Tıpkı benim gibi traduction Anglais
1,485 traduction parallèle
Cesare da tıpkı benim gibi, bir vesile.
Cesare is only an instrument, as I am.
- Sadece iş arkadaşı? Tıpkı benim gibi yani?
Only one colleague, is not it?
Evet, tıpkı benim gibi.
Yeah. Just like me.
Kendini geliştirmeye çalışıyorsun, tıpkı benim gibi.
You're trying to better yourself like I do.
Tıpkı benim gibi.
just Like me.
Tıpkı benim gibi...
Just like me...
Rita kusursuz bir insan, çünkü o kendi çapında zarar görmüş biri, tıpkı benim gibi.
She's perfect because Rita is, in her own way, as damaged as me.
Sanırım zeki, işine tıpkı benim gibi tutkuyla bağlı ve kedilere alerjisi olmayan biri olurdu.
Guess it would be someone smart, as passionate about her work as I am, and not allergic to cats.
Tıpkı benim gibi.
like me?
Tıpkı benim gibi giyinmişler.
They're dressed just like me.
Tıpkı benim gibi.
Just like me.
Tıpkı benim gibi!
Like me!
Toplumdan dışlanmış birisin. Tıpkı benim gibi.
You're an outcast, like me.
Rita da kendince zarar görmüş biri, tıpkı benim gibi.
Rita is, in her own way, as damaged as me.
Tıpkı benim gibi değil mi?
It is not just me, right?
Gerçekte neler kaybettiğimi hiç düşünmedim... bir aile, tıpkı benim gibi olan bir ırk.
And I don't think I ever really thought about what I had lost : A family, a whole race of people who were just like me.
Tıpkı benim gibi,
It's like me,
Onlarda enerjilerini tıpkı benim gibi gün ışığına ulaşmak için harcıyorlar.
And as I are trying at all costs reach the light of day, up there.
Tıpkı benim gibi devlete hizmet ediyorsun.
You're a servant of the state, as am I.
Rita mükemmel, çünkü o da tıpkı benim gibi kendince zarar görmüş birisi.
She's perfect because Rita is, in her own way, as damaged as me.
Yaşlı ve tek başına kala kalacaksın Tıpkı benim gibi.
You're going to end up old and alone, just like I did.
Kal-El, damarlarında tıpkı benim gibi El ailesinin kanı dolaşıyor.
Kal-El, the blood of the house of El... runs through your veins just as it does mine.
Tıpkı benim gibi desene.
Kind of like how you're mine.
Ama Ray de tıpkı benim gibi, bu ülke için bedel ödedi.
But Ray paid the same price I did to this Country.
Tıpkı benim gibi, dostum
Like me, my friend
Tıpkı benim anne olmayacağım gibi.
Just like I'm not going to be a mother.
Ve bir anne mutlu bir şekilde uyandığında tıpkı geçen yaz benim yaptığım gibi, Sadece bir şeyi düşünür.
Andwhen amother wakes up happy like I did last summer, she onlythinks about onething.
Tıpkı benim ailem gibi.
Like my family.
- Atabildiğini biliyor. - Evet. Tıpkı benim bildiğim gibi.
He knows you can shoot, just like I know you can shoot.
Beni tanıyan biri. Tıpkı benim onu tanıdığım gibi.
This one knows me as I know him.
Tıpkı, benim bir çocuğu sevmediğim için annesi ve babasından biber sosu yapıp ona yedirmem gibi.
That's like this one time, when I didn't like a kid, so I ground his parents up into chili and fed it to him.
tıpkı karadan 60 mil içeride olan benim gibi.
As was I in Buitenzorg, 60 miles inland.
Tıpkı oğlumun nasıl öldüğünü yıllarca benim sorduğum gibi.
As I did all these years, wondering how my son died.
Tıpkı benim yaptığım gibi.
Just like I do.
Ona güven tıpkı benim zamanında yapmam gerektiği gibi
Trust him, like I should have.
Tamamen benim olan malikanem. Tıpkı hep hayal ettiğim gibi.
My very own McMansion, just like I always dreamed.
Tıpkı benim sana söylediğim gibi.
Just like I told you.
Ah... tıpkı... babanın ve benim seyahatlerimiz gibi.
Oh... it's so like your father and me and our trips.
Roma'ya acı çektir, tıpkı benim çektigim gibi.
Make Rome suffer as I have suffered.
Beni öldüreceklerini sandım. Fakat onlar sadece benim Acı çekmemi istediler, tıpkı kardeşlerinin çektiği gibi.
I thought they will kill me, but they just wanted to make me suffer, like their sister suffered.
"Tıpkı şu an benim olduğu gibi."
Like mine is now.
Declan bir başka korkusunu daha gizliyordu tıpkı benim Foss için hissettiğim gibi : İhanet.
Declan was hiding another fear, just like the one I had about Foss... betrayal.
Benim hakkımda tıpkı bir papa gibi konuşmak zorunda değilsin.
You don't have to talk about me like I'm the fucking Pope.
Tıpkı sizin benim gibi bir insan. ... cesaret dolu, irade gücü kuvvetli biri. Bizim tehlike olduğumuzu görünce, bizi korumak uğruna hayatını riske attı.
He's a man of flesh and blood, just like you and I, a man with courage and a strong will, that on seeing people in danger risked his life to save us
Benim işimi ; tıpkı kilisenin vestiyerindeki masum çocuğu, tenhada domaltıp kıçından becerir gibi, halletti. Meyva suyu ve kurabiyeyle kandırılmış gibi..
Then he bent me over and he fucked me up the ass like an innocent altar boy alone in the vestry after services, lured by promises of juice and cookies.
Bu Ajino Sousuke'nin özel yapım piyanosu. Evet, tıpkı üzerinde yazdığı gibi benim için yapılmış bir piyanoydu. Bu Ajino Sousuke'nin özel yapım piyanosu.
It's Ajino Sousuke's specially-made piano.
Evet, tıpkı üzerinde yazdığı gibi benim için yapılmış bir piyanoydu.
Yes, just as the lettering on it says, that was a piano made for me.
Tıpkı sen küçükken benim sana yaptığım gibi.
Like I did with you when you were little.
Tıpkı benim gibi. Öyleyse, sen en güçlü olmalısın.
- Just like me.
Tıpkı Robin'in ve benim bugünkü gerçekten güzel anlarımız gibi.
Like today Robin and I had a really nice moment.
Tıpkı benim köyümdekiler gibi.
Just as it did in my village.
benim gibi 258
benim gibi yap 17
benim gibi biri 17
benim gibi mi 35
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
tıpkı 157
benim gibi yap 17
benim gibi biri 17
benim gibi mi 35
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
tıpkı 157