English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ K ] / Kötü değil

Kötü değil traduction Anglais

11,920 traduction parallèle
Aslında kötü fotoğraf olmamış. Kötü değil.
It's actually not a bad picture.
Düşündüğün kadar kötü değil.
Mmm... not as bad as you think... - Okay.
- Kesinlikle söylediğin kadar kötü değil.
_
Bence adamın niyeti kötü değil ama "etnik" sözcüğünü bu kadar sık kullanmamalı.
I mean, I think his heart's in the right place, but he really shouldn't be saying "ethnic" that much.
- 70 kötü değil.
Seventy is not bad.
Mitchell, o kadar da kötü değil.
Mitchell, it's not that bad.
Hayır, kötü değil, yardımı dokunmayacak bir durum sadece.
No, it's not bad, it's just unhelpful.
Ama o kadar da kötü değil.
But hey, this ain't so bad.
- Savaş çok kötü değil. Sadece sen ve be -
Oh, the war isn't too bad.
O kadar da kötü değil.
It's not that bad.
Fakat o kadar da kötü değil.
But that's not so bad.
Hepsi o kadar da kötü değil.
It's not all that bad.
Dostum eskisi yeterince kötü değil miydi?
Man, wasn't the old one bad enough?
Bu çok kötü değil.
Well, that's not so bad.
- Yok canım, o kadar kötü değil.
Oh, no, nothing that bad.
O kadar kötü değil.
This isn't so bad.
Snotlout, o kadar da kötü değil.
Snotlout, it's not that bad.
- Bence o kadar kötü değil.
- I really don't think it's that bad, guys.
Hayır, kötü değil. It en, bu işte.
No, it's not bad.
Ne kadar kötü bir dünyada yaşıyoruz, değil mi?
Ah, it's a bloody terrible world, though, isn't it, you know?
E-postanda kötü bir şaka vardı, değil mi?
Your email had a bad joke in it, right?
İyi haber kötü haber olayı değil bu.
This is not one of those good news / bad news talks.
Bana bir rodeo soytarısı ile alakalı şarkı ve dans şeyleri ve kötü sonuçlanmış bir soygunu anlattın ama bunları götünden sallıyordun, değil mi?
You gave me a whole song and dance about a rodeo clown and a robbery gone bad, but that was all bullshit, wasn't it?
Kurallarına göre oynarsan burası kötü bir kasaba değil.
This is not a bad town if you play by the rules.
- O kadar kötü, değil mi?
That bad, huh?
Kötü orospu, değil mi?
Bad bitch, isn't it?
Kötü yemek ve kötü diş hakkında olan şey... Bu doğru değil.
The thing about the bad food and the bad teeth... it's not true.
Hızlı bir yolculuk o kadar da kötü olmayabilir, değil mi
Just a quick trip might not be so bad, right?
Bu kötü bir şey, değil mi?
It's bad, right?
Bu ev çok kötü beyefendi, yaşamaya uygun değil.
That house has gone bad, not fit for living.
Yani dediğim şu ki daha kötü bir senaryonun olabileceğini düşünmüyoruz, değil mi?
I guess my point is that we never really consider that the worst case scenario could actually happen, do we?
Biliyorum, sizin gibi yolunda yürüyen birine böyle yaklaşmak kötü bir yaklaşım Ama kolunda sargı olan yaşlı bir adama vurmak Öyle değil mi?
I know approaching someone like you on his way into a meeting is... bad form, but... hey, so is beating up on a man with his arm in a sling, wouldn't you say?
Bilmelisin ki benim kötü... şöhretim NYPD ile sınırlı değil
Well, you should know that my detractors are not limited to the NYPD.
- Kötü haber değil yani?
It's not... it's not bad news?
Kendimi bildim bileli "ekonomi bu yıl iyi değil" "gelecek yıl daha da kötü olacak" lafını işitiyorum.
From when I was young, every day I heard it was the worst economic year. The economy in the following year was even worse. Every year I've been hearing that.
Yani büyük kötü o değil mi?
So she's not the big bad?
Bu, dünyadaki en kötü şey değil.
That's not the worst thing in the world.
Kötü haber vermek istemem ama kardeşin iyi biri değil.
Hate to break it to you, but your brother isn't a very nice guy.
- Kötü biri olduğumu düşünmüyorsun, değil mi?
You don't really think I'm a villain, do you? Nah, nah. I met a lot of villains in my time.
İnsanlar bugün emekli Kötü Kraliçe'yi değil Kurtarıcı'yı bekliyorlar.
People are expecting a savior tonight, not an ex-evil queen.
Eski şövalyem, eski dostum hakkında kötü konuşmak istemedim ama Lancelot, Camelot'a geldiyse hançer artık güvende değil.
I didn't want to speak ill of a former knight, a former friend, but if Lancelot is in Camelot, that dagger isn't safe anywhere.
Herkes Cory için yeteri kadar kefalet ödedin artık dersini alması lazım diyor ama Cory kötü bir çocuk değil.
Everyone always tells me that I've bailed Cory out too many times And he needs to learn a lesson, but Cory... He's not a bad person.
O kadar da kötü biri değil herhalde.
I guess he's not all bad.
Kötü bir anne olduğum için vicdanım rahat değil ve bunu telafi etmeye çalışıyorum.
I feel bad about being a bad mother and I'm trying to make up for it.
Her zaman işimizin kötü adamları parmaklıklar ardına koymak olduğunu sanardım, yerin içine değil.
I always thought our job was to put bad dudes behind bars, not in the ground.
Dahi babamın kötü biri olma düşüncesi çok hoşuna gidiyor, değil mi?
Oh, listen to you relish the idea that my genius father is a bad person.
O oda kötü şeyleri dışarıda tutmak için yapıldı, saklamak için değil.
That room was built to keep bad things out, not to lock them in.
Ve bu işe başladığımızda tıpkı eski zamanlardaki gibi olacak demiştin şimdiyse kötü adam gibi davranıyorsun, onun gibi değil.
And you said when we started this, It would be just like old times, but right now, You're acting like the bad guy, not him.
Beşşar Esad'dan kurtulma fikri kendi içinde kötü bir fikir değil.
Getting rid of Bashar Al-Assad is not a bad idea in itself.
Aynı yerde hapis yattığın birini tanımak suç değil ama bunu saklamaya çalışmak seni kötü gösterir.
Knowing someone because you're locked up with them isn't a crime, but trying to hide it makes you look bad.
Tüm bu kötü temizlik malzemeleri de ne böyle değil mi?
What is with all the bad cleaning supplies, am I right?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]