Kesinlikle hiçbir şey traduction Anglais
358 traduction parallèle
Ona bu konuda kesinlikle hiçbir şey söyleme. Erkekleri iyi tanırım.
Don't ever let him know anything about this...'cause if there's one thing I know, it's men.
- Kesinlikle hiçbir şey.
- Absolutely nothing.
Yardım sandıkları hakkında kesinlikle hiçbir şey bilmezler, ama iş mal ortaklığından söz etmeye gelince ahkam keserler
They know nothing about the community chest, but everything about community property.
Kesinlikle hiçbir şey.
Absolutely nothing. Nothing.
Kesinlikle hiçbir şey.
Precisely nothing.
Hiçbir şey bilmiyorsun. Kesinlikle hiçbir şey. Bunu unutma.
You know nothing, absolutely nothing... and don't forget it.
Teyzem, kendisinin bir şey yapmaya zorlandığını düşünürse... - Kesinlikle hiçbir şey yapmaz.
It is precisely when my aunt thinks somebody is trying to force her to do something that she does nothing.
Bu açıklanamayan felaketten sonraki iki bin asır içinde camdan, porselenden ve sert çelikten yapılmış bulutları delen kuleleri bile ufalanıp Altair-4'ün toprağına karışmış ve toprak üstünde hiç, kesinlikle hiçbir şey kalmamış.
In the 2000 centuries since that unexplained catastrophe...... even their cloud-piercing towers of- - Of glass...... and porcelain and adamantine steel... ... have crumbled back into the soil of Altair-4, and nothing...
Kesinlikle hiçbir şey canım.
Do absolutely nothing, my dear.
Kesinlikle hiçbir şey.
Absolutely nothing!
Kesinlikle hiçbir şey!
Absolutely nothing!
Ama kesinlikle hiçbir şey bu dokuyu etkileyecek gibi görünmüyor.
But absolutely nothing seems to affect this tissue.
Kesinlikle hiçbir şey duymadın.
Precisely nothing.
Kesinlikle hiçbir şey, aşkımızın önünde durmamalı.
I had to know that nothing, absolutely nothing, would stand in the way of our love.
Kesinlikle hiçbir şey.
- Nothing. Absolutely nothing.
- Bunu zevkle yaparım Ortak,... ama aklıma kesinlikle hiçbir şey gelmiyor.
I'd like to oblige, Pardner, but I'll be damned if I can think of a reason.
Lütfen inanın, kesinlikle hiçbir şey dönmüyor.
Please believe me, there is absolu... u utely nothing going on.
- Kesinlikle hiçbir şey demedim.
- Nothing at all. - Absolutely nothing?
Tanrım, sen kesinlikle hiçbir şey bilmiyorsun!
God, you know absolutely nothing!
Hiçbir şey, kesinlikle hiçbir şey.
Nothing, absolutely nothing.
- Kesinlikle hiçbir şey elde edilemedi, efendim.
- Absolutely nothing, sir.
Kesinlikle hiçbir şey ile ilgisi yok.
And he does not count so far as we are concerned.
Artık hiçbir şey anlamıyorum, kesinlikle hiçbir şey.
I don't understand anything anymore - absolutely nothing.
Kesinlikle hiçbir şey!
Absolutely nothing! I'm a rare breed :
Geldiğimiz ilk yıl kesinlikle hiçbir şey yoktu.
First year we came, there was absolutely nothing.
Ve hiçbir şey, kesinlikle hiçbir şey yerinden oynamadı?
And nothing, absolutely nothing, has been removed?
Kesinlikle hiçbir şey!
Absolutely nothing.
- Kesinlikle hiçbir şey!
- Absolutely nothing!
Ama... Ama ben kesinlikle hiçbir şey yapmadım. "Bize itiraf etmen gerekiyor."
Good, good... of almost nothing... tell us which assumes that it must say.
- Kesinlikle hiçbir şey olmadı.
Absolutely nothing.
Yanılmadığım müddetçe, her ikisi de yemin altında ellerinde kesinlikle hiçbir şey bulunmadığı ifadesini verecekti.
