Iki saat traduction Anglais
7,014 traduction parallèle
Tarih damgasına göre annen karakolda görüldükten iki saat sonra bunu yazmış.
That time stamp means that your mother wrote that 2 hours after the last time anybody saw her at that police station.
On iki saat kırk dakika süren ameliyatta, doktorlar ikizlerin dokularını, sinir zincirlerini ve damarlarını ayırabildi.
"A 12-hour, 40-minute operation " severed the tissue, nerve cords and blood vessels that joined them. "
Uçağın iki saat içinde kalkıyor.
Your plane leaves in two hours.
Dışarı çıkarsam saçımın da makyajımın da tekrar bozulacağını söylediler. Sonra iki saat onları düzeltecekler.
The hair and makeup truck told me if I go up there, and melt in the sun again, it's going to be two hours of repair work.
Bir film iki saat sürer.
So a film unfolds over two hours.
- Tamamdır, iki saat.
- All right, two hours.
Eski erkek arkadaşınla arandaki psikodramayı izlemek için iki saat yol gelmedim.
You know... I didn't drive two hours to watch some psychodrama with your ex-boyfriend.
Söylediklerine göre Ryan Dooley, iki saat önce Lakewood'a yola çıkmış.
Corrections said they put Ryan Dooley on a transport to Lakewood about two hours ago.
- iki saat önce orada olmaliydik.
It says we have to be there two hours early.
Bu variller iki saat öncesine kadar ağzına kadar doluymuş.
These vats were full until about six hours ago.
- Gördüm, yaklaşık iki saat önce.
I did... Uh, about two hours ago.
İçeri girmek için iki saat, römorkör için iki saat.
Two hours down, two hours to the tug.
Tahminimce iki saat kırk dakika içinde güneş doğacak.
I'm guessing two hours 40 till sunup.
İstasyona ayak basar basmaz, yönlendirmeyi yapıp çıkması için sadece iki saat vakti olacak.
From the time she gets there, She'll have just under two hours To seal it up and send it packing.
Seç, tıkla ve iki saat içinde siparişin kapıda.
Point, click and the order's at your door in two hours.
Ajan Kallus'un rotasından çıkardığı transfer gemisi iki saat içerisinde Kessel limanında olacak.
The transport ship agent kallus diverted will dock on kessel within two hours.
It resmi - en yüksek derece televizyon tarihinin iki saat.
It's official - the highest-rating two hours in television history.
Çocuklar, en yakın destek iki saat uzaklıkta!
Nearest support is two hours away, boys!
Yaklaşık iki saat önce.
About two hours ago.
İki dakika mı yoksa iki saat mi olduğunun farkına varamıyordum.
Can't tell if it's been two minutes or two hours.
Doğaüstü bir ilhamın gelmesini bekleyerek iki saat piyano tellerini çekmeyeceğim.
I'm not plucking piano strings for two hours waiting for some supernatural inspiration.
O kişilerin birlikte olması gerektiği gün gibi ortada. Ama seyirci orada oturup bunlar onu anlayana kadar iki saat izlemeli.
Hello, two people, wow, clearly they should be together, but you're gonna have to sit there watching them for two hours while they figure that out.
Enfeksiyon belirtisi yok, ve testler havaya bulaştığı iki saat içinde... virüsün öldüğünü gösteriyor.
No sign of infection, and tests are showing that the virus dies within two hours of exposure to air.
İçeri girmek için iki saat, araç için iki saat.
Two hours down, two hours to the tug.
- Bunu HKM'ye göndereceğiz Richter'ın yaptığına ters mühendislik uygulayarak taslağını iki saat içinde çıkarabilirler.
We send this to CDC, they can follow the blueprint backwards to reverse-engineer what Richter did in two hours. They can save the people he infected.
İki saat önce onunla bir tartışma yaşamışsın.
_
İki saat alışveriş yaparız, Grand central'den başka bir balkabağı alırız.
Two hours of shopping, take another pumpkin to grand central.
İki saat önce emzirdiğimden bir şeyi yoktu.
