Yarï traduction Anglais
151 traduction parallèle
- Çekimi yarï yolda yakalama.
- Meeting gravity halfway.
Yariºlara gidiyorum!
I'm going to the races!
Sanatoryumdaki o iri yari, kuvvetli, hasta kadin?
How about that big, strong, sick woman at the sanitarium?
- Bu bir at, sevgilim, yariº ati.
- It's a horse, honey, a racehorse.
At yariºi, sahibi para kazanir.
Horse wins race, owner wins money.
Büyük bir ºarkici olmani istiyorum, yariº simsari degil.
I want you to be a great singer, not a racetrack tout.
Bundan verdigim son hasta Kentucky Derby yariºini kazandi.
The last patient I gave one of those to won the Kentucky Derby.
Sana yariºi kaybet demiºtim.
I told you to lose that race.
- Yariºi kaybetmeni mi istedi?
- He wanted you to throw the race?
ªimdiki yariºta!
He's in the next race!
Yariºlara tüyo satarim.
I sell tips on the horses.
Sevgilim, belki bu yüzden yariº kazanamadi.
Darling, perhaps that's why he never won a race.
Bir engelli yariº atim var ve farkinda degilim.
I have a steeplechase horse, and I don't know it.
- Yariº baºlayacak!
- The race is going to start!
ªapka firtinasi durunca yariº komiserleri pistin yariº için temizlenmesini emretti.
Now that the storm of hats has subsided the stewards have ordered the track cleared for action.
At yariºi mi, otomobil yariºi mi?
A horserace or an automobile race?
- Yariºi baºlatacak gibi görünüyor.
- It looks like he'll send them away.
Yariº komiserleri buna hatali start dedi ve atlarin start yerine dönmesini emretti.
The stewards have ruled this a false start and have ordered the horses back to the starting post.
Kim bilir, belki bugün bir at yariºi yapilabilir.
Who knows, we may yet have a horserace this afternoon.
Ve yariºa girdi!
And he's in the race!
Harika bir yariºti Skee Ball, harika.
Great race, Skee Ball. Great race, Skee Ball.
- Insan ortagini yari yolda birakmaz.
- A man doesn't walk out on his partner, Oex.
Prine o çizmeleri ve mahmuzlari geçen yiI bir atiº yariºmasinda kazanmiºti.
You know, Prine won them spurs and boots at a rifle shoot last July.
- Biliyorum çünkü ben de yariºmadaydim.
- I know'cause I was in it.
Kazanmak için yariºmiºtim.
Tried for it myself.
Yari yariya mi?
50-50, huh?
Suthanedeyken, Nakanoda yari zamanli olarak bir liseye basladi.
While rooming at the dairy, he attended a high school in Nakano part-time.
Sirket ona yemek ve kalacak yer verdi, ve yari zamanli lisedeki egitimine tekrar basladi.
The company provided room and board, and he resumed part-time high school study.
Genç Ayi, aykirilasmisti, Aykirilar Cheyenne savasçilarinin en tehlikeli türüdür çünkü yasadiklari hayat onlari yari deliye döndürür,
You see, Younger Bear had become a contrary, the most dangerous of all Cheyenne warriors because the way they live drives them half-crazy.
# Şirin canım vereyim. Bana yari bulana.
# Let me give my sweet heart to whomever brings me love.
Özellikle de büyük kardeºin vali olmak için yariºiyorsa.
Especially having a big brother aiming to run for governor.
Yilin o aninda diger Japonlar daha yassi televizyonlar icat etmekle intihar etmekle ya da dünya yari-iletkenler piyasasinin üçte ikisini ele geçirmekle ugrasadursunlar...
At that moment of the year other Japanese may well invent extra flat TV sets, commit suicide with a chain saw, or capture two thirds of the world market for semiconductors.
HıyarIığı yüzünden hastahaneIik oIdu.
He was hospitalized for being such a nerd.
Görünüse bakilirsa amirlerin seni yari yolda birakmis.
It seems you were abandoned by direct command.
10 yil once yari yolda birakti.
He left over ten years ago.
Sana benzin istasyonunda yarı insan yari baykuş bir yaratık tarafından ellenişimin slaytlarını mutlaka göstermeliyiz.
We must show you the slides of me getting fondled at the gas station by something that was half man, half owl.
Yari uyanik... yari uyuyor...
Half awake...
ben sana yari hikayeyi anlattim ve dinleyebilirsin kendin için ortaya çikar
You have told me half the story... And the rest, you can find out for yourself.
Eskiden bu tenekeleri simdikinin yari zamaninda altederdim.
Used to take those tin cans out in half the time.
Juggernaut. Profesör'ün yari deli kardesi.
Juggernaut, that lunatic half-brother of his.
Ona yari kötü olmadigimi söyle. Tanya.
Tell her I'm not half bad, Tanya.
Keske senin kadar yari iyi olabilseydim. Gredin.
- I wish I was half as good as you, Gredin.
Sen yari-bilinçli Gloria ve bir çuval gübre ile geri döndün.
You come back with a semi-conscious Gloria and a bag of fertiliser.
- Karavan yari dolu.
- The van's half full.
Yari fiyatina.
Half price.
# YARI ÇEKTİ, YARI DALDI, SONRA BATTI #
# Half-pulled, half-plunging down he sank #
. Yari ciddiydim.
I was only half-serious.
iKiNCi YARI BiZiM ZAMANIMIZ!
Second half is our time! We gonna make some changes on defense.
Yari kara cahilim.
I'm semi-bloody-illiterate.
Bir cesetten kesersen kan zaten yari pıhtılaşmıştır.
Cut that finger from a corpse, the blood is already semi-coagulated.
Ama onu yari yolda birakacagimiz, beni hayal kirikligina ugratti.
But I'm disappointed that we abandon them like this.
yarı 43
yarın 1367
yarısı 37
yarım 17
yarın görüşürüz 752
yarına 24
yarışalım 16
yarın ararım 21
yarın gel 39
yarın akşam 77
yarın 1367
yarısı 37
yarım 17
yarın görüşürüz 752
yarına 24
yarışalım 16
yarın ararım 21
yarın gel 39
yarın akşam 77
yarın sabah 8 21
yarın konuşuruz 62
yarın öğleden sonra 16
yarın görüşmek üzere 36
yarına kadar 33
yarın sabah görüşürüz 30
yarın sabah 190
yarın gidiyorum 39
yarın pazar 33
yarından sonra 30
yarın konuşuruz 62
yarın öğleden sonra 16
yarın görüşmek üzere 36
yarına kadar 33
yarın sabah görüşürüz 30
yarın sabah 190
yarın gidiyorum 39
yarın pazar 33
yarından sonra 30