English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ U ] / Uzun bir zaman

Uzun bir zaman traduction Anglais

3,560 traduction parallèle
Ancak umuyorum ki bu şimdiden çok uzun bir zaman sonra olacak.
But hopefully that's gonna be a long time from now.
Yanlışlıkla çarpışmalar kayaları oluşturmaya başlar. Ve bu uzun bir zaman alabilir.
Rocks begin to build up by accidental collisions, which can take a long time.
Yani, bu oluşum süreci uzun bir zaman alır. Gereken boyuta ulaşınca çekim gücü devreye girer. Aniden hızlı sürüşe geçer.
So, this formation process, which was taking a long time to get to the size where gravity kicks in, suddenly gets kicked into overdrive, and the planet grows very rapidly.
Bu patlamaların çoğu, uzun bir zaman önce meydana geldi. Dünya'dan uzakta.
Most of these explosions happened a long time ago, far away from Earth.
Bu çok uzun bir zaman önceydi.
It happened a long time ago.
İnanılmaz uzun bir zaman hem de.
A fucking Long time.
Karmaşık bir beyin ameliyatı ve traksiyonda geçen uzun bir zaman sonra iyileşeceğinin garantisini aldım doktorundan.
After some rather complicated brain surgery, and a good deal of time in traction, his doctor has assured me he will be just fine.
Bu çok uzun bir zaman.
That's such a long time.
Kara Dul için beş dakika oldukça uzun bir zaman.
Five minutes is plenty of time for the black widow.
Yedi yıl, arabaya el koymak için uzun bir zaman.
Seven years is a long time to keep a car in impound.
Büyükanneler çok iyi bir tutum sergilediler ve iki oğlan ise... Çok uzun bir zaman bizimle yaşayacak desek yeter.
The grandmas were on their best behavior, and the two boys- - well, let's just say, they're gonna be living with us for a long, long time.
Çok uzun bir zaman, biliyorum.
It's a long-ass time, I know.
Çok uzun bir zaman!
A long time!
Ama... 'Sonsuza kadar'uzun bir zaman Naomi.
But, uh... forever's a long time, Naomi.
Uzun bir zaman sürecek.
It's gonna take a long time.
Ne seviyede elektriğin sizin dönüşmenizi engelleyeceğini bilecek kadar uzun bir zaman.
Long enough to learn things like how a certain level of electric current can keep you from transforming.
Ve ebeveynler içinse uzun bir zamanın başlangıcı.
SEAN : And for parents, it's the start of the long stretch.
Çünkü ben de daima onun tüm hayatını aşkı aramak için hissettiği duygulara sahiptim. O hayatının son yıllarını yaşarken kesinlikle öyle hissettim. Çocukluğumdan bu yana uzun bir zaman boyunca,... ihtiyaç duyduğu şeylerde babamdan karşılık alamamıştı.
I was really happy because I've always felt like she spent her whole life looking for love, and I certainly felt that in the last years of her life, and for a long time ever since I was a child,
Birileriyle bir araya gelmeyeli çok uzun bir zaman oldu onun için, benden demesi.
It's been a long time since anyone's integrated her, I tell you.
Ayrıca Dominic'le annen de uzun bir zaman çok iyi arkadaştılar...
She's been good friends with him for a long time, too...
Çok uzun bir zaman gerekmiyor, değil mi?
Doesn't have to last forever, right? Just one night.
Bana çok uzun bir zaman sarıldı.
He just held me for... a long time.
Bu bizim için çok uzun bir zaman olacak ama senin için hiç zaman geçmemiş gibi olacak.
Oh, for us, it could be quite a long time, but... for you, it will seem like no time at all.
Celia burada çok uzun bir zaman kalmadı, ama Gracie onu çok sevdi.
Celia wasn't here very long, but Gracie really liked her.
Işığın galaksi boyunca seyahat etmesi ve bizim atmosferimize çarpması o kadar uzun bir ışık yılı zaman aldı.
It took that long for the light to travel halfway across the galaxy and slam into our atmosphere.
Uzun zaman önce biz evlenmeden önceydi ve olur olmaz bunun bir hata olduğunun farkına vardım.
Look, it was a long time ago, it was before we were married and as soon as it happened I realized it was a mistake.
Bir zamanlar bir ailem vardı. Ama onları uzun zaman önce kaybettim.
I had a family once, but, uh, they were lost long ago.
