English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ A ] / Adam değil

Adam değil traduction Espagnol

10,048 traduction parallèle
Oyun, adam değil.
La obra, no tanto el hombre.
Sen artık bir ıslahevi, adam değildir ve bu kadar ilk suç değil.
Ya no eres menor, tío, y esto no es tu primer delito.
Oyuna getirilecek bir adam değil o.
Este es un hombre que no puede ser engañado. ¿ Verdad, Mano?
İş yaparken kaybettiğim ilk adam değil Zachariah ve iş daha bitmedi.
No es el primer hombre que pierdo haciendo un trabajo, Zachariah... y el trabajo está aún sin terminar.
O bizim adam değil.
No es nuestro hombre.
- Meraklı bir adam değil misin?
- No eres un tipo curioso, ¿ verdad?
Önemli değil adamım.
Está bien, amigo.
Yeterli bir agresiflik değil adamım.
No es lo suficiente agresivo.
Sen ve 50 adam bana eşlik edeceksiniz, daha fazlası değil.
Tú y 50 hombres me acompañarán, no más.
Yani kadın "suçlu değil" oyu atarsa adam da aynı şekilde oy kullanır.
Si ella vota "inocente", él también lo hará.
Pırıl pırıl bir adam olduğu için tabii... Değil mi Benny?
Sí, porque él es absolutamente limpio, ¿ Cierto?
Adam kendi mekanında gizli tuzak kuracak değil ya. Hadi!
No va a poner una trampa explosiva a su propia casa. ¡ Vamos!
- Bana tecavüz eden adam bu değil?
- No es el hombre que me violó.
Bunu anlıyorsun, değil mi Adam?
Entiendes eso. ¿ No, Adam?
Bu riske girmek istemezsin değil mi, adamım?
No quiere arriesgarse, ¿ verdad, hombre?
Efendim adam bizden biri olabilir ama nedeni öç almak için değil bağışlanmak için kullanılmalı.
Señor, podría haber sido uno de los nuestros pero su motivo podría ser la absolución, no la venganza.
Sadece bu sefer, Scott... o orada bir kahraman, adam olmak değil, bir çeteci ediliyor.
Mató a tu mejor amigo así que hiciste lo que cualquier noble superhéroe haría... vengaste la muerte de tu mejor amigo. Solo que esta vez, Scott... eso no es ser un héroe, tío, es ser un justiciero.
Ama bunun kontrolü sende değil, Adam.
Pero usted no está en control, Adam.
- Söylemeye çalıştığımda bu, bu adam dolandırıcı Lucille... ona inanmak istediğini biliyorum, hepimiz Henry'i geri getirmek isteriz ama kimse bunu yapamaz, kimse birini geri getiremez... yani bu imkânsız bu adam hakkında kötü şeyler hissediyorum iyi biri değil... umutlarınızla oynuyor.
Eso es lo que intento decirte. Este tipo es un estafador, Lucille. Sé lo mucho que quieres creerle.
Büyük cüsseli adam bulmak zor değil.
Siempre hay corpulentos.
Bu adam dikkat çekici değil mi?
¿ Eso no te emociona?
Bu adam hiç iyi değil.
Este tipo no es bueno.
Adamın beni sevmediğini biliyorum fakat beni vurmaya kalkışmaz değil mi?
Sé que no le gusto al chico, pero él no me dispararía, ¿ verdad?
Adilik etme. Yasal değil, adamım.
No es legal, tío.
- O adam umurumda değil.
Me importa una mierda ese hombre.
Yaşlı adam belki hâlâ hayatta ya da değil ama tek bir kişi.
Quizá el viejo esté allí, quizá no. Pero es un solo hombre.
Seni vuran adam hayatını temelli değiştirdi, değil mi?
Ese hombre que le disparó... le ha cambiado la vida para siempre, ¿ no?
Adam var iki güzel kızları, değil mi?
El tipo tiene dos hijas preciosas, ¿ no es así? Son jóvenes, atractivas y están en el centro comercial.
Onlar, Nevada yerli değil eğer Ve sonra adam nereden almak?
Y si no son nativos de Nevada, ¿ entonces dónde consiguió uno?
- Hayır değil, belki bu adam olabilir.
- No, ese sería... este tipo.
Her kötü adam hapse girmiyor ve her mahkum da kötü değil.
No todos los tipos malos acaban en prisión y no todo prisionero es malo.
Az önce sizi kim adamın evine soktu ben değil mi?
Hola... ¿ no acabo de abrir la cerradura del departamento?
Bu iki polis de taksirle adam öldürmeden ötürü suçlu değil mi?
¿ Son esos dos policías culpables de, ya sabe, homicidio involuntario?
O adamın niyeti ciddi değil.
No es un comprador serio.
Olayın ardından akıllıca davranmak kolay, eğer söylememde sakınca yoksa, Leydim, ama onu caydırmaya çalıştım onun gibi bir adam için bunu yapmak kolay değil.
Es fácil ser sagaz después del suceso, si no le molesta que lo diga, señora, pero traté de evitar que lo hiciera. No es fácil con un hombre de sus proporciones.
Adamın garip bir aksanı var ama bence Rus değil.
Tiene un acento curioso, pero... no creo que sea ruso.
O gemide adamım olduğunu düşünürsen değil.
No con mi hombre en ese barco.
Bu adamı tanıyorsun, değil mi?
Conoces a este tipo, ¿ cierto?
Bu adam masum değil.
El tipo no es inocente.
- Korkuttun adamı, değil mi?
- Lo asustaste, ¿ no?
O adam uyuşturucu bağımlısı, değil mi?
El tipo es un adicto, ¿ no?
Neyin ortasında olduğunu bilmiyorum ve gerçekten umurumda değil. Ama bir şekilde ilişki yaşıyor oluverdiğin adam hakkında sana birkaç şey söylememe izin ver sadece.
Mira, no sé en el medio de qué estas metida, y realmente no me importa, pero déjame decirte un par de cosas sobre el hombre con el que casualmente estás involucrada.
Ama bu adamı öldürmesi için delirmiş olmalı, öyle değil mi?
Pero tendía que estar loco para matarle, ¿ no?
Adam alelade bir Çinli değil.
No es un chino corriente.
Eger adam öldüren baska Sentetikler de varsa öyleyse ayvayi yedik, degil mi?
Si hay más Synths ahí fuera capaces de matar, bueno, entonces estamos jodidos, ¿ no?
Pekala, tenisi ve gezmeyi seven, bordo şarabı içen bir adam memur parasıyla yapılacak işler değil.
Bueno, un hombre que le gusta el tenis, viajar y un buen burdeos... no se va a retirar con una pensión del gobierno.
Adamı parmağında oynattın, değil mi?
Lo tenías bien controlado, ¿ verdad?
Adamın bitirmesine izin ver bir. 5 yıllık bir anlaşma, 6 yıllık değil.
Es un trato de cinco años, no de seis.
O bir et parçası değil, adamım.
Ella no es un pedazo de carne, hombre.
Hırsız, bu adamı tarif etmek için yeterli değil.
Llamarle ladrón de viviendas se queda corto para describirle.
Senin işin halka hizmet değil mi? Belli ki adamın bir hizmete ihtiyacı var.
, eres una trabajadora pública y claramente este tío necesita un servicio.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]