Yük traduction Anglais
5,098 traduction parallèle
Ama bu yanında büyük bir yük getirecektir.
But you have to know with the mark comes a great burden.
Ama bilmelisin, mühür yanında büyük bir yük getirir. Onlar cehennem köpeklerini görüyorlar.
But you have to know, with the mark comes a great burden.
Bu kabul edeceğim bir yük.
It is a burden I accept.
Yük gönderildiğinde, para buradan çıkar ve para ellerine ulaştığında, Napoli'ye dönebilirsin.
For when the load is sent away, money is sent from here - And when they arrive, you can travel back to Naples.
- Teslimatlar. - Hayır, size de yük olmak istemiyorum.
Deliveries.
Sırtımda şu anda çok fazla maddi yük var.
A lot of financial responsibilities are laid upon me right now.
Sanırım annem, kendi sınırlarını zorluyordu, oyunculuğun benim için ne kadar büyük bir yük olduğunu söylüyordu.
I think my mother, she was kind of at her limits, telling me about how much gaming has been weighing me down.
Tüm yük hayvanları kutsal hayvanlardır.
All beasts of burden are sacred animals.
Yıkamam gereken onyedi yük çamaşırım var baba.
Dad, I've got 17 loads of laundry to do.
Mike'ın ağır bir yük paketlediğini düşünüyoruz. - Selam.
Assume mike is packing heavy stuff.
Size yük olmak istemiyorum gerçekten.
Ni... nice to meet you. Look, I don't want to impose on you guys.
Eğer avlanamıyorsan bize yük olmaktan başka işe yaramzsın.
If you can't hunt, you're nothing but a burden.
Boşuna yük olacak sana.
It'll just get in the way.
Boşuna yük olur sana.
It'll just get in the way.
Yani doğru renozans moduna ayarlayıp piezo elektrik yük kutuplarını ters çevirince ve işte oldu, çıkıyoruz buradan.
So, we tune in to the correct resonance frequency, reverse the polarity of the piezoelectric charge and booyah, we're out of here.
Doğru frekanstaki bir deprem sarsıntısı kiristallerin piezoelektrik yük boşaltımını oluşturacaktır.
Sort of. An earthquake vibrating at just the right frequency will cause the crystals to generate a piezo-electric discharge.
İhtiyacımız olan mı yoksa senin ihtiyacın olan mı? ... çünkü tek kızını hapishanede ziyaret etmeyi reddettin ve vicdanına yük olmasın diye olması gerekeni yapmamayı mı tercih ettin?
Is that the last thing that anyone needs, or is that the last thing that you need, because you refuse to come visit your only daughter in prison and you'd rather not have that weighing on your conscience
Yük gemisi hâlâ orada!
The haul's still there!
Telif hakları, yayımcılık ve okuyucular için hep bir yük olmuştur. Gerçi, aşırı bir yük değildir.
Copyright has always been something of a burden on the publishing industry and on readers, but it wasn't an excessive burden.
Gerçekten büyük bir yük altındaydı. Yapacaklarının ve hareketinin kısıtlanmasından nefret ederdi. Sürekli kafasına kaktıkları hapis tehditi onun için dehşet vericiydi.
He did not like having his actions and his movements restricted in any way, and the threat of jail, which they pounded him with a lot,
Sanırım insanlara yük olmak istemiyordu, bu da bir etkendi. Bir yanda normal hayatı, öbür yanda uğraşması gereken boktan bir durum. Elinden geldiğince sınırı korumaya çalışmıştı.
I think that was a factor like, " I have my normal life, and then I have this shitty thing I have to deal with, and I try to keep the two of them as separate as possible,
Dr. Christiansen'ın vakitsiz gelen bu ölümü Knickerboker'ın sırtına bir yük daha bindirmiş oldu.
Dr. Christiansen's untimely passing has brought added strain to The Knickerbocker.
Çok fazla yükü var, bu yük sen oluyorsun.
He has way too much baggage, that baggage being you.
Artık ölümü bir yük olarak değil de bir fırsat olarak görüyorum. Kimsenin umrunda olmayan defolu kişileri alıp onlara muazzam bir güç sağlama fırsatı.
