Onu görüyorum traduction Espagnol
1,230 traduction parallèle
Ve... daha sonra onu görüyorum.
Y luego la veo.
Sana bakınca onu görüyorum.
Te miro y veo su cara.
Onu görüyorum!
¡ Ahh! ¡ Lo veo!
- Onu görüyorum. Seni seviyor.
Le he visto Te quiere
Onu görüyorum.
¡ La encontré!
Evet, onu görüyorum.
Sí, yo... puedo verlo.
- Onu görüyorum!
- Lo veo! Allá está!
Artık hayat neyse onu görüyorum
- Era como un sueño. - ¿ Por qué era como un sueño?
- Onu görüyorum!
¡ Lo vi!
Onu görüyorum!
Vale, lucha con el
Onu görüyorum.
Lo veo.
Bu evin her köşesinde onu görüyorum.
La veo en cada habitación.
Onu görüyorum.
Le he visto.
Onunla tanışmadım ama ofiste onu görüyorum.
No lo conozco, pero lo veo en la oficina.
- Onu görüyorum, onu görüyorum!
- ¡ Le veo, le veo! - ¿ A quién?
- Onu görüyorum ama ağır çekim.
A él moviéndose en cámara lenta.
Özür dilerim, sadece, sana baktığımda onu görüyorum.
Lo siento. Es que cuando te miro la veo a ella.
Gözlerimi her kapadığımda onu görüyorum.
Cada vez que cierro los ojos la veo.
Onu görüyorum.
Yo sí lo veo.
Ajan Mulder'ın altında olduğu baskının farkındayım ve ben onu hâlâ bir kahraman olarak görüyorum.
Comprendo el estrés que ha sufrido el agente Mulder. Sigo considerándole un héroe.
Siz bencilsiniz, bay Carr. Burada huzur olmayacağını görüyorum... Onu karşı çıkıyorsun!
- El perro te ladra siempre porque... lo provocas, le haces enfadar, nunca dejas de fastidiarle.
Evet, onu kendi çocuğummuş gibi görüyorum, bir yabancı gibi değil.
Siempre ha sido para mí una hija más que una desconocida.
Onu çocuklarımın babası olarak görüyorum.
Lo veo como el padre de mis hijos.
Şimdi, onu yılda bir ya da iki kez genellikle kocası şehir dışına çıktığında görüyorum.
Ahora sólo la veo 2 veces al año cuando su esposo está de viaje.
- Onu hayatımda ilk kez görüyorum.
- ¡ Te digo que nunca lo he visto!
Çünkü karşımda, çok inatçı alt üst olmuş bir adam görüyorum. Onu gerçekten de seven iki kişiyi kaybeden, dünyada yalnız kalan bir adam.
Porque veo a un hombre terco de pie dándole la espalda... a dos personas que realmente lo querían.
Maureen ile aynı kattalar her gün yeni bir saç stili yapar! - Onu etrafta görüyorum.
Vive en el mismo piso que Maureen, quien siempre lleva un peinado diferente.
Onu Limoges'da görüyorum.
La veo en Limoges.
Onu çok az görüyorum ve onun yerine sen konuşuyorsun.
Raramente lo veo y tú hablas por él.
Çünkü onları onun gözünden onu ağaca bağladıkları yerde görüyorum.
- Porque los veo a través de sus ojos. En el árbol al que la ataron.
Belki de onu rüyalarımda görüyorum çünkü o burada.
Sueño con ella porque está aquí.
Ne istersen onu görürsün ve ben de istediğimi görüyorum.
Tú ves lo que quieres ver, y yo veo lo que quiero ver.
Çünkü ben görüyorum. Onu görüyor musunuz? Ha?
porque yo la veo, ¿ la ve?
Yani benim de 6 yaşında bir oğlum var ve onu halen bebek gibi görüyorum.
Tengo un hijo de 6 años, y lo sigo viendo como a un bebé.
Eski okuluma gidiyor, onu arada bir görüyorum...
Estudia en mi antigua escuela, asi que a veces lo veo ahi...
Ayrıca, evlediğimizden beri onu gereğinden fazla görüyorum.
Además, desde que nos casamos, he tenido más que suficiente de él.
Onu buralarda görüyorum.
Es muy alta.
Onu gayet iyi görüyorum.
- No. Eso lo veo muy bien.
Onu duvarın ötesinde görüyorum.
Lo veo a través de la pared.
Tamam, bu kim bilmiyorum ama zamanlaman çok kötü Çünkü şu anda onu canlı yayında görüyorum
No sé quién habla, pero es muy mal momento porque acabo de verlo en una charla en vivo.
Onu dinlerken, caddelerdeki dumanı görüyorum el ele tutuşmuş aşıkları ezilen çamurlukları.
Amantes entrelazados parachoques de goma.
Onu hapçı deli bir herif olarak görüyorum.
Lo veo como el enloquecido del poder que realmente es.
Sende onu fazlasıyla görüyorum.
Veo mucho de ella en ti.
Ve onu ofiste de görüyorum.
Y lo veo en la oficina.
Ben onu orada görüyorum. Farkedebiliyorum.
Yo la he visto aquí, la reconozco.
Ben onu sadece arkadaş olarak görüyorum.
- No. Lo quiero como amigo.
Onu yenmek için en büyük şansımız olarak seni görüyorum, o yüzden şimdi geri adım atma sakın.
Eres mi mejor opción para ponerla en apuros, así que no te hagas la blanda.
Onu da sana bırakıyorum görüyorum ki çok iyi geçiniyorsunuz.
Te dejare eso a ti. Aparentemente, ustedes dos se llevan muy bien
Onu her gün görüyorum ama bundan hiç yararlanmıyorum.
Lo veo cada día, y no estoy sacando ventaja de eso.
Bu en iyi dostlarımdan biri. Onu çok az görüyorum.
Ella es una de mis mejores amigas y casi no la veo.
Eh, çok iri, kafası kare şeklinde... Onu hep köylüler tarafından fenerle takip edilirken görüyorum.
Bueno, es muy grande, tiene la cabeza cuadrada, y siempre que lo veo, lo persiguen aldeanos con antorchas.
görüyorum 679
görüyorum ki 81
onu görmek ister misin 19
onu geri ver 55
onu geri getir 39
onu geri koy 21
onu geri istiyorum 52
onu görmem lazım 21
onu görmek istiyorum 148
onu geri getireceğim 20
görüyorum ki 81
onu görmek ister misin 19
onu geri ver 55
onu geri getir 39
onu geri koy 21
onu geri istiyorum 52
onu görmem lazım 21
onu görmek istiyorum 148
onu geri getireceğim 20
onu görmedim 104
onu görmek istemiyorum 35
onu geri getirin 19
onu görmek isterim 16
onu görmeliydin 32
onu getireceğim 27
onu görebilir miyim 81
onu görüyor musun 80
onu gördüm 460
onu göremiyorum 81
onu görmek istemiyorum 35
onu geri getirin 19
onu görmek isterim 16
onu görmeliydin 32
onu getireceğim 27
onu görebilir miyim 81
onu görüyor musun 80
onu gördüm 460
onu göremiyorum 81