English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ N ] / Ne yapmam gerek

Ne yapmam gerek traduction Anglais

633 traduction parallèle
O zaman benim ne yapmam gerek?
Then what do I need to do?
Benim ne yapmam gerek?
I... What must I do?
- Bu benim kravatım. Kaptan, ne yapmam gerek?
Captain, what shall I do?
- Peki ne yapmam gerek.
- So what do I gotta do?
Ne yapmam gerek?
What am I supposed to do?
Bu kutuda bulduğum borç senedi ile ne yapmam gerek hiç bilmiyorum.
I wonder what I should do about the IOU I found in this case?
Mormon olmak için ne yapmam gerek?
What should I do to become a Mormon?
Masumiyetimi sana kanıtlamam için ne yapmam gerek?
- What will satisfy you of my innocence?
Hey Stroud, ne yapmam gerek, ha?
Hey, Stroud, what am I supposed to do with him, huh?
Bunu ne yapmam gerek.
What do I do with this?
Ne yapmam gerek?
What do I have to do?
- Evet. - Ne yapmam gerek?
I'm kind of interested, what do I do about it?
öyle mutluyum ki, uçabilirim... elime geçenleri kaybetmek istemiyorum... gökyüzünü böyle masmavi tutmak için ne yapmam gerek?
♪ I'm so high, I swear I could fly ♪ Me, oh my! I don't want to lose it
Artık sevgilin olmadığım gerçeğini, sana ispatlamam için ne yapmam gerek?
What do I have to do to convince you I'm not your girl anymore?
Onlara ne yapmam gerek?
What should I make of them?
Masumiyetimi sana kanıtlamam için ne yapmam gerek?
What will satisfy you?
- Bununla ne yapmam gerek?
- What should I do with it?
Şimdi ne yapmam gerek?
What do I have to do now?
Fakat... artık ne yapmam gerek biliyorum.
However I know now what I must do.
Şimdi ne yapmam gerek?
I want to know what to do next.
Onları ayaklandırmak için daha ne yapmam gerek bilmiyorum.
I don't know what else to do to revolt them.
Ne yapmam gerek?
- What must I do?
Adrian, ne yapmam gerek?
Adrian, what am I supposed to do?
Peki sence şimdi ne yapmam gerek?
So what should I do now?
Tamam ne yapmam gerek?
All right what do I have to do?
Ne yapmam gerek?
What shall I do?
Senden özür dilemek için ne yapmam gerek?
What do I have to do to tell you I'm sorry?
Ne yapmam gerek?
What would I have to do?
Şimdi ne yapmam gerek?
Now what do I do?
Ne yapmam gerek söyleyin bana.
Tell me what to do.
Ne yapmam gerek?
What should I do?
Böyle bir dünyada ne yapmam gerek?
What must I do in the midst of the world?
Ne yapmam gerek?
What do I do?
Yani ne yapmam gerek?
So what do I do?
Ne yapmamız gerek Bay Jurika?
Just what should we do, Mr. Jurika?
Ne yapmam gerek biliyorum efendim :
Sit still!
Neden zormuş, devam etmek için ne yapmamız gerek?
Why is that, dear? What should we have to do before we can go on?
Ne yapmamız gerketiğini bilmek için doktor olmaya gerek yok.
It ain't gonna take no doctor to know what we gotta do now.
Ne yapmamız gerek?
What should we do?
- Ne yapmamız gerek?
- What should we do?
Bu yüzden tam olarak ne yapmamız gerek?
So we could be doing exactly what we're supposed to do? !
öyle mutluyum ki, uçabilirim... elime geçenleri kaybetmek istemiyorum... gökyüzünü böyle masmavi tutmak için ne yapmam gerek?
♪ I'm so high I swear I could fly - ♪ Knives! Knives to grind!
Burada birbirimizi anlamamız için ne yapmamız gerek Kelly?
How the hell do we ever get any understanding around here, Kelly?
Ne yapacağız, ne yapmamız gerek, neyi göz önüne alacağız diye.. ... o lanet ince eleyip sık dokumalar.
All this carping about what we're expected to do and the people we must accommodate.
Sence ne yapmamız gerek?
What do you think we should do?
O zaman ne yapmamız gerek?
Well, now. What ought we to do?
Ama ne yapmam gerek?
But what am I to do?
Ralph, sence ne yapmamız gerek?
Ralph, what do you think we should do?
Ne yapmamız gerek?
What do we have to do?
Ne yapmamız gerek biliyor musunuz? Benim için bir paket hazırlamanız.
What we need to do is for you to put together a little package.
Ne olursa olsun her gün mutlaka otostop yapmam gerek. Parmaklarım sertleşmeye ve ağrımaya başladı.
I have to hitchhike a little bit every day no matter what, or my thumbs, they get stiff and sore.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]