Yeterince değil traduction Anglais
2,984 traduction parallèle
Yeterince değil.
It's not enough.
Kaçınmak istedim, fakat yeterince değil.
I tried to avoid it, but not hard enough.
Antonio, sence bizim çocuklar bugün yeterince meyve yemediler değil mi?
Antonio, don't you think our children don't eat much fruit today?
Ayrıca Cannoli yeterince sofistike değil.
Besides, cannolis aren't sophisticated.
Senin için yeterince güzel değil mi?
Not pretty enough for you?
Yeterince pansuman yaptım, değil mi? Peki sana ne oldu böyle?
Come on soft lad you'll be all right.
Yeterince eğlenceli değil miydi? Teknik operasyonlardayım ben.
Hasn't a week of hiking been at all fun for you?
Bebekken onu yeterince kucağında tuttuğundan eminsin, değil mi?
Do you think you held him enough when he was a baby?
Ziyaretçileri sevmediğimiz yeterince açık değil mi?
Just in case it wasn't clear- - not a big fan of visitors.
Çoğu erkek yeterince cesur değil.
I just haven't been out on one in pretty much forever. True. Most guys aren't brave enough.
Bilimde bulduğumuz bir cevabın olasılığı çok düşükse yeterince kapsamlı bir cevap değil demektir.
So whenever in science we end up with an answer that "this seems very unlikely. This event is not generic,"
Yeterince sıcak değil.
It's not hot enough.
Üçlü grup yeterince iyi değil!
Threesome is not good enough!
Uyarım yeterince açık değil miydi?
Was my warning not specific enough?
Yemeğim senin için yeterince iyi değil mi?
Ah! My food not good enough for you?
Kimse yeterince güçlü değil.
Nobody's strong enough.
Yeterince sık değil.
Not often enough.
Senin için yeterince havalı değil.
He's not cool enough for you.
Dinle, Bunun için minnettarım ama yarın hala yeterince erken değil tamam mı?
Listen, I appreciate that but tomorrow's still not soon enough, okay?
Pekala, hiç biri yeterince yaşlı değil.
Well, none of them are old enough.
Ne oldu, sizin için yeterince deli değil miyiz?
What is it, are we not all freaky enough for you?
Hiç hoş değil. - Carly'nin yeterince sorunu var zaten.
It's not right, and Carly's got enough problems.
Fairview senin büyümen için yeterince besinli bir toprak değil.
Fairview is not the fertile ground required for you to grow.
Belki yeterince ürkütücü değil.
Maybe not creepy enough.
Sorun değil, sanırım yeterince yakalayabildim.
It's okay, I think I caught enough of it.
Ryan kemoterapi için yeterince güçlü değil.
Ryan's not strong enough to get the chemo.
Yeterince adil, değil mi?
Doesn't get any fairer than that, eh?
Koltuklarım sizin için yeterince iyi değil mi beyler?
What? My seats aren't good enough for you guys?
Bu yeterince iyi değil mi?
Isn't that good enough?
Karın kaslarım yeterince güçlü değil.
My stomach muscles are not strong.
Yeterince yüksek değil.
Not high enough.
- Yeterince çabuk değil.
- Not soon enough.
Yeterince çabuk değil.
Not soon enough.
Sizin gerekçeniz yeterince iyi değil.
Your reason... is not good enough.
Yeterince büyük değil.
That's not old enough.
Yeterince yemeğimiz var, değil mi Shell?
There's plenty to go around, right Shelley?
Ama rüzgâr bir hayvanı diriltmek için yeterince güçlü değil.
But the wind isn't strong enough to bring an animal back from the dead.
Evet, muhtemelen iyi değil de saygın bir kemancı olmanın ne kadar çaba gerektirdiğini daha yeni fark ettin ve artık çile çekmeye değer olduğundan yeterince yetenekli olduğundan, baskıyı kaldırabileceğinden emin değilsin.
Yeah, you've probably just realized how much hard work it takes to become a decent violinist, let alone a good one, and you're not sure anymore whether it's worth the trouble, whether you're talented enough, whether you can handle the pressure.
Yeterince iyi değil miyim?
I'm not good enough?
Korkarım bu yeterince ileri değil..
I'm afraid that's not far enough.
Korkarım bu yeterince ileri değil, beyler.
I'm afraid that's not going to be far enough, gentlemen.
- Yeterince yakın değil komutanım.
- Not close enough, Sir.
Sence de yeterince çarpıcı değil mi?
I really think this could be powerful, you know?
Bu yeterince sürpriz değil mi zaten?
That's surprise enough.
Bizim doktorlarımız yeterince iyi değil mi?
Aren't our doctors any good?
Delikanlılarla oynamak için yeterince yaşlandın değil mi genç Peaceful?
Old enough now to play with the lads, are you? Young Peaceful.
Biliyorsun, bu okyanus ikimiz için yeterince büyük değil.
You know, this ocean isn't big enough for the both of us.
Sesin solo için yeterince iyi değil.
Your voice isn't good enough to sing lead.
A almak yeterince iyi değil.
Straight A's aren't enough anymore.
Seninle yeterince vakit geçiremiyoruz, değil mi?
You and I don't spend enough time together, do we?
Senin için yeterince olgun değil miyim?
Am I not mature enough for you?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66