Yapabilirsem traduction Anglais
442 traduction parallèle
Sana verilecek cezayla karşılaşman için hayatta kalmanı yeğlerim tabii eğer yapabilirsem.
I'd prefer you alive to face the retribution that's coming to you but if I have to do it.
Yapabilirsem herkesi odadan çıkarırım.
I'd turn them out of the room if I could.
Ya da yapabilirsem annem gibisiyle.
Or like Mama, if I can.
- Bugün yapabilirsem
- If I make it today...
- Yapabilirsem onu telefonla arayacağım.
- If I can, I'll phone her. - Very well.
Eğer burada senin için bir şey yapabilirsem mutlu olurum.
If there's anything I can do, I'd be happy to.
- Eğer yapabilirsem burada takılırım.
- If there's a chance, I'll stick around.
Eğer yapabilirsem...
If I can...
Yapabilirsem, Peter.
Whatever I can, Peter.
- Yapabilirsem yardım etmek istedim.
- I wanted to help you if I could.
Eğer yapabilirsem güzel bir tezgah olacak.
If I do, it'll be quite a trick.
Eğer yapabilirsem bu akşam yine geleceğim.
I'll come this evening, if I can
Adam beni hapse tıktı yine de eğer yapabilirsem onun yanında olurdum.
Man put me in jail, I'd get even with him, if I could.
Yapabilirsem onları kuşatmaya çalışacağım.
I'll see if I can keep them pinned down.
Ben yapabilirsem diğerleri de yapabilir ve...
Because if I can, then others certainly can and...
Yarına kadar ne yapabilirsem yapacağım.
I'll do everything I can until tomorrow evening.
Yapabilirsem deneyeceğim.
I'll try to if I can.
Yapabilirsem erken çıkarım, ve karşıdaki postaneden postalarım.
I'll leave early, if I may, and post'em opposite the fat.
Evet... Eğer yapabilirsem.
Yes... if I can.
Yapabilirsem.
If I can.
Eğer yapabilirsem çok teşekkür ederim.
It would be nice if I could.
Bunu yaparak, benden senin şerefini savunmamı beklediğini kastettin sanırım. Eğer yapabilirsem, bunu kavgasızca ve uzlaşmayla yapacağım. Ama eğer bunu yapamazsam, sahip olduğum tüm haklarımı, ve yükselen gücümü kullanarak, vazifemi tüm gücümle savunacağım.
I think you mean me to defend your honor, peacefully if I can with argument and with compromise and if I cannot then with the full challenge of my office and the soaring force of what I know to be right.
- Yapabilirsem mi?
If I can?
Yapabilirsem sizin için geri döneceğim.
I'll come back for you if I can.
Ancak kendim yapabilirsem buna inanırım.
Only if I can perform them my self.
Ne yapabilirsem, elimden geleni yapacağım.
Whatever I can. madam. I promise you. whatever I can.
Sadece yapmak zorunda olduğumuz bir şey var. Ve sonra, eğer yapabilirsem, geri geleceğim.
It's just that we got to do something... and then if I can, I'll come back.
Kendime bir kadın istiyorum, beni ben olduğum için kabul eden birini. Seni karım yapabilirsem başarılı olmuş sayılacağım.
I want a woman to myself, one who takes me as I am, and I will succeed if I make you my wife.
- Yapabilirsem.
- If I'll be able to.
Yapabilirsem rapor ederdim...
I'd... report, if I could.
Ve yapabilirsem, Mr Varner'ı da yollamayacağım.
And if I can, I'll keep Mr. Varner from leaving too.
Yapabilirsem, onu durdurmalıyım.
If I can, I have to stop it.
Eğer yapabilirsem, kısa bir süre için.
For a little while, if I can.
- Eğer bir benzeşim yapabilirsem...
- Now, if I may make a small analogy...
Eğer kendi başıma yapabilirsem benim için ağız kısmını yapar mısın?
If I build one by myself, can you fix the mouth for me?
Sana yardım etmek için herhangi bir şey yapabilirsem...
Well... Well, if I can do anything to help you, anything at all, you...
Yapabilirsem...
If I may...
Eğer ben yapabilirsem...
If I may...
Eğer yapabilirsem...
Yes, if I have it to give...
Yapabilirsem olur.
If I can.
Tamam, ne yapabilirsem bakarız.
Yeah, uh - I mean, I'll see what I can do.
Eğer... Eğer yapabilirsem, efendim.
If I... if I can, sir.
- Yardımcı olmak için ne yapabilirsem.
- Whatever I can do to help, Michael.
İşimi iyi yapabilirsem bunun sebebi Linden'in beni iyi yetiştirmesinden ve beni gerçek bir erkek yapmasındandır.
If I did well, it is only because Linden did well in bringing me up... and making me into a man.
- Pekala, eğer tek kolla yapabilirsem, tamam.
- All right, if I can do it with one arm.
Yanımda bir şey getirdim, bir hokkabazlık, onunla ona meydan okumak istiyorum, yapabilirsem.
I brought something with me, a trick I'd like to challenge him with, if I could.
Üzgünüm ve sizin için her ne yapabilirsem yapacağım.
I'm sorry, and I'll do whatever I can for you.
Yapabilirsem -...
If I can just...
Eğer onlara sürpriz yapabilirsem savaşçılarını kaldırmadan nöbetçileri halledebilirim.
If I can surprise them, maybe I can take out the sentinel before they scramble fighters.
- Yapabilirsem.
- If I can.
- Eğer yapabilirsem.
If only I could.
yapabilir misin 156
yapabilirim 355
yapabilirsin 546
yapabilir misiniz 22
yapabilirsiniz 38
yapabilir miyim 52
yapabilirler 18
yapabilir 51
yapabilecek misin 17
yapabiliriz 114
yapabilirim 355
yapabilirsin 546
yapabilir misiniz 22
yapabilirsiniz 38
yapabilir miyim 52
yapabilirler 18
yapabilir 51
yapabilecek misin 17
yapabiliriz 114
yapabilirdim 21
yapabileceğim bir şey varsa 40
yapabileceğim bir şey var mı 169
yapabilir miyiz 38
yapabileceğim birşey var mı 19
yapabileceğim bir şey yok 101
yapabileceğim başka bir şey var mı 27
yapabileceğimiz bir şey var mı 35
yapabileceğimiz bir şey yok 76
yapabileceğim hiçbir şey yok 28
yapabileceğim bir şey varsa 40
yapabileceğim bir şey var mı 169
yapabilir miyiz 38
yapabileceğim birşey var mı 19
yapabileceğim bir şey yok 101
yapabileceğim başka bir şey var mı 27
yapabileceğimiz bir şey var mı 35
yapabileceğimiz bir şey yok 76
yapabileceğim hiçbir şey yok 28
yapabileceğini biliyorum 40
yapabileceğimin en iyisi bu 20
yapabileceğim başka bir şey yok 18
yapabileceğimi sanmıyorum 36
yapabileceğim bir şey yoktu 24
yapabileceğimiz hiçbir şey yok 21
yapabileceğin bir şey yok 48
yapabileceğin hiçbir şey yok 18
yapabileceğini biliyordum 23
yapabileceğim hiçbir şey yoktu 21
yapabileceğimin en iyisi bu 20
yapabileceğim başka bir şey yok 18
yapabileceğimi sanmıyorum 36
yapabileceğim bir şey yoktu 24
yapabileceğimiz hiçbir şey yok 21
yapabileceğin bir şey yok 48
yapabileceğin hiçbir şey yok 18
yapabileceğini biliyordum 23
yapabileceğim hiçbir şey yoktu 21