.
Böyle şeyler söylememelisin.
You shouldn't say such things
Böyle şeyler söylememelisin.
You mustn't say that.
Böyle şeyler söylememelisin bana.
You oughtn't to tell me things like that.
Böyle şeyler söylememelisin!
You mustn't say such things!
Yeni bir müşteriye böyle şeyler söylememelisin.
You shouldn't say that to a new customer.
Böyle şeyler söylememelisin, Teğmen.
You shouldn't swear Like that, Lieutenant!
- Böyle şeyler söylememelisin.
- You shouldn't say things like that...
Böyle şeyler söylememelisin.
You shouldn't say such things.
Böyle şeyler söylememelisin Muhammed.
You musn't say such things, Mohammed...
Böyle şeyler söylememelisin.
You mustn't say things like that.
Böyle şeyler söylememelisin.
You should not say things like that.
Baba, böyle şeyler söylememelisin.
Father, you shouldn't say stuff like that.
Böyle şeyler söylememelisin.
I don't think you should be saying things like that.
Hayır, Vanya! Böyle şeyler söylememelisin!
Well, now, Vanya, you shouldn't say things like that.
Bana böyle şeyler söylememelisin.
You must not say such things to me.
Ben derim ki,'Kendi erkek kardeşin hakkında böyle şeyler söylememelisin, onlar sadece arkadaş.'
I goes,'You shouldn't say things like that about your own brother, they're just mates.'
Böyle şeyler söylememelisin.
You shouldn't say things like that.
Bir daha asla böyle şeyler söylememelisin.
You should never say things like this.
Bana böyle şeyler söylememelisin.
You do not want to be telling me things of this nature.
Amca, masum meleklerimize böyle şeyler söylememelisin.
Uncle shouldn't be saying that to our innocent angels.
Nini, böyle şeyler söylememelisin.
Nini, you can't talk like that
Böyle şeyler söylememelisin.
You're not supposed to say that.
Böyle şeyler söylememelisin.
No... you should not say those things.
Bilirsin, gerçekten böyle şeyler söylememelisin.
You know, you really shouldn't say things like that.
O zaman böyle şeyler söylememelisin.
Well then, maybe you shouldn't say shit like that.
Ciddi değilsen, böyle şeyler söylememelisin! Geri zekâlı!
You can't say stuff like that unless you're serious!
Eğer isteyerek söylemiyorsan böyle şeyler söylememelisin.
You know, you're not allowed to say we'll have a family someday unless you mean it.
Atalarının önünde böyle şeyler söylememelisin.
You shouldn't say things like that in front of your ancestors.
Böyle şeyler söylememelisin.
You must not say such things.
Ama böyle şeyler söylememelisin.
- We'll talk about it.
Yani bir arkadaştan bir diğerine, ablana böyle şeyler söylememelisin.
So, from friend to friend, you shouldn't have said that to your sister.
Lütfen böyle şeyler söylememelisin.
Please, you can't say such things,
İnsanlara böyle şeyler söylememelisin!
You shouldn't call people stuff!
Bir erkeğe böyle şeyler söylememelisin.
You shouldn't say things like that to a guy.
Böyle şeyler söylememelisin, tamam mı?
You shouldn't say things like that, okay?
- Böyle şeyler söylememelisin.
You shouldn't say such things.
- Ollie, böyle şeyler söylememelisin. - Bebeğim tamam.
Ollie, you weren't supposed to say anything.
Böyle şeyler söylememelisin, Lizzy.
You mustn't speak like that, Lizzy.
Tanımadığın insanlar konusunda böyle şeyler söylememelisin.
You shouldn't say things about people that you don't know.
Böyle şeyler söylememelisin.
Hey, you shouldn't say things like that.
- Böyle şeyler söylememelisin.
- But I did it!
- Böyle seyler söylememelisin.
- You mustn't say such things. - What does it matter?
George, eğer benimle çalışacaksan böyle kırıcı şeyler söylememelisin.
George, I prefer you not use offensive terms like that if you're gonna work for me, okay?
böyle şeyler söyleme 28
böyle şeyler 30
böyle şeyler olur 59
böyle şeyler işte 16
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böyle bir şey yok 21
böylece 530
böyle şeyler 30
böyle şeyler olur 59
böyle şeyler işte 16
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böyle bir şey yok 21
böylece 530
böyle devam et 79
böyle yapma 93
böyle bir şey olmayacak 25
böylelikle 44
böyle konuşma 236
böyle olsun istememiştim 16
böyle iyiyim 107
böyle gelin 49
böylesi 17
böyle bir durumda 32
böyle yapma 93
böyle bir şey olmayacak 25
böylelikle 44
böyle konuşma 236
böyle olsun istememiştim 16
böyle iyiyim 107
böyle gelin 49
böylesi 17
böyle bir durumda 32