Çok kötü bir şey traduction Anglais
1,461 traduction parallèle
En azından çok kötü bir şey yapmıyor.
At least, nothing too bad.
Çok kötü bir şey yaptı.
He did an awful thing.
Organ mafyasının inek organları aramaması çok kötü bir şey.
So... too bad there's not- - not a demand on the black market for cow parts.
Çok kötü bir şey, değil mi?
It's something really bad, isn't it?
Çok çok kötü bir şey...
It's worse when it's longer. They did it to us for days.
Biliyorum, çok kötü bir şey olmalı.
I know it must mean something awful.
Bu çok kötü bir şey ya!
- You know, that is fuckin'evil.
Çok kötü bir şey oldu.
Something really bad's happened.
Çok kötü bir şey, değil mi?
What a mess, huh?
Çok kötü bir şey oldu.
Something terrible's happened.
Hanımım, çok kötü bir şey yaptım!
Missus, I've done a terrible thing!
Size de oluyor mu? Yürürken yerde bir yaprak görüyorsun ve diyorsun ki üstüne basmalıyım değilse, başıma çok kötü bir şey gelecek.
Does it happen to you sometimes that you're walking and you see a leaf on the floor and you say to yourself I must step on it otherwise something really bad will happen to me if I don't step on it.
Çok kötü bir şey yaptım.
I did a terrible thing.
Senden yapmanı istediğim çok kötü bir şey.
This is a fracked-up thing... that I've been asked to do.
Çok kötü bir şey, dostum.
God, that sucks, man.
Çok meşgul olduğunu biliyorum ama galiba çok kötü bir şey yaptım.
Um, I know you're busy, but, uh... I think I've done something horrible.
Çünkü... okulda anneciğine çok kötü bir şey yapan bir çocuk vardı. Şimdi anneciğinin gidip ona hayatının ne kadar mükemmelleştiğini göstermesi gerek.
Because... there's a boy who did something very mean to Mommy, and she has to show him how wonderfully her life turned out.
Bak, sevdiğin birini yitirmen çok kötü bir şey biliyorum kendini dışarıya kapatıyorsun.
Look, I know losing somebody you love - It's terrible. You shut yourself off.
Çok kötü bir şey olmuştu. Çünkü Jim Jones hariç hepsinin gözleri kıpkırmızıydı.
Something terrible had happened, because everyone had red eyes except for Jim Jones.
Gelecekte çok kötü bir şey oldu ve düzeltmek için yardımına ihtiyacımız var.
Something very bad has happened in the future, and we need your help to fix it.
Tamam, böyle zamanlarda, örneğin, birine çok kötü bir şey söylemem gerektiğinde önce ona daha da kötü bir haber veriyorum.
Okay, okay. Well, sometimes when I have to deliver bad news first I'll say something worse to soften the blow.
Çok kötü bir şey olacağını hissedebiliyorsun. Sonra birden sokağın ortasında buluşuyorlar. Ve uhrevi bir beyaz ışık bütün kasabayı yutuyor ve büyük bir patlama oluyor.
You can sense that something very bad is about to happen when, suddenly, they meet in the middle of the street and bam, an otherworldly white light engulfs the whole town, and there's a loud explosion and two barks and everything goes dark.
Bebeğe çok kötü bir şey oldu.
Something horrible has happened with the doll.
Çok kötü bir şey yapacak.
He's gonna do something terrible.
Bana da. ve bu çok kötü bir şey. Çünkü bizler iyi insanlarız.
- Me too, and it sucks because we're good people.
İçimdeki şey her ne ise, çok kötü bir şey.
I mean, whatever's inside of me, it's.. It's evil.
Teddy Amca çok kötü bir şey yaptı uzun süre hapis yatacak.
Uncle teddy did a Very bad thing, and he's gonna Be in jail for a very long time,
"Çok kötü bir şey" dedi, bende "evet" dedim.
Then she said, "That's too bad." l said, "Yeah."
Şu an çok kötü bir şey yapıyoruz.
