English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ B ] / Bırını

Bırını traduction Espagnol

8,696 traduction parallèle
Hayır. Hadi ama, işi bırakamazsın.
No, venga ya, no puedes dejarlo.
Bıyık, gömlek, kravat, pantolon, iç çamaşırı, yelek, hiç bir şey kalmasın.
Bigote, camisa, corbata, pantalón, ropa interior, chaleco. No dejes nada afuera.
Hayır cevabını kabul etmez bu yüzden ben de vitrinden kahrolası büyük bir av bıçağını kaptım.
No iba a aceptar un no por respuesta, así que... cogí un machete grande de cojones del expositor.
Sonra onu evde bırakırsın, annen de seni evde sanır.
Luego lo dejas en casa y tu mamá pensará que estás ahí.
Bizi biraz yalnız bırakır mısın?
Sólo dame un poco de tiempo a solas con ella.
Bunu yaparak da, Mark'ın geride bıraktığı mirası onurlandıracak fedakârlığının boşuna gitmemesini garanti altına alacaklardır.
TEDDY SANDERS DIRECTOR DE LA NASA De este modo, honran el legado de Mark para que su sacrificio no sea en vano.
Eğer teşkilatımız bizim iznimiz olmadan kızımızın yanına yaklaşırsa, karımla birlikte bırakırız.
Si nuestra organización se acerca alguna vez a nuestra hija sin nuestro permiso, mi esposa y yo hemos terminado.
Ağır şeyleri taşıma işini kocana bıraksaydın.
Bueno, tienes que dejar que tu hombre se encargue del trabajo pesado.
Hayır, bırak şimdilik orada kalsın.
No, déjale aquí por ahora.
Bana bıraktığın numarayı kaçtır arıyorum Rex, ama...
Estuve llamando a ese número que me dejaste, Rex, pero...
Yarın sabah yine gerçekten doyurmayacak ama bu birkaç yüzyıl daha devam edecek. Bırakın demlensin, kaynasın, yenmeye hazır olduğunda size söylerim.
Y no será realmente un gran banquete mañana temprano, pero en un par de cientos de años por el camino, déjalo macerar, hervir, te lo diré, será una gran comida.
Bay Abel sınır dışı edildi ve ardından da Berlin'de serbest bırakıldı.
Y Able fue deportado después de su liberación.
Amerikan hükümetinin son çabaları New Yorklu bir avukat olan James B. Donovan'ın işbirliği ve yardımıyla nihayete ulaşmıştır.
Y por esos esfuerzos el gobierno de los EU tuvo la asistencia y cooperación del Sr. James B. Donovan. Un abogado de New York.
Rahat bırak beni ya... 3 AR'ye daha ihtiyacımız var, sonra sınırı geçeriz.
Necesitamos tres AR más y podemos cruzar.
Bu küstah iddialarını tanrıların hükmüne bırakır mısın?
¿ Someterás tus intrépidas afirmaciones al juicio de los dioses?
Sessiz suların yanında beni bırakır.
Me deja junto a aguas tranquilas.
Kişisel hislerini bir dakikalığına diğer tarafa bırakır mısın?
¿ Puedes dejar de lado tus sentimientos personales por un minuto?
25 yıldır birlikte yaşadığın birini önemsemeyi bırakmak çok zordur.
Es difícil dejar de preocuparse por alguien Usted ha pasado 25 años de su vida con.
Beni eve bırakır mısın artık?
¿ Ya puedes llevarme a casa?
Hayır, lütfen bırakın bizi.
No, por favor, déjenos ir.
- Hayır, lütfen onu bırakın.
Despierta Aafrin.
Neyse, beni serbest bıraktığınız için teşekkürler, Bayan Walker. Sabırlı biriyimdir. Ama benim sabrımın da bir sınırı var.
Bueno, gracias, Srta. Walker, por liberarme, soy un hombre paciente, pero incluso mi paciencia tiene sus limitaciones.
Poliste de bu bilgi vardır, bırakın tutuklasınlar.
La policía tiene la información y debería hacer el arresto.
Val, bizi yalnız bırakır mısın?
¿ Miramos? Val, ¿ nos disculpas por favor?
Her şeyi olduğu gibi bıraksak da seninkilerin bir kısmını çamaşır odasına koysak?
¿ Por qué no dejamos todo tal y como está y ponemos algunas de tus cosas en la galería?