Uzun zaman önce efendilerinizle bir yarış içerisindeydik.
Long ago, we were of one race with your masters.
Kediye sırayla bakarız ve böylelikle uzun zaman boyunca bizi birbirimize bağlayacak bir yapıştırıcı haline gelir.
You know, we could all take turns taking care of it, and it'll be a bond that'll connect us for a really long time.
- Yanağındaki uzun kılın çıktığını söylemek için kötü bir zaman mı? Sahip olduğum her şey açık artırmayla satılıyor. - Çok utandım.
Everything I've ever owned is being auctioned off to the public.
Sonrasında, kanalımız bir numara oldu. O zamanın ardından geçen uzun yıllar sonrasında yine aynı tepkiyi hissettim.
And then later, when our network became number one after being last for so many, many years,
Beyler, benzin planı çok iyi bir plandı ve uzun zaman önce yavana atıldı. Öyle de olması gerekiyordu.
Guys, that gas idea was a great idea, and it was trashed long before it should've been trashed.
Uzun bir uçak yolculuğu yapacaklar o zaman.
So my guy says the jewelry we're looking for 24-karat gold, high-quality diamonds. Oh, that's gonna make a long flight home feel a lot longer.
- Senin bencilliğine uzun zaman önce alıştım ama Moira, Thea ve Walter böyle bir şeyi hak etmiyor.
I made peace with your selfishness a long time ago but Moira, Thea and Walter, they don't deserve that.
Şöyle uzun uzun görüşmeyeli baya bir zaman oldu. Seni seviyorum.
It's been a while, you know, since we really caught up.
Normalde bir doktorun böyle bir davranış sergilemesi daha uzun zaman ister.
Normally, it takes a lot longer for a doctor to get like this.
- Aklıma gelen bir şey yok. Yani bir keresinde... Çok uzun zaman önceydi.
I mean, there was a time... it was a long time ago...
Her şey uzun zaman önce, çok ama çok uzaklardaki bir yatakhanede başladı.
It all started a long time ago in a dorm room far, far away.
Sanırım, Kyle'ın gölgesinde uzun zaman geçirdiğim için bir daha denemek istemedim, kimseyle.
I guess I just spent so long following Kyle's lead that I don't want to do that again, not with anyone.
- Yok bir şey. Yani sanırım belki benimle biraz fazla uzun zaman çalıştığın gerçeği dışında bir şey yok.
I mean, other than the fact that I think maybe you've been working with me a little bit too long.
Uzun zaman önce bir sevgilim vardı ama kendini korumak istiyordu.
I had a girlfriend for a long time but she wanted to save herself.
Hesperus çok uzun zaman önce batan bir gemiydi, ahbap.
The Hesperus was a ship that sank a long time ago, bud.
Böyle bir şive duymayalı uzun zaman olmuştu.
It's a long time since I've heard an accent like that.
Steve, Walter Sykes'la birlikte uzun zaman geçirdin ve onun bir obje cephaneliği vardı.
Steve, you spent a long time with Walter Sykes, and he had an arsenal of artifacts.
Fakat uzun zaman önce herkes bir zamanlar onun olanın bizim olduğunu bilirdi.
But long before anyone knew it was once his, it was ours.
Uzun zaman önce, efsanevi hırsızlar kralı Nezzchabaa'nın büyük bir büyücüsünden çalınmıştı...
Long ago, it was stolen from a great wizard by the fabled king of thieves Nezzchabaa.
Onlar güzel ve uzun bir ömüre sahiptiler, ama gökyüzündeki yüce hakem sana parmağını gösterdiğinde, ışığa doğru yol almanın zamanı gelmiş demektir.
They've had a good innings, but when the great umpire in the sky shows you the finger, it's time to take that long walk back to the pavilion.
Uzun zaman geçmeden, Mindy, başka bir Mindy'yi işe alır.
Before long, Mindy hires another Mindy.
BlueBell'de bir daha şehir dışından voleybolcu hatunlar olduğu zaman ikimiz de uzun zamandır ölü oluruz.
Next time BlueBell has a bar full of out-of-town female professional athletes, you and I will both be long dead.
Bir ara görüşelim mi diyecektim. Uzun zaman oldu.
Um, listen, I was just wondering if you wanted to catch up sometime ; it's been a while.
Bir zamanlar farklıydı,... çok uzun zaman önce.
He was different once, a long time ago.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]