I no longer see death as a burden but an opportunity to take the rejects that nobody cares about and give them tremendous power.
ağır yük helikopteri tahliyesi. " dedi.
a heavy-lift helicopter evacuation. "
Sadece bu ilki için sana yük olacağım.
I'm only gonna impose on you for this first one.
Size yük olduğum için beni bağışlayın.
I am sorry to impose on you.
Globemasters'da uçakla yük taşırdım.
I flew cargo, Globemasters.
Kollarına çok fazla yük veriyorsun.
You're leading way too much with your arms.
Ve sonra bu yük bir nüfusa içine.
And then those burdened into a population.
- Yük gemisi değil mi bu?
- It's a freighter?
Junjin, bulunduğunuz bölgede çok miktarda yük gemisi bulunmakta.
Junjin, there are a lot of freighters in your area.
43 dolar nakit param ve yük değişimim var.
Okay, I got $ 43 in cash money and an assload of change.
O yük arabalarının korunmasını istiyorum.
I want those wagons protected.
Açıkçası, sırtımdan büyük bir yük kalkmış gibi hissediyorum.
LAUGHS To be honest, I feel like a huge weight has been lifted off my shoulders.
Omzuna büyük bir yük bindirdiğimin farkındayım.
I know that's a lot to throw at you.
Kimseye yük olmak istemezdi o.
She would not want to be a burden.
Ama omuzlarımda bir yük hissettim. Sanki kaybedersem...
I just felt this weight on my shoulders, like if I lost, I'd...
Sorunlarıyla kimsenin sırtına yük olmak istemez.
He doesn't want to burden anybody with his troubles.
"Hayatta taşınabilecek en ağır yük hiçbir şeyin olmamasıdır."
It said : "Life's heaviest burden is to have nothing to carry."
"Hayatta taşınabilecek en ağır yük hiçbir şeyin olmamasıdır."
"Life's heaviest burden is to have nothing to carry."
Öfkem de bana yük oluyor.
And my anger is like a stone...
İçimde taşıdığım bir yük ki beni dibe çekiyor.
A stone that I carry inside me that... Weighs me down.
Sektörün dışına çıktığı anda 10 metre etrafındaki herkesi öldürecek bir elektriksel yük oluşturacak.
The second it leaves the Sector, it's gonna send an electrical charge that'll kill anyone within 30 feet.
Daha önce hiç yük arabasıyla yolculuk yapmamış olan Lanford Hastings tarafından bu kısa yola yönlendirildiler.
They were encouraged to take the shortcut by Lanford Hastings, who had never taken the journey with wagons.
Sana yük olmak istemem ama...
I wouldn't want to impose, but...
Artık sana yük olmak istemiyorum.
I am no longer indebted to you...
Tüm bu olanların üzerine ne kadar fazla yük bindirdiğinin farkındayım.
I know how much of this has landed on you. The burden of that.
Herkes için yük olduk..
We had become a burden for everyone...
Kimsenin bize yük olmasını istemeyiz.
Ain't no fat on the bone here.
Pervane alternatörlerinin yük devrelerini kapatın.
Close load circuits on the impeller alternators.
yukarı 789
yukari 32
yuki 55
yukiko 72
yüksek 42
yukarıda 424
yukarı bak 74
yukarda 62
yukarıya 106
yukarıdayım 26
yukari 32
yuki 55
yukiko 72
yüksek 42
yukarıda 424
yukarı bak 74
yukarda 62
yukarıya 106
yukarıdayım 26
yükle 21
yukarıdan 22
yukarı çek 30
yukarı ve aşağı 20
yukarı gel 146
yukarı çık 160
yükseliyor 29
yukarı aşağı 19
yukarı gelmek ister misin 19
yukarı çıkıyor 29
yukarıdan 22
yukarı çek 30
yukarı ve aşağı 20
yukarı gel 146
yukarı çık 160
yükseliyor 29
yukarı aşağı 19
yukarı gelmek ister misin 19
yukarı çıkıyor 29