Çıkar traduction Anglais
89,818 traduction parallèle
Çıt çıkarırsan bunu boğazına sokarım.
One sound and I push this into your neck.
Üzerindekileri çıkar!
Take your clothes off.
Bir bardağın kenarını ıslatırsın... ve parmağını üzerinde gezdirirsin. Sonra bir ses çıkar...
You can wet the rim of a glass and run your finger around the rim and it will make a sound.
Çoraplarını çıkarın.
- Take off her socks.
Senin karınca sorunun olduğu için karınca sorunu yaşarsam ikimizin arasında bir sorun çıkar.
Now if I get an ant problem because you have an ant problem, you and I are gonna have a problem.
Bebek diş çıkarıyor, kız kardeşim bir cesaret madalyası daha kazandı.
The baby's teething, my sister won another award for bravery.
Pekâlâ, Dan'i buradan çıkarıp depoya götürmeliyiz.
Okay... we need to get Dan out of here and into the storage unit.
Biliyorum, inanılmaz görünüyor ama bir gün karımın gözünden Snapple kapağı gibi ses çıkaracağım da aklıma gelmezdi.
I know a lot of this seems improbable, but I also never thought one day I might be making a Snapple cap sound with my wife's eyeball.
Bir şey bilen çıkar sandım.
I thought someone might know something.
Tabii ki bazen heyecan biraz kontrolden çıkar.
Sure, sometimes the excitement gets a little out of hand.
Nathan'a çıkarımı anlatmak yerine çıkarlarımdan vazgeçiyorum.
So instead of telling Nathan that I was up to something shady, I'm telling you that I'm not.
Görüşme ya da başvuru yok çıkar yok yani dava aynen devam ediyor.
No interview, no application, no quid pro quo, which means this case is far from over.
Cüzdanını çıkar, kahveyi öde gidip şu işi bitirelim.
Take out your wallet, pay for this coffee, and let's bring this thing home.
Anlaşma önerisi sırasında ortaya çıkar.
It'll come out of the settlement offer.
Ya parayı yollarsın ya da bu iş çığırından çıkar.
You can send the money, or we can escalate this thing.
Silindir çıkar, dönmesine izin verme.
Cylinder pops out. Don't want it to spin. Hit the ejector rod.
Yoksa hepsini çıkarır.
She'll fuss and she'll spit it all up.
- Bir şeyleri satışa çıkarırım artık.
You know, I guess I'll just, uh, sell something.
Herhangi bir çıkar değiş tokuşu yok.
No benefit was exchanged.
Peki ya parayı iki katına çıkarıp, şirketimle şirketin arasında bir oyuna ne dersin?
How about we double the wager based on my firm outlasting yours?
Bunu yapamam mahkemede karşımıza çıkarılabilir.
I can't have anything brought up in court that might look...
Bu bok vücudunuza girdiği gibi çıkar.
That crap will go right through ya.
Çivileri çıkarıp çakacak aletler bulsak yeter!
We just need something to pull the nails out of these, and then something to bang them into her!
Bana bir helikopter ve baş dönmem için bir göz bağı yollayıp beni derhal buradan çıkar!
Now find me a helicopter and a blindfold for my flicker vertigo, and get me the fuck out of here.
Seni yakında çıkarırlar.
Best to hang tight. I'm sure they'll have you out of there soon.
Sabaha çıkar mıyım, bilmiyorum.
I don't know if I'm gonna survive the night.
Yüksek tansiyonsuz hayatın tadını çıkarın! "
"Enjoy your life without high blood pressure!"
Şu Backstreet Boy'a söyle, mor şortunu çıkarırsa bir şeyler düşünürüz.
Tell Backstreet Boy to take his purple shorts off, then maybe we'll talk.
Bebek sesleri çıkarıyor.
Just baby talk, mostly.
Ufak bir ses çıkarıyor.
It makes a little noise.
Çıkar şunu.
Drain that thing.
O çok iyi iş çıkarıyor ve ben... yanılıyor muyum yoksa hırsızları yakalayan aslında Guardian değil miydi?
He's doing a great job. And I... am I wrong, or didn't the Guardian actually catch the thieves?
- Çıkar onu oradan Sara.
Get him out of there, Sara.
Gideon, buraya nasıl geldiğimiz umurumda değil hemen çıkar bizi buradan.
Gideon, I don't care how we got here, just time-jump us out of here, now.
Böyle deyip duruyorsun da, birini nasıl kendi zihninden çıkarırsın?
So you keep saying, but how do we get someone out of their own mind?
Fakat bir kere çıkarsa, çıkar.
But once it's out there, it's out there.
Çıkar onu, bırak yardım edeyim.
Take it out, let me help you.
Atmosferden çıkar çıkmaz, ışık hızına çıkacak ve Takron-Galtos'a gidecek.
As soon as it breaches atmosphere, it's gonna jump to light speed and go to Takron-Galtos.
CatCo kaynaklarını kullanarak rakip sosyal medya platformunda kasten bir yazı yayınladın ki bu sadece çıkar çatışması değil, aynı zamanda sözleşmenin direk ve alenen ihlali.
You deliberately published an article using CatCo resources on a competing social media platform, which is not only a conflict of interest but also a direct and flagrant breach of contract.
Evet işşizken rahatlığımın tadını çıkarıyorum.
Yes, well, I am fully embracing my funemployment.
Lyra'nın küçük kardeşini alır, çıkarız.
We get back Lyra's kid brother. We get out.
Gerçek muhabirler haberleri sunarken, git bedava peynirin tadını çıkar At Kuyruğu.
Go enjoy the free cheese, Ponytail, while the real reporters report the news.
Ciddi bir çıkar çatışmasında bulun.
Commit a serious conflict of interest.
Guardian'ın bir canavar olduğunu sandı ama sanırım kaskımı çıkarınca kendi gibi biri olduğumu gördü.
He thought the Guardian was a monster, and then I took my helmet off, and I guess he saw someone who looked like him.
Şapkayı çıkar Ter.
Yo, take off the hat, Ter. Oh. Wow.
Tabi ki... şimdi o ölü adam çıkarıldı.
Oh, of course, now they've mastered out the... The little dead guy.
700 bine çıkarıyorum.
Seven hundred.
Dışarı çıkarız.
We go out.
Bu kafa karıştırıcı ve korkunç dünyayı anlamanın anahtarını.
The key to making sense to this... this confusing and terrifying world.
Karıcığım.
Wife.
Bu kafa karıştırıcı memnuniyeti neye borçluyum?
To what do I owe this confusing pleasure?
çıkarın 68
çıkart 35
çıkardım 26
çıkartın 17
çıkarın beni 132
çıkaramıyorum 22
çıkar beni 102
çıkar ağzındaki baklayı 23
çıkar onları 25
çıkar şunu 136
çıkart 35
çıkardım 26
çıkartın 17
çıkarın beni 132
çıkaramıyorum 22
çıkar beni 102
çıkar ağzındaki baklayı 23
çıkar onları 25
çıkar şunu 136