Nasıl bir iş traduction Anglais
8,798 traduction parallèle
Ama nasıl bir iş yapacağım?
But, like, what would I do?
Bugünlerde nasıl bir iş çıkarıyorlar merak ediyorum da.
'Cause I'm kind of curious. To see what they're making these days.
Fakat... b-bir sonraki hamlemizin ne olduğunu nasıl bileceğiz?
But... h-how do we know what our next move is?
Taş ocağı nasıl bir yer?
What even is a quarry?
Nasıl da bir Putneyli sorusu bu?
What kind of a Putney inquiry is that?
Bu nasıl bir özür?
How is that an apology?
Bir tedavi bulmak veya aşı yapmak neredeyse imkansız. Fakat yapabileceğimiz şey, bu salgını nasıl durdurabileceğimiz hakkında elimizdeki her bilgiyi toplamakla başlamak.
Finding a cure or making a vaccine is nearly impossible, but what we can do is take everything we know about how to stop an epidemic and use that knowledge
Bunun için nasıl bir kelime var Spence?
What is the word for that, Spence?
Nasıl böyle bir şey olabilir?
How the hell is this happening?
Sizin şu çalıştığınız enstitü nasıl bir yer acaba?
What is this... um... institute you work at?
Öyle bir gücü varken bu nasıl olabilir ki?
How is that possible with her power?
Lütfen. Richard için her şey çok önemli. Bir günde ne kadar yük taşıyabileceğimiz kahvesinin nasıl olacağı.
Everything is important to Richard- - how many loads we can transfer per day, how he takes his coffee.
Bütün şehirde siyahi ve beyazların aynı takımda bir araya gelmesi nasıl oldu?
How is it that the only place in the whole city that blacks and whites get along is my football team?
Bunu nasıl yaptığınızı bulacaklar ve bütün dünya İsrail'de bir Tanrı olduğunu bugün bilecek.
And when they find out how you did it, then all the earth will know that there is a God in Israel on this day.
- Ajan olmak nasıl bir şey?
So, how is being a spy?
Peki nasıl bir sonuca vardın?
So that is your conclusion?
- Richard, yine nasıl bir eziklik...
- Richard, what kind of lame attempt is... - I said "sit," woman.
Herkes babamın nasıl bir kahraman olduğunu anlatıyor sürekli.
Everyone's always telling me what a hero my dad is.
Yani, bildiklerimiz üzerinden gidersek ki çok bir şey bilmiyoruz, orası kesin, En Çok Arananlar sıralaman nasıl olurdu, "en fena" dan başlayıp "eh işte" ye doğru?
Yeah, I mean, just based on what we know about each other, which is not a lot to go on, I know, how would you rank us in order of Most Wanted, from, like, "super bad-ass", all the way on down to "cause for concern." Hm?
Böyle dindar bir aileden gelip nasıl onlar gibi olmadın.
So how is it you come from such a religious family and you end up... not?
Dünyanın nasıl bir yer olduğunu bize sunulanı kadar biliriz sadece.
All we know about the world is what's been shown to us.
Nasıl yani? Bu küçük bir çocuğun külodu.
Why, this is a little boy's underwear.
Nasıl bir şey peki?
OK, so what is it like?
Nasıl bir bağlantı olabilir ki?
How is that relevant?
Yani senin için nasıl bir şey?
Uh, I meant, what is it like for you?
Böylece nasıl çuvallayacak veya bir dahaki sefere nasıl aptalca bir şey yapacak diye endişelenmek zorunda kalmazdım. Çünkü o öyle bir adam.
So I wouldn't have to worry about how he could screw up or what stupid thing he'd do next because that's who he is.
Bu işe bir son vermek için iş bitiriciyi bulma nasıl gidiyor?
Any luck locating the fixer so we can put a stop to all this?
Buranın nasıl bir ülke olacağını Al Fayeed'ler gittikten sonra konuşabiliriz.
We can argue about what kind of country this is going to be after the Al Fayeeds are gone.
Nasıl bir oyun oynuyorsun bilmiyorum ama yalan söylüyorsun.
I don't know what your game is, but you're lying.
Bu nasıl bir koleksiyon böyle?
What kind of collection is this?
Tüm bunların olan bitenle nasıl bir ilgisi var?
How is any of this relevant to what happened?
O zaman nasıl bir şey?
Then what is it like?
"Annenizle Nasıl Tanıştım" dersen, dava sayesinde tanıştım bu arada aynı isimde süper bir dizi vardı. Kaçırsan da Netflix'te bölümlerini arka arkaya izleyebilirsin.
