Hicbir traduction Anglais
217,048 traduction parallèle
Senin askerlikle hiçbir ilgin yok.
You're not in the armed services at all.
Hiçbir şey hissetmiyorum.
I can't feel anything.
- Hayır, hiçbir fikri yok.
No, she has no idea.
Bir dahaki sefere bir şirketin toplantısında, özellikle hiçbir alakanın olmadıklarında, fikirlerini kendine saklayabilir misin acaba?
Wh... uh, next time you're at a meeting of our company, of which you are not a part of in any respect, can you please keep your little ideas to yourself?
Ama senin her gün iş olarak gördüğün binlerce eğri büğrü erkek penisiyle karşılaştırıldığında hiçbir şey diyebiliriz.
But it's probably nothing compared to the thousands upon thousands of gnarled male genitals that you get to see every day at your job.
Çünkü hiçbir zaman orada ne olduğunu bilemeyeceksin. Bu da seni karanlık bir yola sürükleyecek ve içten içe tükeneceksin. Yani...
Because you'll never know what was on there... and that will slowly drive you down a dark path and torment you, so that every fiber...
Farkı hiçbir zaman anlamayacaklar.
And they'll never know the difference.
- Hiçbir zaman işe yaramayacak.
It'll never work.
Ben hiçbir zaman.. bunlardan biri olmayacağım.
I am never going to be... any of that.
Herkesin bilmesini isterim, hiçbir şekilde zarar vermediler. Buradaki işçiler, Hooli'nin adil maaşlar ve insanı yaşam koşulları konusunda kendi makul talepleri karşılana kadar onların misafiri olacağımın garantisini verdiler.
I want everyone to know I haven't been harmed... and the workers here have assured me that I will only be held as their honored guest until Hooli has met their very reasonable request for fair wages and for humane conditions.
Hiçbir sorun yok. Arabulucu göndermenize gerek yok.
It's no trouble at all, and there's no need to send a negotiator.
- Hiçbir şey, sadece... her konuda haklıydın.
Nothing, it's just... you were right about all of it.
Ama son seferimiz olduğu için önce seni bırakmamın hiçbir sakıncası yok.
But I don't mind dropping you off first, this one last time.
Hiçbir şey.
Nothing. Nothing.
Hiçbir yere.
Nowhere. I just think it's awesome.
Hiçbir şey. Sadece eski beni en iyi işimin etrafında atıp tutarken gördüm.. .. ve herkes kendini öldürmek istiyordu.
I just got this... vision of old me standing around ranting about my Greatest Hits and everyone around me wanting to kill themselves.
Ve hiçbir şekilde arkana bakmayacaksın.
And you're never gonna look back.
Hiçbir şey için.
'Bout any of it.
Ve bana hiçbir zaman söylemedin.
And you'd never tell me.
Hiçbir şey.
Nothing.
Hiçbir zaman arkadaş olamadık.
We were never friends.
Bu gece hiçbir yapmaya karar vermeyeceğiz.
We're not gonna decide anything tonight.
Hiçbir yere kaybolma.
Just don't go anywhere.
Hiçbir şey değil.
Nothing.
Üzgünüm babaannem Neden bahsettiğiniz hakkında hiçbir fikrim yok.
Sorry grandma. I have no idea what you are talking about.
Hiçbir şey, her şey yolunda.
Nothing, everything's fine.
Çok konuştun, fakat hiçbir şey anlamıyorum.
You've spoken a lot, but I can understand nothing.
Hiçbir dağ o kadar yüksek değil.
♪ Ain't no mountain high enough ♪
Hiçbir vadi...
♪ Ain't no valley... ♪
Hiçbir kanun burada kalman gerektiğini söylemiyor.
No law says you have to stick around.
Ve bu konuda hiçbir şey söyleyemezsin. Sadece rahatla. Gözlerini öne çıkar.
Eyes forward.
Pouchy'e bağlamalarını gerektirecek hiçbir kanıt yok, değil mi?
Well, there's no evidence tying us to Pouchy, is there?
- Dinle, hiçbir şey söylemen gerekmiyor.
Oh, look, you don't have to say anything.
Ve Tanrı'ya şükürler olsun ki, hiçbir zaman da anlamayacaksınız.
And thank God, you never will.
Hiçbir dağ o kadar yüksek değil. Hiçbir vadi o kadar derin değil.
- ♪ Ain't no mountain high ♪ - ♪ Ain't no valley low ♪
Hiçbir nehir o kadar geniş değil, bebeğim.
♪ Ain't no river wide enough, baby ♪
Çünkü bebeğim, hiçbir dağ o kadar yüksek değil.
♪'Cause, baby, there ain't no mountain high enough ♪
Hiçbir vadi o kadar derin değil.
♪ Ain't no valley low enough ♪
Hiçbir nehir o kadar geniş değil.
♪ Ain't no river wide enough ♪
Hiçbir şey bilmiyorsun.
You don't know anything.
Yani hiçbir şey bilmiyor muymuş?
So he didn't know anything?
Nereye olduğuna dair hiçbir fikri yoktu.
He had no idea about the where.
Hiçbir fikri yok.
Not a clue.
Artık hiçbir şeyi bilmiyorum.
I don't know anything anymore.
Yani yasak ilişkinle hiçbir ilgisi yok.
So it has nothing to do with your affair?
Ona hiçbir şey anlatmayacaksın!
I am Sam and you are not telling her anything!
- Hiçbir fikrim yok.
- I have no idea.
Hiçbir şeyi kapatmıyor.
It doesn't exactly cover anything.
Bu duruşmada yaptığım hiçbir taktik için özür dilemem.
I make no apologies for my tactics during this trial.
Unsurlara ihtiyacınız var ve müvekkilim ölüme..... mahkum edecek hiçbir olgusal gerçek te yok ortada.
You need facts, and the fact is that there is nothing linking my client to the death...
Hiçbir kral bir daha sizinle birebir dövüşmeye cürret edemez.
No king has ever volunteered for one-on-one combat.
hiçbir şey 4260
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbirşey 492
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey yoktu 36
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbirşey 492
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey yoktu 36
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye 82
hiçbir şey söyleme 96
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbiri 122
hiçbir şeyin yok 23
hiçbir şeyim yok 92
hiçbir şey hissetmiyorum 56
hiçbir şey olmadı 177
hiçbir şey bilmiyorum 160
hiçbir şey yapma 44
hiçbir şey söyleme 96
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbiri 122
hiçbir şeyin yok 23
hiçbir şeyim yok 92
hiçbir şey hissetmiyorum 56
hiçbir şey olmadı 177
hiçbir şey bilmiyorum 160
hiçbir şey yapma 44