Gerçek değildi traduction Anglais
936 traduction parallèle
Ama bu gerçek değildi.
But it wasn't true.
"Böyle bir gecede genç Lorenzo onu çok sevdiğine dair and içti sayısız bağlılık yeminiyle aklını başından aldı ve hiçbiri de gerçek değildi."
"In such a night... did young Lorenzo swear he loved her well... " stealing her soul with many vows of faith... and ne'er a true one ".
Kötü bir rüyaydı. Gerçek değildi. Çünkü ben seni her zaman seveceğim.
That was a bad dream, a false dream, because I'll always love you.
Tanıdığım erkekler... çekip gidince, "Gerçek değildi, ben uydurdum" derdim.
The men I've known after they'd left, I'd say, "They weren't real, I made them up."
Tuhaftır, hiç gerçek değildi.
In a strange way it was never really real.
O gerçek değildi.
Oh, he wasn't real.
Kız dışında bir şey onun için gerçek değildi.
Nothing was real to him except the girl.
Bazen gerçek değildi.
I try to stay calm. I'm a salesman and I want to sell my product.
- Gerçek değildi. - Oh, evet, gerçekti... şu anda olduğum kadar gerçek, senin kadar ve sana ihtiyacım kadar gerçek.
- Oh, yes, he was real... as real as I am now, as real as you are and my need for you.
Ama Usta, gördüğüm gerçek değildi.
But, master, what I saw was not real.
Bugüne kadar gerçek değildi.
It wasn't the truth till today.
Mariza'ya söylediğim gerçek değildi.
It wasn't the truth that I told Mariza.
Yalnız o zaman... oklar gerçek değildi.
Only then... arrows weren't real.
Gerçek gördükleriniz, gerçek değildi.
What you saw was true, yet not true.
Yani diğer bir deyişle, size tecavüz eden gerçek değildi.
So in other words, it wasn't a real man that raped you?
İkinci sezonda Lydia Martin kendinde değildi bir çeşit büyünün etkisi veya hayalin etkisi altındaydı gördüğü hayaletlerin hayal değil gerçek olduğunu düşünüyordu ve...
Lydia... Lydia Martin is never Lydia Martin in season two. She's either under some sort of spell, under a hallucination, thinks she's seeing ghosts, is actually seeing ghosts.
Ve gerçek şu ki, Jessup evin ya da gecenin yakınında hiçbir yerde değildi.
And the truth is that Jessup was nowhere near either house either night.
Gerçek şu ki Mona Lisa her zamanki yerinde asılı değildi ve yine gerçek şu ki resim, fotoğraf stüdyosunda bulunmuştu.
The fact that the Mona Lisa was not hanging in her usual place was no doubt due to the fact that she was in the photographic studio.
! - Gerçek seyis değildi elbette.
- Well, not really the groom, of course.
Niyetim seni incitmek değildi, Johnny. Ama gerçek bu ve onu değiştiremem.
I didn't go to hurt you, Johnny, but it's the truth, and I can't change it.
Öyle sıradan bir dans değildi, gerçek bir baloydu.
Not just the ordinary dance, but a real ball.
Tanidigini sandigin kiz isimsizdi ve gerçek degildi.
The girl you thought you knew was quite nameless and without reality.
Gerçek bir iş değildi.
Well, it wasn't a real job.
Fakat doktor gerçek doktor değildi, bir oyuncuydu.
But the doctor isn't a real doctor, he's an actor.
Oradaki asla gerçek değildi. Christian...
Christian... you're not the golden warrior any more.
Temmuz 1950'de, Portella della Ginestra'daki katliamı emredenlerin isimlerinin de yazılı olduğu gerçek anı defteri Giuliano'da değildi.
In July 1950, Giuliano's memoir, the real one, containing the names of those who ordered the massacre at Portella della Ginestra, was no longer in Giuliano's possession.
İkinci sahte Profesör geldiğinde gerçek zannedildi, ama değildi.
The second fake professor looked like the real one, but no.
- Gerçek elmas değildi.
- It wasn't a genuine diamond.
