English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ P ] / Pekı

Pekı traduction Anglais

112,012 traduction parallèle
- Uzayı pek düşünmüyorum.
Not really giving space a lot of thought.
Sophia, karanlıkta ön kapıdan çıkan iri yarı bir siyahın kaderi pek umut verici değil.
Sophia, the fate of a large black person coming out of the dark through the front door isn't a promising one right now.
Şarkı seçimi pek hoşuma gitmese de bence icrası iyiydi.
Well, I'm not a big fan of the song choice, but I thought the execution was good.
Aslında bundan pek emin değilim.
Actually, I'm not so sure they do.
Seni pek iyi tanımıyorum ama dürüstlüğe önem veren bir kadına benziyorsun.
You know, I know I don't know you very well, but... you seem like the type of woman who appreciates honesty.
Pek iyi görünmüyorsun.
You don't look so good.
Baudelaireların hikâyesi bir hava durumu raporu olsaydı ortalıkta pek gün ışığı olmazdı.
If the story of the Baudelaire orphans were a weather report, there would be hardly any sunshine to be seen.
- Kasaba pek kalabalığa benzemiyor.
- This town doesn't seem very crowded.
- Pek adil değil.
- That doesn't seem fair.
Eğer Kaptan Hunter'ın bazı noksanlıklarını gidermeden anılarını geri verirsek ona pek de iyilik yapmış olmayız.
We would hardly be doing Captain Hunter any favors if we just restored the memories without taking the liberty to address some of his shortcomings.
Bir kere öldüm zaten, pek sevmedim.
Wasn't a fan.
- Bu pek hayra alamet değil.
Uh, that's probably not good.
- Pek genç değilsin profesör.
You're not exactly a spring chicken, Professor.
Daha bu sabah yapmıştım, pek önemli değil.
I made them this morning, it's not a big deal.
Fakat gerçek miydi pek emin değilim.
But I'm not really sure if that was real.
- Pek sayılmaz.
Not quite.
Kendisi pek iyi anılmıyor ama dürüst olalım tabanca kullanmaktan anlayan oydu.
He gets a bad rap, but let's be honest, he was the one who knew his way around a pistol.
Benim üzerimde pek bir etkisi yok.
Doesn't have much effect on me.
Pek fazla değil.
Not much.
Yine pek finansal olarak iyi bir hareket değil.
Again, not very financially responsible.
Benim de pek hoşuma gitmiyor Supergirl ama yardıma ihtiyacım var.
I find it as distasteful as you do, Supergirl, but I need your help.
Yıldızları izleyerek düşüneyim demiştim ama bu gece bakacak pek bir şey yok.
I just came out to look at the stars and to contemplate, but there isn't much to look at tonight.
Gökyüzü alemimizde pek çok yıldız var ancak bunlardan sadece bir tanesi sizi doğru yola yönlendirebilir.
Though there are many stars in our celestial kingdom, only one will lead you down the correct path.
Ama şu an nakit odaklı emlak yatırımları nedeniyle pek likide sahip değil gibi görünüyor.
But at the moment, it seems he's largely illiquid because of some new cash-intensive real-estate investments.
Pek öyle görünmüyor biliyorum ama o hazır.
I know she doesn't look like much, but she's ready.
Kendimi pek iyi hissetmiyorum.
Ugh. I don't feel very good.
Bence arkadaşın Mike benden pek hoşlanmıyor.
I don't think your friend Mike likes me very much.
Sadece seni pek tanımıyor.
He just doesn't know you very well.
Sözcünün özel kalem müdürünün seks videosu sızdırılmış ama pek bir değeri yok.
I did find some revenge porn on the chairman's chief of staff, but I don't think it's worth much.
Hatırlarsınız, Washington'ı pek sevmem, ben de gelmişken bir taşla birkaç kuş vurayım, dedim.
I'm sure you recall, I don't much like DC, so I figured why not make it one-stop shopping?
Benim pek katkım olmadı.
I didn't have much to do with it.
Pek bir şey demedi.
Nothing, really.
Şansını pek yüksek görmüyorum.
I don't fancy your chances.
Ben pek iyi hissetmiyorum.
I don't feel so good.
Ve farzediyorum hitaplarda pek iyi degilim, uh...
And I assume I have the misfortune of addressing the, uh...
Beklemeli. senin pek bir faydan olmaz kardesine Eger kafa travmasi geçirirsen
It'll have to wait. You're not gonna do your brother any good if you have head trauma.
Ama burada saklayacak pek şey yok.
And here, well, there's not much to hide.
Pek sayılmaz.
Not really.
Bütün gününü benimle harcaman sevgilinin pek hoşuna gitmeyecektir.
Suppose your girlfriend won't be happy that you spent the entire day with me.
Ama pek iyi gitmiyor gibi.
Doesn't seem to be going very well.
Pek iyimser değilsin gibi.
Well, you don't sound all that optimistic.
Pek de sağlıklı bir düşünce tarzı değil bu.
You know that's psychotic, right?
Pek adil değil.
Not really fair.
Ailende bunun pek umulmadık olmadığını hissetmeye başladım.
I get the sense that's kind of par for the course with your family.
Saatte yedi papelin bize pek faydası dokunmaz.
Seven and a half bucks an hour is not gonna put a dent in our problems.
Arabayla pek dışarı çıkmam ama çıkarsam park sorunu yaşamak istemem.
I don't drive much but when I do, I don't want to be hemmed in.
Hayır, oy verdikleri pek görülmedi.
Not historically. No, ma'am.
Sal Amca pek iyi değilmiş öyle mi?
Oh, Uncle Sal's not doing so good, aye?
Artı, Güneyden biri bir bir azınlığı dövüyor. ... pek orijinal değil.
Plus, a fucking guy from Southie beating up a minority, it's not a lot of points for originality.
Ben pek korkulacak bir durum göremiyorum.
Seems like a pretty good... deal to me.
Aslında bayağı sağlam bir öğle yemeği yemiştim o yüzden pek aç değilim.
You know, had, like, a pretty serious lunch, so I'm not that hungry.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]