English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Ç ] / Çok kısa

Çok kısa traduction Anglais

4,013 traduction parallèle
Bir insanın hayatına karar vermek için bir gün çok kısa.
A day is too short to determine someone's life.
Boyu çok kısa ; burada göremez.
She is too short to see this.
Çünkü çok kısa ve kaynak gerekiyor.
She needs extensions.
Umarım bizlerle kalışın çok kısa olmaz.
I hope your stay will not be cut short.
Saçları çok kısa değildi.
His hair wasn't too closely cut.
Çok kısa zamanda eve dönerim.
I'll be home real soon.
Ama çok kısa zamanda bitiş çizgisine gelecek.
But as soon as he crosses the finish line,
Kenarda köşede birikmiş biraz parayla birlikte ve az da girişimcilikle çok kısa sürede milyonlarca dolar kazanılabilecek bir ortam vardı.
If you had a little bit of money and you were daring, you could make millions really quickly.
Bak, geldin çok kısa sürede aileme girdin ve herkese ne yapacaklarını söylemeye başladın.
- You know, you came into my family very recently and you started telling everybody what to do, which was nothing...
Bir gün telefonun çaldığını duydum. Ve çok kısa konuşup kapattı.
One day, I heard the telephone ring and I heard him speaking very briefly and then a click.
"Çok kısa bir süreliğine de olsa..."
"We travel to our souls when we go to a place..."
- Evet, 1,5 metre çok kısa olmuş.
- Yes, well, 5 feet long is too short.
" Tanrının senin ve benim sonum hakkında neler tasarladığını sorma bilgili davran ve anlamaya çalışma Ve hayat çok kısa Anı yakala, yarını,
"Ask not what end the gods have set for you, " For me... Be wise, Strain the wine
Üzgünüm hayatın çok kısa sürdü.
I'm sorry your life was so short.
Kıllarını çok kısa kesme.
Ohhh. Don't trim your bush too much now.
Karımla çok kısa konuşmam lazım.
I just need to have a quick word with my wife.
Ama yeminimi çok kısa bir süre tutabildim tabii.
But of course, that only lasted a short while.
Hayat çok kısa.
Life is too short.
Hayat beklemek için çok kısa.
Life's too short to wait any longer.
Bu çok kısa bir süre.
That's very short notice,
Bir kadının doğurduğu insanın yaşamı çok kısa ve sıkıntılarla dolu.
Man that is born of a woman hath but a short time to live and is full of misery.
Berbat. Hayat çok kısa!
Life is too short!
Hayat cahillik için çok kısa.
Life is too short for ignorance.
Çok kısa zamanda geçecektir.
It'll be over soon.
Aramızdakiler çok kısa bir zamanda çok ciddi bir hal aldı.
Things got really real between us, really fast.
- Olmaz, çok kısa boyluyum.
I'm such a shorty.
Sadece çok kısa bir anlığına beraber oluyoruz.
We're only together for a brief second.
Çok kısa ve küstahsın. Burnun da bir tuhaf.
You're too short and bossy, and your nose is all funny.
Evet, ama sana şunu söylemeliyim ki, bunun için epey uğraştık çok kısa süreli bir satıştı ve yapacak daha bir sürü iş var.
Yes, but let me tell you, we got a great deal on it because it was a short sale, but there is still so much work to be done.
Daha çok kısa bir şöhret, kitap anlaşması, hayatını bir film sonrada "BETH!" adlı bir gösteri.
More like tabloid fame, book deal, lifetime movie, and then a talk show called "Beth!" Oh, man.
Bu toplantı çok kısa sürecek.
No more. This is gonna be a very short meeting.
Arkadaşım buraya çok kısa bir mesafede yaşıyor.
My friend lives just a short way from here.
Evet, diğer şeylerinin çok ama çok kısa olduğunu.
Yeah, that everything else is really, really short.
- Çok kısa oldu.
So brief.
Çok kısa sürede çok iş bitirmemiz gerekiyor, bu yüzden konsantrasyonunu bozma.
A lot of stuff to do in a little amount of time, so stay focused.
Hayat çok kısa.
Life is so fleeting.
Birlikte başarıp başaramayacağımızı görmek için çok kısa bir buluşma olmuştu.
It was a quick meet to see if we clicked.
Anneme işlerim çok yoğun olduğu için kısa bir süre burada kalacağımı söyledim.
I told them I was busy at work, so I'll stay here temporarily.
Hayallerimde olduğundan çok daha kısa boylusun.
You are so much shorter than I thought you would be.
Böyle güzel bir günde yapacağınız çok daha güzel şeylerin olduğuna eminim. Kısa ve öz konuşacağım.
Now, I'm sure y'all have better things to do on such a beautiful day... so I'll be brief.
Ondan kısa bir süre sonra SSCB, uzay gemisinin atmosfere çok yakın bir noktada ortadan kaybolduğunu duyurdu.
Soon after that, the USSR announced that a spaceship had vanished in the edge of our atmosphere.
Ne, çok mu kısa?
What, too little?
Patchi kısa zamanda, sürünün çok tanıdık olan bir dağ geçidinde olduğunu fark etti.
Patchi would soon realize that the herd had entered an all-too-familiar mountain pass.
Dünyayı soğuk ve karanlık bir yer olarak gördüğünü ve sadece çok az kişiyi kapsayan kısa bir listeyi umursadığını sanıyorsun.
You think that he sees the world as this cold, dark place, and he cares about nobody but a very few people on a shortlist.
Bu Haiti'liler için çok da alışılmadık değil. çok sevdiği birini ölümünden kısa süre sonra tekrar görmek.
It's not unusual for Haitians to see their loved ones shortly after they die.
- Bu çok kısa!
- It's too short.
O kısa güdük bacaklarınla çok da uzağa gidemezsin zaten.
And you wouldn't get very far on those stubby little legs of yours.
Bu kadar kısa zamanda, çok fazla sorumluluğum var.
So much to be responsible for, So little time.
Pekâlâ, önce sanatçıları neden çok sevdiğimle başlarım sonra birkaç kısa hikaye, birkaç soruyu cevaplarım ve oradan devam ederim diye düşündüm.
- Sure. Well, I thought I would start with why I love actors, move to a few, uh, anecdotes, take some questions, just go from there.
Hayatımın o günlerini... unutmak için çok uğraştım, kısa süre öncesine kadar.
No. I did a lot to try to... Try to forget that part of my life, until recently.
Kısa saç sana çok yakışıyor.
I think short hair really suits you.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]