Geldiler traduction Anglais
7,920 traduction parallèle
Biliyorum benim için geldiler.
I know they're coming after me.
Soru sormak için buraya geldiler fakat hiçbir şey söylemedim.
They came here with a few questions, but I've said nothing.
- Geldiler.
- They arrived.
Çocuklar sığır sürüsü gibi dünyaya geldiler.
The children came like a flock of starlings.
Amaçsızlaştılar ve bunalımlı hale geldiler.
They became aimless and depressed.
Evet, geldiler.
Yes, the did.
Polisler bizi arıyordu, buralara kadar peşimizden geldiler.
The cops came after us. They chased us all the way over here.
- Geldiler.
They're here.
- Hayır, ülkeye daha yeni geldiler.
- No. They've just got into the country.
- Efendim, Bay Kakie geldiler.
- Sir, Master Kakie has arrived.
Galiba onun üstüne çok geldiler ve sürekli itip kaktılar.
I think she was probably one of those people that got ran over and pushed to the side.
Madem bu konuları konuşmak istemiyorsun arkadaşların neden bugün evimize geldiler ve şu muhteşem sofrada yemek yerken ailemizi filme alıyorlar?
Well, why don't you tell us... if you don't want to talk about that kind of stuff, why don't you tell us why your friends are here today, filming our family as we sit here and dine on this excellent cuisine?
Geldiler.
They're here.
Ve geldiler.
And come are down.
Sanırım geldiler.
I think they're here. Thank you.
- İşte geldiler.
- Ah! There they are.
Kendi toprakları mahvolduğu için buraya geldiler.
They come here because they've ruined their own land.
Küçük hanım, Bay Boldwood geldiler.
Miss. Mr. Boldwood is here.
Barney ve Betty geldiler.
That's Barney and Betty.
Kelly, geri geldiler Steph!
- Kelly, they're back. - Steph!
Evet, geldiler.
Yeah, they came in.
Sadece ziyarete geldiler birazdan...
- They've just come over from some...
Birleşik Devletler'in kurulmasıyla Avrupalılar Atlantik'e yelken açıp geldiler.
States- - what became the United States- - before the Europeans managed to sail their way across the Atlantic.
Bara beni aramaya geldiler!
He came looking for me at the bar!
Nereden geldiler, acaba?
Where did they come from?
Sonunda Taliban o kadar güçlü oldu ki... bombalardan daha yıkıcı bir talepte bulunabilecek hale geldiler. 15 Ocak'tan itibaren en büyüğünden en küçüğüne tek bir kız çocuğu dahi okula gitmeyecek.
Finally, the Taliban became so strong... they could make a demand more devastating than their bombs.
Creed yumruğu boşa savurdu ve kafa kafaya geldiler.
Creed misses wildly, and they are going toe-to-toe.
Evet, Müttefik askerleri buraya geldiler ve her şeye koydular, ama idare ediyoruz.
Yeah, well, the Confederate boys, they come in here and commandeered everything, but we're doing fine.
Geri geldiler ve bana "Geleceğe Dönüş" isimli senaryoyu getirdiler.
which was Steven. - They came back, and they brought me the script called "Back to the Future."
Geldiler, haberi saldık ve bu büyük etkinlik onların katılımıyla "Geleceğe Dönüş" deliğinin vaftiz töreni haline geldi.
So they came out, got the news out, became this massive event with them christening the "Back to the Future" hole.
Gerçekten bir araya geldiler.
They did get back together.
Peşimden daha önce de geldiler.
I mean, they've already come after me once.
- Onun için geldiler.
- They came for him.
Ben için geldiler.
For Ben.
- Bize geldiler ve Ben'i sordular. - Ne?
They came up to us and they asked for Ben by name.
Beni almaya geldiler.
They're picking me up.
Şüpheli için geldiler!
They came for the suspect!
Şüpheli için geldiler
They came for the suspect!
Böylece yavaş yavaş kanun gözünde bir kişi haline geldiler.
So they gradually became persons under the law.
Jane ve Mason bu sabah benimle konuşmaya geldiler.
Jane and Mason came to talk to me this morning.
- Geldiler!
They're here.
O beyaz kafatasçılar evlerini, ailelerini terk edip beni ve serveti bulmak için bu karlı dağlara geldiler.
Them peckawoods left their homes and their families, and come to this snowy mountain, lookin'for me and fortune.
Geri geldiler.
They're back.
Hanımefendi! Muhafızlar sizi görmeye geldiler.
Mistress?
Buraya yeni geldiler ve hemen seni arıyorlar.
They just got here, and they're already calling you!
Annie, geldiler.
Annie, they're here. Annie!
- Kocasıyla hafta sonu ziyaretine geldiler.
She and her husband are visiting with us for the weekend.
Evlerinden 16.000 km uzaktaki sefil bir yerdeki sefil bir okyanusun karşısındaki sefil bir ülkeye geldiler.
They are 10,000 miles from home in a godforsaken corner of a godforsaken country across a godforsaken ocean.
Geldiler!
They're here!
- Geldiler. - Merhaba!
Hey!
İşte geldiler.
There they are.
geldiler mi 17
geldin 84
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldik 352
geldiğinde 28
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49
geldin 84
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldik 352
geldiğinde 28
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49