English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Ü ] / Üzgünüm hayatım

Üzgünüm hayatım traduction Anglais

285 traduction parallèle
Beklettiğim için üzgünüm hayatım.
Sorry to keep you waiting, dear.
Çok üzgünüm hayatım.
I'm sorry, darling.
Çok üzgünüm hayatım, artık çok geç.
I sorry my dear, but it's too late now.
Çok üzgünüm hayatım.
I'm sorry, my little darling.
Seni tokatladığım için üzgünüm hayatım ama "Artık yok." dediğimde histerikleştin.
Sorry I had to slap you around, sweetheart, but you got hysterical when I said "No more."
Pis köpek.Çok üzgünüm hayatım.
Bad dog. I'm so sorry dear
Seni de götürmediğimiz için üzgünüm hayatım.
I'm sorry we didn't take you with us, my dear.
Kestiğim için üzgünüm hayatım, ama Vada çok üzgün.
I'm sorry to interrupt, honey, but Vada's upset.
- Şu Kaktüs Spooner'ların için üzgünüm hayatım.
Oh, honey, I'm sorry about your Cactus Spooners.
Seni rahatsız ettiğimiz için üzgünüm hayatım
Sorry to disturb you, dear.
- Gelemem. üzgünüm tatlım. eve gelemem. üzgünüm hayatım.
- I can't. I'm sorry, honey. I can't go home.
- Öyle yaptıysam, üzgünüm hayatım.
- And I'm sorry if I did, honey.
Sanırım seni anlıyorum hayatım. Ben de çok üzgünüm.
I think I understand, my dear, and I'm sorry, too.
Hayatının kumarı oynadın, Senin için üzgünüm.
You bet your life I'm sorry for you.
Üzgünüm, Lucy... Acınacak tüm hayatımdan daha üzgünüm.
I'm sorry, Lucy... sorrier than I've even been in my whole sorry life.
Hayatım, çok üzgünüm.
My dear, I'm so sorry.
Hayatım, çok üzgünüm.
Darling, I'm sorry.
Ben olanlar için çok üzgünüm hiçkimsenin hayatını tehlikeye atma hakkım yoktu.
I'm a... sorry about what happened before, I... I had no right to jeopardize everyone's life.
Komiser Cogburn, sizin hayatınızla ilgili sözlerimle, sizi kırdıysam üzgünüm.
Marshal Cogburn, I'm sorry if I offended you with my remarks regarding your personal habits.
Hayatını kaybettiği için üzgünüm, ama oraya gitmek için neden böyle koşturduklarını merak ediyorum.
I'm sorry he lost his life, but I wonder why they rush over there.
- Mary, hayatım, üzgünüm.
- Mary, darling, I'm sorry...
Bak, Vali için çok üzgünüm, ve elbette ki onun hayatını da kurtarmak isterdim, ama...
Look, I'm very sorry about the governor, and I obviously would have loved to have saved his life too, but...
Çok üzgünüm, hayatım.
Well, I'm sorry, darling.
Yine de, bir insan hayatını kaybettiği için üzgünüm.
Anyhow, I'm sick a human life was lost.
Hayatımı sana kızarak geçirdiğim için üzgünüm.
I'm sorry I spent my whole life being angry with you.
üzgünüm Lisa bir vekil öğretmenin hayatı bu şekilde olur tamamen sahte bugün jimnastik şortu giyer, yarın Fransızca konuşur ya da bir bando şefi ya da kim bilir şimdiye kadarki en iyi öğretmenim sizsiniz
I'm sorry, Lisa. It's the life of the substitute teacher. He's a fraud.
Çok üzgünüm, hayatım.
Honey, I'm really sorry.
Oh, Ben çok üzgünüm, Tamamen hayat ve enerji dolu görünüyordu. İlişkilendirmek zor.
Oh, I'm so sorry, he seemed so full of life and energy it's hard to connect.
Hatta kahrolası hayatımda olmadığım kadar üzgünüm.
I'm sorry as I've ever been in my whole fuckin'life.
Neydeyse hayatınızı mahvedeceğim için üzgünüm.
I'm almost sorry I'll be ruining your life.
Billy, üzgünüm, benim örselenmiş hayatım sana ve senin harika yaşamına engel olur.
Billy, I am sorry if my traumatized life is an inconvenience to you and your perfect existence.
Peki ala, onunla tanıştığımı söylediğim için üzgünüm, ama bu adamı daha önce, hayatımda hiç görmedim.
Well, I'm sorry to say I have met him, but I've never seen this man before in my life.
Hayatım senin için pek kullanışlı değilse çok üzgünüm.
Well, I'm sorry if my life isn't very convenient for you.
Hayatını karmaşık bir hâle getirdiysem, üzgünüm Kate.
Mm-hmm. Sorry if I'm making your life more complicated, Kate, okay?
Çok üzgünüm, hayatım.
I'm sorry, baby.
On sekizini geçince, hayatını özgürce rezil edebilirsin ama üzgünüm, o zamana kadar bunu senin için ben yapacağım.
When you are of age, you're free to fuck up your own life but until that time, I'm afraid it's my job to do it for you.
Çok üzgünüm, hayatım, ama bana başka seçenek bırakmadın.
I'm sorry, baby, but you left me no choice.
Hayatım, üzgünüm, bu konuda haklı olmaktan nefret ediyorum.
I'm sorry, I hate being right about this.
Hayatım, seni ilaçlarla bu hale getirdiğimiz için çok üzgünüm.
Oh, honey, I'm so sorry we sent you on that psychotropic hayride.
Hayatıma devam etmem lazım, bu seni üzüyorsa üzgünüm ama olması gereken bu.
I've got to get on with my life. I'm sorry lf that upsets you, lt's the way lt ls.
Çok üzgünüm ama hayatımın en önemli ilişkisini aptalca bir tokalaşmayla bitiremem..
I won't end the most meaningful relationship of my life... with a lousy handshake.
- Hayatını mahvettiğim için üzgünüm.
I'm sorry for messing up your life. What I'm saying is,
Çok üzgünüm, hayatım.
I'm so sorry, dear.
Hayatım, çok üzgünüm.
Honey, I'm sorry.
Yaşadığım sorunlar sosyal hayatını etkiliyorsa çok üzgünüm Pacey.
I'm really sorry, Pace, that all of my hang-ups and neuroses are putting a crimp in your social life.
Ama hayatım şu anda çok karışık. Karmaşanın tam ortasında kaldığın için üzgünüm.
My life is so complicated right now and I'm sorry that you're stuck in the middle of it.
Ailene olanlardan dolayı çok üzgünüm... ama hayatını benimkiyle sakın kıyaslama.
I'm sorry about what happened to your family... but don't compare your life to mine.
Ama hayatımızın dergiden çıkmış gibi görünmesini istiyorsan üzgünüm, bunun için çalışmak zorundayım.
But if you want our life to look like something out of a magazine, I'm sorry, I've gotta work to make that happen.
Hayatım, çok üzgünüm.
Sweetie, I'm so sorry.
Hayatına karıştığım için üzgünüm.
Hey, look I'm sorry about butting into your life.
Ama doğrusunu istersen, ben internete fazla takılan bir adam değilim. Son derece cazip hayatının bir aşamasını daha kaçırdığıma üzgünüm.
To tell you the truth, I'm not much of an Internet guy so, sadly, I have missed yet another aspect of your riveting, charmed life.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]