But being on this case is how I met your mother, which, by the way, is the name of a terrific television program you missed but can now binge-watch on Netflix.
Yani Luther'in nasıl bir bela olduğunu biliyorsun değil mi?
I mean, you know what Luther is into, right?
Bu... bahsettiğin uyku nasıl bir şey?
What is... What is this sleep you speak of?
Peki, onu nasıl üçkağıda getirdiler? Kısacası sahte bir bina inşa ettiler ve gizlice iş birliği yapmak için 1000 kişi tuttular.
Well, they basically made a fake building and hired 1,000 people to cooperate in perfect secrecy.
Hayır ama ses tonundan yüzünün nasıl bir ifadede olduğunu tahmin edebiliyorum.
No, but the sound of your voice tells me what your face is doing.
Yüksek donanımlı bir grup tarafından bu sabah erken saatlerde gerçekleştirilen soygun bizlere şehrin nasıl bocaladığını ve finansal bir çöküşün eşiğinde olduğunu gözler önüne seriyor.
The brazen robbery earlier this morning by a highly organized group of assailants is further evidence that the country is teetering on the verge of financial collapse.
Önce bir arayıp durumun nasıl olduğunu söylesinler, tamam mı?
Let's see what they say. Find out what the situation is. - Is it OK?
Hemen karar vermeyin, Leydim, hastaneye gitmeme izin verin nasıl olduğuna bir bakayım, belli mi olur.
Don't decide yet, Your Ladyship, let me go to the hospital, let me see how he is, you never know.
Işıkları açamazsak nasıl bir şey bulabiliriz...
How are we gonna find anything if we can't turn on the...
Bir şeyi vereceğine söz verip geri almak, adını nasıl bizden alır?
How is promising someone something then taking it back named after us?
Alışılmadık bir durum. Beyaz bir adamın müesseseme gelip işlerimi nasıl yürüttüğüm hakkında bana nutuk atıyor.
This is very unusual, a white man coming into my establishment to lecture me on how I conduct my business.
Ben de şunu bilmeni istiyorum. Senin gibi dal taşak ortada görüntülerini tüm dünyanın seyrettiği intihar eden eski iş arkadaşına karısını becertmiş bir adamın benim tarafımda olduğunu bilmek nasıl güven veriyor bilemezsin.
And I want you to know it's very reassuring knowing that you're on my side, a man like you whose ass and balls are on display for all the world to see along with his wife being fucked
Bir pikniğe, yürüyüşe falan gidelim. Dünyanın nasıl olduğunu hatırlayalım.
Go on a picnic or a hike or something, remember what the world is like.
- Nasıl bir kefaşe dükkânı burası böyle?
- What kind of a slut shop is this anyway?
Hangisinin hangisi olduğunu anlamanın, nasıl bir şeye yol açacağının farkında mısın?
Do you realize what a trial it's going to be figuring out which is which?
Aslında herhangi bir dinin yandaşlarını nasıl kolayca kontrol edebildiğini gösteriyor bu. Ve Scientology de bu kontrol tekniklerinin çoğunu en üst seviyeye getirdi.
It really is the crux of how controlling is any religion over its adherents, and scientology has perfected a lot of techniques of control.
- Nasıl bir şey?
What is it?
- Nasıl bir eğitimmiş bu?
What kind of training is that?
Ben sadece bir askerim, bu yüzden, yanlışım olabilir. Anlamakta güçlük çektiğim nasıl bir projektörle aya uçup,... dediğine göre, hikayeni anlatmak için hayatta kaldın.
I-I'm just a soldier, so I could be wrong, but I'm finding it very difficult to understand how it is that you flew a Beamer to the moon and, as you said, lived to tell the tale.
nasıl bir şey 94
nasıl biri 157
nasıl bir adam 21
nasıl bir duygu 46
nasıl birisi 19
nasıl bir yer 19
nasıl bir şeydi 29
nasıl biriydi 103
nasıl bir his 21
bir isim 33
nasıl biri 157
nasıl bir adam 21
nasıl bir duygu 46
nasıl birisi 19
nasıl bir yer 19
nasıl bir şeydi 29
nasıl biriydi 103
nasıl bir his 21
bir isim 33
bir işim çıktı 20
bir işim var 34
bir iş buldum 29
bir işe yaramaz 50
bir iş 43
işte 8558
iste 115
işin 35
islam 17
isis 37
bir işim var 34
bir iş buldum 29
bir işe yaramaz 50
bir iş 43
işte 8558
iste 115
işin 35
islam 17
isis 37