Yeterince iyi değil traduction Anglais
798 traduction parallèle
Yok, bu yeterince iyi değil.
Nah, that's- - that's not good enough.
Yeterince iyi değil.
That ain't good enough.
Demek bira senin için yeterince iyi değil?
So beer ain't good enough for you?
- Senin için yeterince iyi değil miyim?
- I ain't good enough for you?
Yeterince iyi değil.
No, not good enough.
- Şimdilik, yeterince iyi değil.
- Temporarily is not good enough.
Çünkü sizin için yeterince iyi değil de ondan.
Because he ain't good enough for you, that's why not.
Benim için yeterince iyi değil.
It's not good enough for me.
Karımın yanında durmak için yeterince iyi değil miyim?
I believe, not worth for my wife when you poke the nobility.
Çünkü sizin için yeterince iyi değil mi?
Because it's not good enough for you?
Bu kasaba ve şu giysiler benim için yeterince iyi değil.
This town ain't big enough for me and that man-rustling petticoat!
Sana göre yeterince iyi değil mi?
Isn't it good enough for you?
bu senin için yeterince iyi değil mi?
What, ain't this good enough for you?
Yeterince iyi değil.
Doc, that's not good enough.
Ben yeterince iyi değil miyim?
Aren't I good enough?
Çiftliğim yeterince iyi değil mi?
Ain't my place good enough?
Ama yeterince iyi değil. 3 güzel kız.
But not good enough. Three lovely ladies, and I'll just rake the pot.
Onun için yeterince iyi değil miyim?
I ain't good enough for him?
Yeterince iyi değil.
It's not good enough.
- Senin için yeterince iyi değil mi?
- He's not good enough for you?
- Hasılat yeterince iyi değil mi?
- Doesn't he make enough?
- Sence yeterince iyi değil miyim?
You don't think I'm good enough. Is that it?
- Yeterince iyi değil. - Değil mi,?
- Not good enough.
- Bu yeterince iyi değil!
- That's not good enough!
- Senin için yeterince iyi değil mi?
What's the matter, she's not good enough for you?
Yeterince iyi değil.
That's not good enough.
Ancak ne olduğun onlar için yeterince iyi değil.
But what you are isn't good enough for them.
Bu okuyucum için yeterince iyi değil.
That isn't good enough for my readers.
Hitihiti diyor, kızı İngiltere için yeterince iyi değil ekmek meyvesi yeterince iyi değil.
Hitihiti say, daughter not good enough for England, breadfruit not good enough.
Güzel atın var, ama yeterince iyi değil.
You got a good horse, but not good enough.
Bu Roma'da iyi olabilirdi ama şimdi yeterince iyi değil.
That might have been good enough in Rome, but it's not good enough now.
Yeterince iyi değil.
Not good enough.
Amerikan motorları senin için yeterince iyi değil mi?
Aren't American'cycles good enough for you?
Şu anki durum da yeterince iyi değil, Selina.
The way things are, Selina, isn't good enough.
Yaşlı Ike senin için yeterince iyi değil mi?
Ain't old Ike good enough for ya?
- Yeterince iyi değil miyim?
- Aren't I good enough?
- İyi de, yeterince değil.
But not enough.
Bu " Javert için çok iyi olabilir fakat kan damlası yeterince büyük değil. Görülmüyor ve vücut da fark edilmiyor.
That'd be very good for "Javert"... but the blood stain's not big enough You can't see it... and the body isn't visible
Notların yeterince iyi değil.
Your marks aren't good enough.
Yeterince iyi birisi değil miyim ki?
So, I'm not good enough, eh?
Bizim patenlerimiz oldukça iyi, ama yeterince değil.
We've got skates, and they're good, but not quite good enough.
Saray değil, ama uyumak için yeterince iyi.
It is not a palace, but it's good enough to sleep.
Belki de yeterince iyi saklamamışlardır, değil mi Peralta?
Well, maybe they ain't hid it good enough. Eh, Peralta?
Bela çıktığında işimi yeterince iyi yaparsam şehrin ileri gelenleri bana sürekli olarak güvenebilirler, değil mi?
If I'm good enough to hold down the job when there's trouble, how come the city fathers didn't trust me with it permanently?
Yani, bunun için yeterince iyi degil miyim sence?
You mean, I'm not good enough for it.
Asla yeterince iyi bir evlat olamadım, değil mi?
Never quite fit the pattern, did I?
– İyi olduğunu düşünüyorum. – Eh, yeterince iyiyim, uçak bu toprağa inemez değil mi?
– Well, when you think you are alright enough, then put your head down so you don't soil this plane.
Fakat yeterince iyi bir fiyat değil.
But not quite good enough.
İyi el. Ama yeterince değil. As astır.
Good hand, but not good enough.
Buradaki özellikle çok marifetli değil ama yeterince iyi, öyle değil mi?
This one isn't particularly ingenious but it's good enough, don't you think?
Eğer geçitler küçükse, soğuk su süzülüp,... inecek ve pirinçler yeterince yetişemeyecek. Bu da iyi olmaz, öyle değil mi?
If the walkways are small, cold water will seep in and the rice won't grow as much.
yeterince iyi 39
iyi değilim 99
iyi değil 246
iyi değil mi 63
iyi değil misin 27
iyi değilsin 46
iyi değildi 25
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
iyi değilim 99
iyi değil 246
iyi değil mi 63
iyi değil misin 27
iyi değilsin 46
iyi değildi 25
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28