Anlaşılıyor traduction Espagnol
1,777 traduction parallèle
O gece arabayı neden öyle kullandığı anlaşılıyor.
Eso explica el modo en que conducía aquella noche.
Bu anlaşılıyor.
Se nota.
Bu özelliklere göre risk alan biri olmadığı anlaşılıyor.
Ninguna de esas características coincide con las de una chica temeraria.
- Anlaşılıyor ki yeni bir dövmen var.
Percibí que usted tiene una nueva tatuaje.
Ama iyice anlaşılıyor ki onları daha sık ekmem gerekecek.
Pero se me está haciendo claro que debería abandonarlos más seguido.
Eh, görebildiğiniz gibi, halen notlarını anlamaya çalışıyorum. Ama anlaşılıyor ki, kendi astrometrik verilerimizi, Kobol'de bulduğumuz takım yıldızları haritasıyla ilişkilendirip, bulgularını Pythia yazıtlarının belirli bölümlerine uygulamaktaymış.
Bueno, como puede ver, sigo descifrando sus notas pero parece que intentaba correlacionar nuestras propias lecturas astrométricas con el mapa de constelaciones que encontramos en Kobol y aplicando sus descubrimientos a ciertos pasajes seleccionados en los Manuscritos de Pythia.
Kas yapısından anlaşılıyor.
Se sabe por el tono muscular.
"Giz." "Lilik" anlaşılıyor.
"Creción". Entendí la parte de "Dis".
Niçin sipariş verdiğin şimdi anlaşılıyor?
Eso explica por qué pediste el primero.
- Anlaşılıyor.
- Eso entendí.
- Hayır. - İki hafta kadar önce ölmüş oldukları anlaşılıyor.
Y al parecer llevaban muertas más de dos semanas.
- Evet, anlaşılıyor.
Sí, puedo ver eso.
Morfolojisinden bunun bir tür protein olduğu anlaşılıyor. Kitin olabilir mi?
La morfología sugiere que es algún tipo de proteína, ¿ quizá quitina?
Sadece bir kadına ait olduğu anlaşılıyor. Ama Tonya Nettles'ın olmadığını biliyoruz.
...fuera que pertenece a una mujer pero sabemos que no es de Tonya Nettles.
Öyle anlaşılıyor ama.
Suena así.
Seok düştüğünde Çin'den sığınma talebinde bulundu... bunda birşey olduğu anlaşılıyor...
Tengo entendido que pidió asilo en China después de la caída de Seok... Considerando el momento de su entrada al país, es fundamentalmente sospechoso...
Bu anlaşılıyor.
- Es un malentendido.
Yüzünden herşey anlaşılıyor.
Puedo verlo en tu cara.
Göz çukurlarından Brianna'nın uzun süre sağlıksız beslendiği anlaşılıyor.
Aquí... puedes ver... cribra orbitalia, sugiriendo que Brianna Sufría de na desnutrición a largo termino.
Ne var biliyor musun, bu durumdan şu anlaşılıyor ki ; Hangisini seçersen seç bu karar seni iyi hissettirmeyecek.
Bueno, sabes, me parece... que en este punto, no va a haber... una decisión que vaya a asentar bien.
Kanın anlamını arayacağım bir yaşamı neden seçmiş olduğum şimdi anlaşılıyor.
Tiene sentido que yo haya elegido una vida en la que busco el significado en la sangre.
Ancak çok fazla çocuk eşyası var. Uzun bir yolculuk olduğunu görüyoruz. DVD ler, hamburger paketleri ve meyve suyu kutularından anlaşılıyor.
Pero tienen todo tipo de cosas..... que ves cuando haces un largo viaje, como DVD's para los niños, envolturas de comida rápida, cajas de zumo...
{ C : $ 9C8B7C } Hareketlerinden... { C : $ 9C8B7C }... bunun sadece eski bir defter olmadığını bildiğin anlaşılıyor.
Parece que te has dado cuenta de que este no es un cuaderno común y corriente, ¿ verdad?
Sahte kocanın neden Hong Kong'a kaçtığı anlaşılıyor.
Tu falso marido no se mudó a Hong Kong.
Ana kökten gelen küçük filizlerden anlaşılıyor zaten.
Puedes saber que era una muestra viva por los pequeños brotes que se forman en la raíz principal.
Yani anlaşılıyor ki, şu andan itibaren, nişanlın sadece psikopat bir katili ofisimize getirmekle kalmadı, bizi ondan koruyanları da kovdu.
Sólo para que quede claro... No sólo tu prometida trajo de vuelta a nuestra oficina a un asesino psicótico sino que despidió a las personas que estaban aquí para protegernos de él.
Kalça kemiği ve kasıklardan erkek olduğu anlaşılıyor.
