Sakini traduction Anglais
400 traduction parallèle
"Hickoryville'in önde gelen sakini... yakında kendini darağacında bulabilir"
The leading citizen of Hickotyville may soon find himself at the end of his rope.
Bir bölge sakini görüyorum.
I spy a native.
Ama ne mutlu ki, lverstown'un en sevilen sakini... zarif Bayan O'Neil, eşinin yerine konuşmak üzere şu anda stüdyoda.
But we are fortunate to have the best loved civic figure of lverstown... the gracious Mrs. O'Neil, here in the studio tonight to speak for him.
Gördükleriniz arasında en sakini olduğunu düşünüyorum.
I should think as the calmest you've ever known.
Bel Air sakini bey, ki kendisi Vernon'daki mobilya fabrikasının başkan yardımcısı olur. Dün gece garaj yolundan çıkarken şu araba- - Yani bir kadının sürdüğü sizin arabanız az kalsın ona çarpacakmış.
A Bel Air resident... he's vice president of a furniture plant out in Vernon... was pulling out of his driveway last night, when this car... uh, your car, driven by a woman, almost crashed into him.
Jonas weather mevsimlik bi ova sakini 18 yasında.
Jonas Weatherby, the Texan, a seasoned plainsman at 18.
Plank bizim diğer gercek sert ve acımasız ova sakini 22 lik ayağında pranga gibi lekeler.
Plank, our other real plainsman, hard and bitter with chain-gang scars on his legs at 22.
İsmen Sakini derler, meslek olarak, tercüman.
Sakini by name, interpreter by profession.
Şimdi albay, Sakini'yi bağırarak çağırır.
Now colonel gonna yell loud for Sakini.
Sakini.
Sakini.
Sakini?
Sakini?
Sakini!
Sakini!
- Sakini.
- Sakini.
- Sakini burada patron.
- Sakini here, boss.
Tamamdır Sakini.
That'll be all, Sakini.
- Sakini!
- Sakini!
Sakini burada, patron.
Sakini present, boss.
Sakini, bu Yüzbaşı Fisby.
Sakini, this is Captain Fisby.
Hepsi bu, Sakini.
That'll be all, Sakini.
Pekala, O'nu çöz, Sakini.
Well, you untie her, Sakini.
Bin şuraya, Sakini.
Get in there, Sakini.
Sakini, bu jeep'te başka şey için yer yok, söyler misin.
Sakini, will you tell her that there's no room for anything more on this jeep.
Sakini, Allah aşkına, sürmek için görmemi nasıl bekler?
Sakini, for Pete's sakes, how does she expect me to see how to drive?
- Sakini, hadi, gitmemiz lazım.
- Sakini, come on, we gotta get started.
Söyle O'na, Sakini, Washington gözleri...
Tell him for me, Sakini, that the eyes of Washington are on...
Görevdeyiz, Sakini, ada turunda değiliz ki.
We're on duty, Sakini, we're not on a tour of the island.
Şimdi, B planına göre buradaki ilk işim bir halk toplantısı düzenlemek, Sakini.
Now, according to plan B my first job here is to hold a public meeting, Sakini.
Hayır, Sakini, bir dakika, yanlış anlıyorsunuz.
No, Sakini, wait a minute, you got it all wrong.
Kalk Sakini.
Get up, Sakini.
- Tut bunları, Sakini.
- Hold these for me, Sakini.
Sakini bu fincanı senin yaptığını söyledi.
Sakini said that you made this cup all by yourself.
- Bu, kayıp bir sanattır, Sakini.
- You know that this is a lost art, Sakini.
Sakini, hediyeleri ertelemelerini söyle.
Sakini, ask them to postpone any more gifts for now.
Sakini, hayır, öyle mi?
Sakini, no, they do?
Yani, aslında 5 taraflı demek, bilirsin, Sakini.
Well, it really means five-sided, you know, Sakini.
Sakini, sırf güzel buğday resimi çiziyor diye O'nu deneyimli bir çiftçi olduğunu göstermez.
Sakini, just because he draws a very nice picture of wheat that doesn't make him an experienced wheat farmer.
Sorsana, Sakini.
Ask them, Sakini.
Hoşmuş. Pekala, Sakini, hepsine teşekkür edip de ki çamlıkta oturup çay yudumlayarak gün batımını seyredebilirler.
All right, Sakini, you thank them all for me and tell them they can go to the pine grove and sip tea and watch the sun go down.
- Sağol, Sakini.
- Thanks, Sakini.
Ne vardı Sakini?
What is it, Sakini?
- Sakini?
- Sakini?
Günaydın, günaydın, dinle Sakini'nin evini bilir misin?
Good morning, good morning, listen do you know where Sakini lives?
Sakini'nin evini...?
Do you know where S...?
Bu sabah kimse çalışmıyordu, Sakini.
There's not a man working this morning, Sakini.
Sakini, dikkatli dinle.
Sakini, listen very carefully.
Hayır, yani, Sakini bizim orada böyle birşey yok derken...
No, I mean, I don't say, Sakini that where I come from we don't have...
Sakini, senden gerçekten, özür dilerim.
Sakini, I apologize to you, I really apologize.
Sakini, ona sorsana Demokratik Hareket'indeki Kadınlar Birliği bayanlarına geisha dersi vermek ister mi acaba?
Sakini, will you ask her if she'd be kind enough to give geisha lessons to the Ladies League for Democratic Action?
Peki, Sakini'ye söylerim birkaç genç ayarlar.
All right, I'll get Sakini to get a couple boys to help you, all right?
Ve kendileriyle de gurur duyduğumu da.
And you can tell them too, Sakini, that I'm very proud of them.
Onları suçlamıyorum, Sakini.
You know, I don't blame them, Sakini.
sakinim 57
sakin 545
sakın 419
sakin ol 5553
sakıncası yoksa 299
sakin olun 1352
sakin olsana 19
sakin ol lütfen 16
sakin ol baba 16
sakinleş 610
sakin 545
sakın 419
sakin ol 5553
sakıncası yoksa 299
sakin olun 1352
sakin olsana 19
sakin ol lütfen 16
sakin ol baba 16
sakinleş 610