Bu önemli değil traduction Espagnol
2,672 traduction parallèle
Bu önemli değil ve tümü annenizin hatası değil.
Eso da igual, y no todo es culpa de mamá.
Sadako bu önemli değil.
Sadako... Eso no importa.
Herkesin arkamdan konuştuğunu biliyorum ve bu önemli değil.
Sé que todo el mundo habla a mis espaldas, y eso está bien.
Bu önemli değil tamam mı?
No es importante, ¿ todo bien?
Tia, canım, bu önemli değil. Yanıma gel.
Cariño, eso no importa.
Oh, bu... bu önemli değil.
Es... es nada.
- Şu anda bu önemli değil.
- Mira, tú no eres el que señala aquí.
Ama bu önemli değil.
Pero no importa.
Ama görünüşe göre bu bürokraside bu önemli değil.
Pero en esta burocracia, aparentemente eso no importa.
Bu yaratık bizim için önemli değil.
Esta criatura no es importante para nosotros.
Genel olarak bakacak olursak, bu çok önemli değil, ama dün park yerinden topladığımız delillerin envanterini çıkardık, ve Mason'ın manifestosu kayıp gibi duruyor.
Desde un punto de vista general, esto no es tan importante, pero hemos hecho un inventario de las pruebas ayer reunidas en el aparcamiento, y parece que el Manifiesto de Mason ha desaparecido.
Bu nedenle, burada olduğumuz sürece dördümüz, birlikte Başka hiç bir şey önemli değil.
Y esa es la razón por la cual, mientras estemos aquí... Los cuatro juntos...
Asıl önemli olan şey bu değil.
! - Ése no es el punto.
Ama bu şeylerin hiçbiri önemli değil.
Pero ninguna de esas cosas es importante.
Bu önemli değil.
Eso no importa.
Önemli olan da bu değil mi?
Así que eso es lo importante, ¿ cierto?
Son zamanlarda fazla uyuduğumdan değil ama bu önemli olsa iyi olur.
No es que haya dormido últimamente, pero será mejor que sea importante.
Bu benim için önemli değil.
Eso no es importante para mí.
Günün sonunda da bu bir birleşmeden daha önemli değil mi?
Y al final del día, ¿ no es más importante que cualquier fusión?
Önemli olan bu değil.
Como si eso importara.
Gerçekten kızgınım, fakat önemli olan bu değil.
Estoy muy enfadada... Pero eso no es lo más importante.
Bu balo değil ; Bu önemli bir medya daveti.
Esto no es un baile de graduación, Es un evento de los importantes medios de comunicación.
- Anne, önemli olan şu... Bizim için bu sorun değil.
- Mamá, lo que importa es... nosotros estamos bien con eso.
Doğru. Ve bu kızkardeşin için zımbaladığımız çıtçıtlardan daha önemli değil.
Correcto, y estoy muy feliz coserlo bien cuando mi hermana está en una misión de caridad.
Ama bu çok önemli değil.
Pero eso no es tan importante ahora.
Size o İncil sınıflarında ne öğrettikleri önemli değil bu bir hastalık değil Marisa.
No es una puta enfermedad, Marisa, no importa lo que te enseñen en el estudio de la biblia.
Marihuana ve kannabinoidlerle ilgili çok miktarda önemli araştırmanın yapıIdığını görürsünüz. Bu araştırmaların bazılarının giderlerini ilaç firmaları karşıIıyor. Biliyoruz ki kenevirden çıkarıIan bu bileşikler, hastalar için toksik değil.
en primer lugar tienes mucha ciencia básica que está en marcha en relación al cannabis y los cannabinoides y algunas de estas investigaciones son financiadas por empresas farmacéuticas sabemos que este compuesto extraído del cannabis no es tóxico en los pacientes
Önemli olan bu değil.
Eso no importa.
Bu senin için önemli bir şey değil mi?
¿ No es demasiado para ti?