I just fed her two hours ago and everything was normal.
- İki saat sonra.
Two hours.
İki koltuk yapıp, koltukları birkaç saat içinde uçağa yükleyemedikleri sürece bir işe yaramaz.
Unless the office can build two seats and install them on the plane in the next four hours, it's not gonna do any good.
İki saat içinde yola çıkmıyor, Patron.
Uh, it doesn't leave for another two hours, boss.
İki saat sırada bekledim onu almak için.
I waited in line for two hours to buy that.
İki saat önce kendimi dünyanın en önemli adamı gibi hissediyordum.
Two hours ago, I felt like I was on top of the world.
İki saat içinde kitap dükkanında sizinle buluşacak.
He's meeting you at the book store in two hours.
İki saat sonra kardeşimin eve hoş geldin partisi var.
My brother's welcome-home party is in two hours.
Ölümünden tam bir saat sonra. Bütün bunlar, Joseph Cranfield'ın hayrına yapılacak. Yalnız göze çarpan iki konu var.
One hour after his death that'll be it for Joseph Cranfield's fortune except for two outstanding matters.
Griffin O'Reilly ve Rebecca Sutter adlı iki şüpheli bir saat içinde gözaltına alındı.
The two suspects, Griffin O'Reilly and Rebecca Sutter, were arrested within an hour of each other.
Bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir ve ailemizdeki bozuk saat Sue'ydu.
Ooh! They say even a broken clock is right twice a day, and if anybody was our family's broken clock, it's Sue.
- İki saat, ciddiyim.
- Two hours, I'm serious.
Dağdan bize doğru saat bir yönünde geliyor. Çeyrek değer, sağa iki tık.
It's comin'off the mountain at our one o'clock, quarter value, push two clicks to the right.
Saat iki yönünde hareketlenme var, tamam.
We got movement, two o'clock, over.
Karmaşıklık teorisine göre iki elektronum varsa ve bunların ne durumda olduğunu bilmiyorken aralarından birini inecelediğimde birinin saat yönünde döndüğünü görünce diğerinin de saat yönünde döndüğünü anlarım.
Entanglement says I could have two electrons, and I don't know what either one of them is doing, but if they're entangled by measure one, and I see it's spinning clockwise, then I know instantly the other one is also spinning clockwise.
Saat on iki yönünde. M53 öldürmeyen mermiler.
M-53 non-lethal rounds.
İki saat mi?
Two hours?
İki saat oldu.
It's been two hours.
En fazla iki saat.
Two hours, tops.
İki saat öncesinde haber verilsin.
( exhales loudly ) Alert me two hours out.
İki saat öncesinden uyarılmam gerekiyordu.
I was supposed to be alerted two hours out.
İki saat boyunca yemek yiyorsunuz. Ki bu sırada sen ikinizin birlikte ayarladığı gizli hisse satışını iptal ediyorsun, ve bir saat önce o hisseler gizemli bir şekilde geçen sene kurulan paravan bir şirket tarafından satın alınıyor.
Then you have dinner for two hours where you cancel a private stock sale that you both arranged, and one hour ago, that stock mysteriously gets bought by some shell corporation set up last year.
İki saat üstünden geçeceğiz, eve gidiyoruz ve güzel bir uyku çekiyoruz.
We'll do run-throughs for two hours, go home, get a good night's sleep.
Saat on iki yönünde.
Twelve o'clock.
iki saat önce 19
iki saat içinde 16
saat 170
saat 16 49
saat 15 32
saat 12 139
saat kaç 1021
saat 6 229
saat 23 33
saat 4 173
iki saat içinde 16
saat 170
saat 16 49
saat 15 32
saat 12 139
saat kaç 1021
saat 6 229
saat 23 33
saat 4 173
saat 1 132
saat 18 42
saat 5 177
saat 9 217
saat 2 157
saat 20 32
saat 22 41
saat 8 244
saat 10 325
saat 21 38
saat 18 42
saat 5 177
saat 9 217
saat 2 157
saat 20 32
saat 22 41
saat 8 244
saat 10 325
saat 21 38