It's a real shame, you know.
O gün çok kötü bir şey olmuş. Ne olduğunu bilmiyorum ama neden olduğunu biliyorum.
Something awful happened on that day, I don't know what, but I do know why.
Çok kötü bir şey oldu.
Something terrible has happened.
Kötü şeyler olduğunda, hepimiz çok küçük de olsa iyi bir şey yapmalıyız.
When a bad thing happens, we all have to do a good thing, no matter how small.
Bir çok kötü şey yaptın.
When they fucked with me... they woke a sleeping giant. I'll handle it.
Umarım bugün yaptığım şey, benim hakkımda veya Güney Carolina eyaleti hakkında kötü bir izlenim bırakmaz, çünkü ben burayı çok sevdim.
I hope that what I've done here today hasn't forced you to have a negative opinion of me or how you think I feel about the great state of South Carolina, because I love it here.
Başka bir şey yapamayacak olman çok kötü. Ama yalnız kal.
To the point where you can't do anything else but be alone.
Para vermekten çok daha kötü bir şey bu.
That's much worse than giving her money.
Hanımların son sözü söylemesi pek görülmüş bir şey değil. Ama erkeklerin önsözü söylemesinden çok da kötü değil.
It is not the fashion to see the lady the epilogue but it is no more unhandsome than to see the lord the prologue.
"böylesine çok güzel bir şey nasıl olur da kötü olabilir ki."
"how can anything so beautiful be evil"
Keşke yapabileceğimiz bir şey olsaydı. Bu çok kötü.
I just wish there was something we could have done.
Bundan çok daha kötü bir şey.
It's much worse than that.
Ya da kardiyomiyopati, ya da çok daha kötü bir şey.
Or cardiomyopathy, or some other very bad thing.
Bu normal bir şey, kötü değil o çok güzelken senin ergenliğe giriş yıllarında cinsel isteğinin odağı olabilir.
It's normal, not sick, that she functioned as the focus of your early sexual feelings.
Çok kötü bir hâldeydi. Ama ben korkmayayım diye her şey yolundaymış gibi davrandı.
I mean, she was a mess, but she pretended like everything was okay so that I wouldn't be scared.
Şey, o zaman çok kötü bir iş çıkardın.
Well, you've done a pretty poor job of that.
Çok kötü. Çünkü sana söylemek zorunda olduğum bir şey var.
That's too bad, because there's something I have to tell you.
Kötü bir sey yapmış olsanda, artık çok geç.
Even if you did make trouble, it's too late now.
Çok daha kötü bir şey de olabilir Gerçekliğimizi parçalayacak bir şey...
Something worse can happen which undermines the very fabric of what we experience as reality.
Aman ya, çok da kötü bir şey değil.
So what, it's not like it's anything bad.
Çok kötü. Eğer beyninde bir şey olsaydı o zaman söylediklerini dinlemek zorunda kalmazdık.
If his brain was addled, we wouldn't have to listen to anything he says.
Orada çok fazla kötü şey var yani, bu çukur berbat bir yer.
There has been a lot of evil things there, so that whole pit stinks.
Şey bu- - Çok kötü bir komedi.
It's... It's shit.
çok kötü bir şey oldu 27
çok kötüyüm 33
çok kötüsün 99
çok kötü 847
çok kötü hissediyorum 33
çok kötü kokuyor 16
çok kötü görünüyor 21
çok kötü durumda 17
çok kötü değil 64
çok kötü görünüyorsun 23
çok kötüyüm 33
çok kötüsün 99
çok kötü 847
çok kötü hissediyorum 33
çok kötü kokuyor 16
çok kötü görünüyor 21
çok kötü durumda 17
çok kötü değil 64
çok kötü görünüyorsun 23
çok kötüydü 74
kötü bir şey mi oldu 23
kötü bir şey mi 21
kötü bir şey 23
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
kötü bir şey mi oldu 23
kötü bir şey mi 21
kötü bir şey 23
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17