"Gözyaşları akın etmiş ve onu hıçkırıklar içinde bırakmıştı."
"Las lágrimas comenzaron a fluir y los sollozos lo sacudieron."
Kulaklığımın bataryası yok, sanırım durduğumuz yerde bıraktım.
El tapon del oído de mi celular se ha caído. Creo que lo he dejado atrás donde nos habíamos detenido.
Ne, tavşanının mı? Hayır, bırak şimdilik orada kalsın.
No, déjale aquí por ahora.
- Evet, yumurtalar konakçının içinde gelişir ve konakçı kusmak için bir kurban bulup göğüs boşluğunu kesip açmaya mecbur bırakılır.
Sí, los huevos eclosionan dentro del huésped y el huésped se ve obligado a encontrar una víctima, abrirla cortando la cavidad torácica, vomita dentro.
"Beni bırakır mısın" diye ruhuna sorsan daha iyiydi.
Sería mejor que te preguntaras si tu alma no te abandonará.
"Beni bırakır mısın" diye ruhuna sorsan daha iyiydi.
Harías mejor en pedir que tu alma te deje.
Bırakalım da ekmek kırıntılarını izleyip bana gelsin.
Deja que ella siga las migas de pan hasta mí.
Bırakalım da ekmek kırıntılarını izleyip bana gelsin.
Deje que ella siga las migas hasta mí.
Bırakalım da ekmek kırıntılarını izleyip bana gelsin.
Deje que siga las migas hasta mí.
- Dırdırı bıraksana be kadın!
Deja de balar, mujer.
Bırakır mısınız şu telefonları?
¡ Guardad esos jodidos aparatos!
Onca zamandır bıdı bıdısını yaptığımız şeyi yapacağız.
Por fin vamos a hacer algo de lo que siempre hemos hablado.
Şu didişmenizi bıraksanız da uzun zamandır ortada olmayan kız kardeş olayını anlatsan?
¿ Podríamos terminar con esta fascinante disputa por un momento y volver al tema de nuestra supuesta hermana perdida?
- Hayır! - Babanı bırakıp kaçacak mısın?
- ¿ Vas a arruinar a tu papá?
Bu da, bana senin kulübü artık bırakıp gidemeyeceğin kadar çok finansal ve ekonomik olarak yatırım yaptığını gösteriyor.
Eso me demuestra que tienes mucho invertido financiera y emocionalmente como para abandonarlo ahora.
Beni eve bırakır mısın? Buraya arabayla gelmedim.
¿ Me puedes llevar a casa?
Şundan bahsetmeyi bırakır mısın?
¿ Puedes dejar de quitarle importancia a esto?
Bir kadının bızırının, tırtıla dönüşmesi bir cümle ile başlayıp tüm paragrafa yaymış.
¡ Escribió una oración que se vuelve un párrafo entero sobre cierto clítoris que se convierte en oruga!
Hadi sen, bebek bezini yeni bırakmış silahına sarılmaya hazır bir mankafasın.
Tú eres un idiota de gatillo fácil que acaba de dejar los pañales.
Herhangi bir tartışma olmadan benimle gelebilirsin ve Seg'de birkaç gece geçirirsin ya da polis çağırırım ve zorla geri götürülürsün.. ... kaçma girişiminde bulunursan bana başka çare bırakmamış olacaksın ve cezanı uzatmış olacaksın.
Puedes acompañarme ahora por las buenas y pasar unas noches en aislamiento, o puedo llamar a la policía y llevarte por las malas, en cuyo caso me veré obligado a acusarte de intento de fuga y prolongar tu condena.
Hayır. O kanın peşini 1000 yıl önce bırakmıştı.
Ella ha dejado un rastro de sangre milenario.
Hayır, lütfen bırakın onu.
¡ No, no, por favor, señor!
Lanet olsun. Ya onu bırakırsın ya da sikik kafanı patlatırım.
Maldita sea, déjala ir o te vuelo la maldita cabeza!
Bıçağı bana bir kez değerse senin eğitim tarzının daha iyi olduğunu kabul ederim ve ayrılırım.
Y si su cuchillo incluso me toca una vez, Voy a admitir que su estilo de la educación es mejor que el mío y voy a tomar mi licencia.
- Onları bırakır mısın?
- ¿ Puedes dejarlos marchar?
Hayır, annenin saçını bırakıyoruz. İşte böyle, evet.
Aquí vamos, sí.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]