Ben bunun insanlık tarihinin öncesi ve sonrasında çok ama çok önemli bir an olduğunu düşünüyorum ve bu fiziksel bir evrimle bağlantılı bir şey değil. Biz çoktan o donanıma sahiptik zaten.
Lo veo como un antes y después muy significativo de la historia humana, y no es un momento ligado a la evolución física.
Bu çok önemli Margaret. Sadece Cumhuriyetçi parti için değil.
Esto es importante Margaret, no solo para el partido republicano.
Bu senin için hiç mi önemli değil?
Acaso- - Acaso eso no significa nada para tí?
Küçük polisler terbiyecinin evinde çöpte buldukları üzerinde kan lekeleri olan parçalanmış gömleğe bakıp "Bu, önemli bir şey değil." demiş olabilirler.
Ya sabes, un policía de menos valía puede que hubiera mirado una camiseta destrozada encontrada en la basura de la casa del adiestrador con rastros de sangre en ella y piense, "nada del otro mundo."
Önemli bir şey değil. Bu konuda endişe etme.
No es nada, no te preocupes por ello.
Sence de doğrusu bu değil mi? Aile, hayattaki en önemli şey değil midir?
¿ No te parece que la familia es lo más importante en el mundo?
Belki de Pont d'Arc kemeri, bu insanlar için sadece bir yeryüzü işareti değil, onların imgeleminde ve hikayelerinde ve mitolojilerinde bir işaretti. Onlar için dünyayı anlamada önemli bir yol.
Puede que el Pont d'Arc, entre aquella gente fuera, no sólo un hito natural sino también un hito en su imaginación, en sus historias en su mitología, algo que les servía para explicar el mundo
Detaylar önemli değil, ama bu savaş demek.
Los detalles no son importantes, pero esto es guerra.
Çünkü nerede olduğun önemli değil, evinden binlerce km uzakta olsan bile, her zaman kendin olacaksın, ve bazen bu harika bir düşünce oluyor.
Por qué no importa donde estés, incluso si es a cientos de kilómetros de casa, siempre serás tu mismo y a veces eso es bastante genial.
Önemli olan bu değil.
Ese no es el punto.
Bu çok önemli bir dava. Sadece şirketimiz kazancı için değil aynı zamanda senin insanlarının haklarını koruyacak bir dava.
Este es un caso de los que hacen jurisprudencia que no sólo es lucrativo para esta firma, sino que creará precedente para tu gente.
- Önemli olan da bu değil mi?
¿ No se trata de eso?
Evet, bu gerçekten önemli değil.
Bueno, eso no importa.
Bu şimdi önemli değil.
Eso no es importante ahora.
" Hayır, hayır, sana çok ihtiyacı var onun. Ama burada önemli olan bu değil.
"No, no, te necesita desesperadamente... esa no es la cuestión".
Önemli olan bu, değil mi?
Eso es lo que debería importar ¿ verdad?
Ama önemli olan bu değil...
Pero eso no es lo importante.
Önemli değil, ama bu büyük bir olay.
Está bien. Sólo que... es una cosa importante.
Yeter dedim! Bu gece nasıl bir belaya bulaştığını bilmeli miyim? Önemli bir şey değil.
¡ Basta! ¿ Se puede saber en qué clase de problema te has metido esta noche? Nada emocionante.
Bu ülkenin nasıl işlediğine dair önemli konular umurunda değil.
No les importa lo crucial sobre cómo el país es gobernado.
Önemli olan da bu, değil mi, Hank?
Esto es importante, ¿ Verdad, Hank?
Şimdi caymanın sırası değil. Bu konu benim için önemli.
Ahora no des marcha atrás.
bu önemli 208
bu önemli mi 29
bu önemli bir şey 18
önemli değil 3809
önemli degil 25
önemli değil mi 21
önemli değildi 25
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
bu önemli mi 29
bu önemli bir şey 18
önemli değil 3809
önemli degil 25
önemli değil mi 21
önemli değildi 25
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28