Unless I'm mistaken, they were both gonna testify under oath... that they had absolutely no recollection of anything.
Kesinlikle hiçbir şey!
Absolutely not at all!
Kesinlikle hiçbir şey.
Absolutely nothing.
Eğer sahibi onu kesinlikle satmak için hazırlamamış olsaydı şüphesiz sana hiçbir şey söylenmeyecekti.
Surely nothing would have been said to you... ... if the owner weren't quite prepared to sell it.
Ama ben kaçmazdım ve bütün bunlar kesinlikle ortada hiçbir şey yokken insanların neden bu kadar panikleyebildiğini merak etmeme sebep oldu.
But I didn't, and all this ever did for me... was make me wonder why... why people could get so panicky over absolutely nothing at all.
- Kesinlikle, tam olarak hiçbir şey.
Absolutely, positively nothing.
Kesinlikle... Hiçbir şey yapmamak.
To do absolutely... nothing.
Hiçbir şey ispatlanmadan, kesinlikle gerçek olamaz.
Nothing is absolutely certain until it is proven.
Kesinlikle, efendim, Hiçbir şey ima etmek istemedim.
Certainly, sir. I'm sorry. I certainly didn't mean to imply that at all.
Kesinlikle hiçbir şey.
Absolutely none at all.
Hiçbir şey göremiyor olabilirim ama burası kesinlikle ısınıyor.
We may not be able to see anything, but it's sure getting hot.
Ona kesinlikle bir zarar vermem. Bütün bu olayda telafi edemeyeceğim hiçbir şey yoktur.
My rank is high enough not to disgrace it and there is nothing in all this for which reparation cannot be made.
Kesinlikle hiçbir şey.
- We will do everything for you.
Hayatta kesinlikle bundan daha güzel hiçbir şey yoktur.
There is absolutely nothing more beautiful in life than this.
Pekâlâ, kim ya da ne olursanız olun söylediğiniz hiçbir şey kesinlikle bir anlam taşımıyor.
Well, whoever you are and whatever you are, absolutely nothing you say makes any sense at all.
Kesinlikle, endişelenecek hiçbir şey yok.
Certainly, you have nothing to worry about.
Kesinlikle lanet, çirkin bir "hiçbir şey."
Sure is a damn ugly nothing.
Evet, hiçbir şey bilmeyebilirim ve kesinlikle nasıl zehir yapıldığını da bilmiyorum!
Yes I may know nothing, and I certainly don't know howto make poison!
Birliğin, elemanlarının birbiriyle temas kurması, kesinlikle yasaktır. Ve ne olursa olsun, burada yapılan işe dair hiçbir şey söylenmeyecek, sırlar ifşa edilmeyecektir.
no contact is allowed between squadron members and under no circumstances will you reveal the nature of work here.
Ama düşündüm ki, kesinlikle kötü bir şey yapamayacağımı... kanıtlayamadığım sürece... hayranlığının hiçbir anlamı yoktu.
But I thought that her admiration wasn't worth anything... unless I could prove myself absolutely incapable of doing anything evil.
Bay Seinfeld, görünüşe bakılacak olursa, zararı sigorta karşılamayacak ve bununla ilgili kesinlikle yapılacak hiçbir şey yok.
Mr. Seinfeld, as it stands right now, you are not covered for that damage and there is absolutely nothing that can be done about that.
hiçbir şey 4260
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey yoktu 36
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey yoktu 36
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir şey söyleme 96
hiçbir şeye 82
hiçbir şey hissetmiyorum 56
hiçbir şeyin yok 23
hiçbir şeyim yok 92
hiçbir şey bilmiyorum 160
hiçbir şey görmedim 47
hiçbir şey olmadı 177
hiçbir şey göremiyorum 133
hiçbir şey yapma 44
hiçbir şeye 82
hiçbir şey hissetmiyorum 56
hiçbir şeyin yok 23
hiçbir şeyim yok 92
hiçbir şey bilmiyorum 160
hiçbir şey görmedim 47
hiçbir şey olmadı 177
hiçbir şey göremiyorum 133
hiçbir şey yapma 44