Çıkart traduction Anglais
14,533 traduction parallèle
Çıkart şunu!
Get it off!
Bay Bray, lütfen bıçak parçasını çıkartın ve Dr. Hadgins'a verin ki hangi silahtan geldiğini belirleyebilsin.
Mr. Bray, please remove the knife remnant and give it to Dr. Hodgins so he can identify the weapon it came from.
Bu, bir cerrahın karaciğeri çıkartırken yapacağı kesi.
This is the incision a surgeon would make when removing a liver.
Eğer balıklar kemikleri arkalarından çıkarmayacaklarsa belki de yedikleri gibi çıkartırlar. Bulimia Alabalık.
I'm thinking that if these fish aren't gonna defecate the bones, maybe they'll regurgitate them.
Gözlerini öne çıkartıyor.
It accentuates your eyes.
Lütfen, Ayakkabılarını çıkart.
Please, take off your shoes.
İleri sarmamı istediğinde bu sesi çıkartıyor.
Bloop-bloop! That's the sound she makes when she wants me to fast-forward.
Neden şu kalemlerinden çıkartıp yüzü çizmiyorsun?
Why don't you take one of your crayons and draw the face?
Sam, haydi ama, bunlardan kurtulmama yardım et, çıkart beni buradan!
Sam, come on, help me get these off, get me off of here!
Ani fren bizi raydan çıkartır en azından bana böyle söylendi.
Sudden braking will make us derail, or so I've been told.
Hemen çıkartın beni buradan lan!
Now get me the hell out of here!
.. şapka çıkartıyorum, Bayım.
hats off to you, sir.
Nasıl izin çıkartırız diye beyin fırtınası yaparız.
We'll brainstorm on how to get a warrant. I'll see you guys.
Gösterinin tadını çıkartın.
Enjoy the show.
Konserin tadını çıkartın.
Enjoy the concert.
Şapka çıkartılır buna yani.
I mean, hats off to you.
Sabahtan beri Bay Cole'dan kurşun çıkartıp duruyoruz.
We've been pulling bullets out of Mr. Cole all day.
Çıkart bakalım.
Whip it out.
- Çıkartıyorum dalgamı be!
I'm doing it. I'm taking my deal out.
- Nah çıkartırsın!
The hell you are!
Ya hasta ziyareti için mahkeme kararı çıkartırlarsa?
What if they really request a court order to visit the hospital?
- Hastane ziyareti için mahkeme emri çıkartın.
Submit a court order request for hospital visits.
O şeyi buradan çıkart.
Get that thing out of here.
Liz'în adını temize çıkart.
Exonerate liz.
Lazarum çalışanlarını dışarı çıkart.
Take the lazarum employees outside!
Araba için arama emri çıkartın.
And put out an alert for the car.
Beni denklemden çıkart ve kendini koy.
Take me out of the equation and put yourself in it.
- Sonra o şişeyi kıçından çıkartıp daha büyük bir şişenin içine koyup, tekrar kıçına sok.
- And then take that bottle back out, put it inside a bigger bottle, and then shove that up your butt, too.
Üç yıl önce işten çıkartıldı.
He was let go three years ago.
Seni bir yürüyüş bandına çıkartıp stres testine tabi tutacak tamam mı?
She'll get you on a treadmill and put you through a stress test, okay?
Kovaları çıkart.
Take the blocks off.
Çıkartın beni!
Get me out.
Onu çıkartırım oradan.
I'll get it out of there.
Çıkartın onu oradan.
Get it out of there.
- Hemen çıkart oradan.
Get it outta there now.
Ayrıca, acayip manyak işler çıkartıyordum.
And I was doing some pretty fucking great work!
Cebindeki tüm metalleri çıkart. Hiç metal kalmasın.
Take all the metal out of your pocket- - no metal at all.
Kaputu aç ve atlama kablolarını çıkart.
Pop the hood, and get the jumper cables!
Bu kadar kısa sürede çıkartıyor musunuz bizi?
You want us to vacate suddenly?
Takımım Emily ve Boris'in profilini çıkartıyor umarım bu sayede son hedefin kim olduğunu buluruz.
My teams have been profiling Emily and Boris, hoping it'll give us some clues to the final target's identity.
Varsa, kasasını kır ve rezistansını çıkart.
If so, crack the casing and then take out the heating coil.
Artık o giysiyi çıkartıp işeyebilirsin dostum.
Now you can get out of that suit and pee, buddy.
İğnelemeyi de çıkartırsak evet.
Minus the sarcasm, yeah.
Aranın iyi olduğu bir avukat tut, 197 IQ'nla gecenin bir yarısı acil durum numarasıyla hakimi üç kağıda getir ve kardeşinin kendi tıbbi kararlarını vermeye yetersiz olduğu kararını çıkart.
Hiring a connected lawyer, bamboozling some emergency surrogate court magistrate in the middle of the night with your 197 IQ, having your sister declared unfit to make her own medical decisions?
Cihaz avuç içinizin damar izini çıkartır.
It maps the individual web signature of your palms.
Avukat ordum elbet beni buradan çıkartır ve ben de bu ülkeye gelip izinizi bulacak paralı askerler tutarım.
- Fine. My army of lawyers will get me out of here, and I'll pay mercenaries to come into this country and track each of you down.
Havuza atılmadan önce çıkartılmışlar.
Nesbit's liver and kidneys- - they were already removed before he was dumped in the pond.
Son üç gündür telefonunu ya da kredi kartını kullanmamış. Ama kayıtlara göre, aldığı her izinde cep telefonu bir süreliğine baz alanlarının dışına çıktığını gösteriyor.
No cell or credit card activity for the last three days, but records show him disconnecting from the cellular network for a period of time during all of his leaves.
Öne onun kartını okutup, bekledikten sonra kendin çıkmış olabilirsin.
Well, you could've easily just swiped his card, then waited, then left yourself out.
Zarfın içinden çıkacak o kart her şeyi değiştirebilir.
It's a card inside an envelope that can change so much.
- İçeriden çıkartılan kalıntılar üstünde ilk DNA testlerini yapmışlar ve bir işçi hariç tüm işçiler ortaya çıkmış. - Ne olmuş?
What is it?
çıkartın 17
çıkart onu 22
çıkart şunu 18
çıkar 159
çıkarın 68
çıkardım 26
çıkarın beni 132
çıkaramıyorum 22
çıkar beni 102
çıkar ağzındaki baklayı 23
çıkart onu 22
çıkart şunu 18
çıkar 159
çıkarın 68
çıkardım 26
çıkarın beni 132
çıkaramıyorum 22
çıkar beni 102
çıkar ağzındaki baklayı 23