English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ H ] / Haline bir bak

Haline bir bak traduction Espagnol

819 traduction parallèle
Şu evin haline bir bak.
Mira este sitio.
Hayalet gibisin. Şu haline bir bak.
Blanca como un fantasma. ¡ Mírate!
Şu haline bir bak.
¡ Hay que ver, ponerse así!
Ama David şu haline bir bak.
David, mírate bien.
- Şu soyunma odasının haline bir bakın.
- Miren este camerino.
Vay canına, vagonumuzun şu haline bir bakın.
Dios mío, pobre vagón.
- Şu haline bir bak.
- Como se te ha ocurrido amor.
Müdür koltuğundaki haline bir bak.
Mírese, en el sillón del alcaide.
- Şu haline bir bak!
- Mira.
Şu haline bir bak, inatçı aptal!
¿ Ves lo que has logrado por ser tan obstinado?
Telefon! Şu bisikletin haline bir bakın.
¡ Marie, el teléfono!
Şu haline bir bak.
Mira qué cara tienes.
Haline bir bak.
¿ No? Bueno, mírate.
24 yaşında biri için çok gerginsin. Şu haline bir bak.
estás muy tensa.
Haline bir bak...
¿ Qué ocurre?
Şu haline bir bak!
Mírate.
Şu insanların haline bir bakın!
¡ Pero, miren a la gente!
Ama şu haline bir bak. Atmacaya babalık yapan çaylak kuşu için mükemmel bir örneksin.
Sin embargo, ahora mira cómo estás, hecho un ejemplo perfecto de milano y halcón.
Şu elbisemin haline bir bakın.
Y mire este vestido.
Haline bir bak, korkudan ölüyorsun!
Mírate, estás muerta de miedo.
Şu haline bir bak
Medítelo bien.
Onun haline bir bak.
Míralo.
Şu haline bir bak.
Pero, ¿ qué es esto?
Şu haline bir bak, pislik içindesin!
¡ Pero fíjate en esto! ¡ Fíjate! ¡ Estás negro!
Şu haline bir bak!
¡ Pero mírate cómo estás!
Haline bir bakın!
¡ Mirala!
Haline bir bak!
Pero... ¡ qué aspecto tienes!
Şimdi ki haline bir bak.
Míralo ahora.
"Bak... Aynada kendi haline bir göz at."
"Vea... mirese en el espejo"
Saçımın haline bak. Düzeltebilmenin bir yolu yok.
Mire mi pelo no sé como arreglarlo.
Şu haline bak, kasap dükkanındaki bir kuzu gibi asılmışsın.
Mírate, colgando ahí como un cordero en la carnicería.
Seni tanıdığım zaman.. .. küçük parmağım kadar beyin vardı.. Şimdi şu haline bak ukala bir adam..
Cuando te conocí, tenía más cerebro en el meñique que tú en todo tu cuerpo,
Haline bak. Teslim edecek bir şeyin kalmayacak.
Basta o no vivirá para hacer nada más.
Şu haline de bir bakın.
Fijaos en él.
- Şu haline bak! Bir paçavra gibi hırpalanmışsın.
Cualquiera que le viese diría que es un vagabundo.
Şu haline bir bak.
Pero mira cómo te has puesto.
Sana bir bakayım dedim, şu haline bak.
Subo un momento a ver cómo estás, y mira.
Şu haline bir bak!
Esta en el hospital
Avrupa'dan Asya'ya geçmeye hazırlanan şu adamın haline bakın daha bir koltuktan ötekine bile geçemiyor.
Está preparando sus tropas para pasar de Europa a Asia, pero no puede pasar de un asiento a otro.
Bir de şimdi haline bak!
Y ahora, mírate aquí...
Ele avuca sığmaz bir çocuktu ama şimdiki haline bak.
Era muy revoltoso, pero míralo ahora.
Haline bak, hamile bir ördeğe benziyorsun.
Mira, pareces un pato preñado.
Bir de şu haline bak.
Mírala ahora.
Bir evlendiğim kadına bak, bir de şu haline bak.
Me casé con una mujer y, ahora, mire.
Şu haline bir bak!
¿ Eres un mulá para enseñar a nuestros hijos?
Bayan Diogenes'in haline bir bak.
Mira a madame Diogène.
Yani gerçekten haline bir bak.
¡ Lleno de barro!
Haline bak bir kere...
Dime.
Bir de şimdiki haline bak.
Mírala ahora.
Bir de şu haline bak!
Mira en que te has convertido
Şu haline bak, onun yaşında bir adamın.
Mira cómo se rebaja un hombre de su edad.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]