La cresta ilíaca y el pubis indican que es de sexo masculino.
Railways Arms'dan 11.30'da ayrıldıktan sonrası ile kurbanın evinde bu sabah uyandığın saat 7.00'ye kadar olan süreyi hatırlamadığını iddia ettiğin anlaşılıyor.
Usted afirma no poseer ningún recuerdo de ninguno de los hechos producidos desde que abandonó el pub a las 11 : 30 de la pasada noche hasta que se despertó en casa de la víctima a las siete y media de la mañana.
Sesinden yalan söylediğin anlaşılıyor. Dört aylık hamileyken babama sürekli
- Estas haciendo esa voz mentirosa como cuando estabas embarazada de 4 meses y seguias diciendole a papa
Annemin ölümüne ilişkin dosyayı niye yok ettiği şimdi anlaşılıyor.
No hay duda de que destruyó el archivo sobre la muerte de mi madre.
Banyodaki yarış bültenlerine bakılırsa, beygir yarışı oynadığın anlaşılıyor.
Charlie estoy adivinando por las toallas con forma de caballos de carrera, le apuestas a esos Ponys.
Talimatlarım olsun yada olmasın, idealleriyle, istediği şeylerle ve ihtiyacı olmayan şeylerle onun Kira'nın fikirlerine sahip bir kişi olduğu anlaşılıyor.
Con o sin mis consejos entiende al vuelo los pensamientos de Kira, sus ideales, lo que necesita y lo que no le sirve.
Bombaları yerleştirme tarzına bakarsak yapısal mekanik konusunda oldukça bilgili olduğu anlaşılıyor.
Su colocación demuestra un sólido conocimiento de estructuras mecánicas.
Gerçekten mi? Çünkü buradan öyle anlaşılıyor.
Porque así sonaba, como si me estuvieras sermoneando.
Söylediklerinden anlaşılıyor ki onu kaçıranların elinden kurtulmayı başarmış.
Si me está hablando, significa que ha eliminado a sus raptores.
Sadece ona bakarak bu anlaşılıyor.
Puedo saberlo sólo con mirarla.
Şimdi daha iyi anlaşılıyor.
Ahora tiene sentido,
Orada birinin olup olmadığı anlaşılıyor mu?
¿ Podrías decirnos si alguien ha estado por ahí?
Diana Long'un niye hiç arkadaşı olmadığı anlaşılıyor.
Tu sabes, estoy empezando a entender por qué Diana Long no tenía amigos.
Midesinin niye öyle göründüğü anlaşılıyor.
Así que eso explica por qué su estómago luce así.
Neden bu kadar kolayca bir serseri olduğun anlaşılıyor.
Fue donde fácilmente se convirtió en vagabundo.
İkinizin, kente birlikte gittiğiniz anlaşılıyor.
Ustedes fueron juntas a la ciudad.
Yüzünden anlaşılıyor.
Puedo verlo en tu cara.
Ses tonunuzdan bana inanmadığınız anlaşılıyor.
Muy bien. Sabe, su tono me dice que no me cree.
Annie kendine güvenen, güzel bir kadın. Bu sesinden de anlaşılıyor.
Annie es una mujer hermosa y con confianza, lo oyes en su voz.
İmalatının eski olduğu anlaşılıyor.
La tela era vieja.
Anlaşıldı, L, NPA'yı soruşturmak için FBI'ı kullanıyor.
L está usando a agentes del FBI para investigar a la policía japonesa.
- Babanla nasıl anlaşıyor mu?
-... limpiando la entrada? - Bien.
Soyulan tüm evlerdeki ışıkların neden açık olduğu şimdi anlaşılıyor.
Y por eso todas las luces estaban encendidas en los escenarios de los robos.
Anlaşılan, yeni gelen, grubu "Ne kadar harap durumdayım ben?" diyerek karşılıyor ki bu da koro halinde bir "Kanka" lafıyla karşılanıyor.
Parece que el recién llegado se aproxima al grupo existente con el mensaje, "¿ qué tan ebrio estoy?" Lo cual es respondido con un coro de "Viejo".
Cesedin durumu anlaşılmasını imkansız kılıyor.
El estado del cuerpo hace imposible determinarlo.
anlaştık 1085
anlaşıldı 2701
anlasana 51
anlaşıldı mı 1385
anlaşılan 207
anlaşma 49
anlaştık o zaman 44
anlaştık mı 503
anlaşalım 38
anlaşıldı tamam 19
anlaşıldı 2701
anlasana 51
anlaşıldı mı 1385
anlaşılan 207
anlaşma 49
anlaştık o zaman 44
anlaştık mı 503
anlaşalım 38
anlaşıldı tamam 19