Bu yüzden, galiplere kupayı veremediler ki aslında onlar gerçek galipler değildi çünkü, bildiğiniz gibi, Makinen ve Cooper süren diğer yarışmacılar kazanmalıydı.
Therefore, they did not present the trophy to the winners who in fact aren't the real winners because, as you know, Makinen and the other competitors driving Coopers should have won.
Az önce gördüğümüz şey gerçek değildi.
What we've just seen is not real.
- İtfaiyeciler gerçek değildi. - Polislerde gerçek değil.
They're not real firemen.
Ama gerçek sebep bu da değildi.
But that wasn't the real reason either.
Bu adam gerçek bir hayvan sever değildi ve ayrıca akvaryum balıkları sosis yemez.
And also that goldfish do not eat sausages treacle tart!
Gerçek hayattaki gibi değildi. Evet, öyleydi.
It wasn't true to life.
Gerçek bir düello değildi.
It weren't a real standup fight.
Söylemekten dilimde tüy bitti, gerçek bir mermi değildi!
So you do, sir.
İddia ettiğiniz gibi, ateşlediğiniz üçüncü kovan boş değildi kanını olay sırasında korkuluklara sıçratan, Bay Tindle'i tırabzanda yere seren gerçek bir mermiydi.
Your third shot was not a blank, as you had supposed, but a live bullet that killed Mr. Tindle stone dead, spattering blood on the bannisters in the process!
Onun gerçek adı Victor değildi.
His real name was not Victor.
Gerçek bu değildi. Hayır.
That wasn't the truth.
Gerçek bu değildi.
That was not the truth.
Hayır, gerçek bu değildi.
Uh, no, and that was not the truth.
Gerçek bir berduş değildi.
It wasn't a real tramp.
Hayır, bence psikolojik seviyedeydi çünkü gerçek bir şiddet değildi.
No, I think it worked on a psychological level... because it was not really violent.
Gerçek adı bu değildi, ama ben ona öyle derdim. Çünkü bir Elvis Presley kompleksi vardı. Saçını onun gibi yapardı.
That wasn't his real name, but I called him that because he had this Elvis Presley complex that went to his hair.
Demek oluyor ki... Bu göktaşı gerçek bir göktaşı değildi.
So it was concluded... that this meteorite was not really a meteorite.
Bana anlatabilir misin? Faye - hayır bu onun gerçek ismi değildi.
Faye - no, it was not her real name.
Seni en çok inciten şey savaştan sonra yaptıkların - farklı şehirler, farklı işler - ve hiçbiri gerçek sorumluluk üstlenebileceğin işler değildi.
What's hurt you the most is your record since the war - different cities, different jobs - and not one of them shows you can accept any real responsibility.
Kılıcı alıp gitti ama aslında o gerçek yarasa değildi
He's taken the Blade away But the Bat isn't the real one
Daha önceki gerçek öpücük değildi.
Not that kiss.
Gerçek bir bomba değildi.
It wasn't really a bomb.
Baban gerçek bir ninja değildi Jen moo. O asla soğuk kanlı biri olmadı.
Your father was not a true ninja, Jen Moo, he was never... totally cold-blooded in his performance.
değildi 207
değildir 62
değildim 75
değildin 22
gerçekten 4665
gercekten 18
gerçekten mi 5647
gercekten mi 17
gerçek 469
gerçeği 152
değildir 62
değildim 75
değildin 22
gerçekten 4665
gercekten 18
gerçekten mi 5647
gercekten mi 17
gerçek 469
gerçeği 152
gerçekten çok güzelsin 18
gerçekler 57
gerçekte 109
gerçekten çok üzgünüm 145
gerçekten çok güzel 132
gerçekten sen misin 47
gerçekten çok kötü 18
gerçek mi 111
gerçekten bilmiyorum 225
gerçekten öyle mi 37
gerçekler 57
gerçekte 109
gerçekten çok üzgünüm 145
gerçekten çok güzel 132
gerçekten sen misin 47
gerçekten çok kötü 18
gerçek mi 111
gerçekten bilmiyorum 225
gerçekten öyle mi 37