Uzun lafın kısası traduction Espagnol
562 traduction parallèle
Uzun lafın kısası, ifadeniz davada herhangi bir şeyi aydınlatmış değil.
En fin, su testimonio no aporta nada nuevo.
Uzun lafın kısası, sana şunu söylememi istedi...
Para hacer la historia corta, me pidió que te dijera...
Uzun lafın kısası,... açlıktan ölmek üzereyim, halime köpekler bile gülüyorlar.
Y el resultado de eso es que camino hambriento, sin un perro que lama mis calzones.
Uzun lafın kısası, işi bıraktım.
La cuestión es que lo dejo.
Uzun lafın kısası bir satıcı olmak istiyorsun, değil mi?
En otras palabras, ¿ quieres ser vendedor?
Uzun lafın kısası, artık Lionnet bizim.
Para no hacer el cuento largo, Lionnet nos pertenece ahora.
Uzun lafın kısası Craig, inanıyorum ki dürüst ve akıllısın.
En resumen, Craig, creo que eres honrado e inteligente.
Doktorun yasakladığı tüm şeylerden yemiştim ve sonra şey, uzun lafın kısası şöyle diyeyim, farkına varmadan uykuya daldım.
Comí todo lo que el doctor me había prohibido, y entonces... bueno, para no alargar la historia... me quedé dormido sin darme cuenta.
Uzun lafın kısası,
El fin de un largo linaje de murciélagos.
Kötü kısımlar. Uzun lafın kısası, o kısımların yeniden yazılmasını istiyorum.
Me gustaría ver, Sr. Craster, si puede usted... reescribirlos.
Uzun lafın kısası, sen bir yatırımsın ve bunun karşılığını vereceksin.
- Sí. Eres una inversión y darás resultados.
Yüksek fiyatları ve yüksek vergileri hesaba kattıktan sonra... Uzun lafın kısası, karşılıklı olarak birbirimizden neler beklediğimizi bilmeye hakkımız var.
Para abreviar, creo que tiene tanto derecho a saber lo que puede esperar de mí como yo a conocer lo que puedo esperar de usted y de paso nos iremos conociendo mejor.
- Evet efendim, uzun lafın kısası.
- Mejor así que ser enojoso.
Uzun lafın kısası, Miwa o kızla evlendi.
Incluso comprabas Antifebrin. ¿ Marca Hakari?
ne yapmayı düşünüyorsun? Şey, uzun lafın kısası... Yani, bunu sen...
Pero es un inconveniente vivir solo.
Neyse, uzun lafın kısası, sabahın en yoğun saatinde kesinlikle en yoğun saatinde geldi ve bana " Jim, elime çok iyi bir fırsat geçti- -
Para acortar la historia... viene en el momento mas complicado de la mañana... definitivamente el complicado y me dice : "Jim, tengo una oportunidad de hacerme..."
Uzun lafın kısası, hepsi birer çöp.
En resumen, son para tirarlos a la basura.
Uzun lafın kısası, size yardım etmezsem bu işi beceremezsiniz.
En suma, cuando no os ayudan, estáis perdidos.
Uzun lafın kısası, esnaflık zor iş.
En resumen : los negocios están difíciles...
Uzun lafın kısası, parayı dün gece Beineberg'in çekmecesinden aldın.
¡ El dinero lo cogiste esta noche del cajón de Beineberg!
Uzun lafın kısası, ortak olmanı istiyoruz.
Directamente, queremos que participes.
Yani uzun lafın kısası, pek çok şeyi bilmiyorsunuz, öyle mi?
Resumiendo, no sabe nada, ¿ verdad?
Uzun lafın kısası, sorularınızdan sıkıldım.
Resumiendo, estoy harto de sus preguntas.
Uzun lafın kısası, Kaptan, askere aldılar beni.
En lenguaje simple, Capitán, ¡ me reclutaron!
- Yani uzun lafın kısası sizi de mi görevden aldılar?
¿ A usted también le han retirado? En cierto modo, sí.
Uzun lafın kısası, Onların deyimiyle 6 aylık bi göz hapsindeyim.
Para hacer la historia corta, estoy en lo que llaman "seis meses de prueba"
Uzun lafın kısası, dini savaşlardan rahim kanserine kadar dünyadaki tüm kötülükler sizin suçunuz..
En pocas palabras, por su causa tenemos todos los males del mundo, Comenzando con las guerras religiosas y acabando por el cáncer de útero.
Yani, uzun lafın kısası, "İmdat".
Así que, en una sencilla palabra : "Auxilio".
Uzun lafın kısası, hayatta eğer risk alırsan bazen iyi şeyler olur, bazen de kötü şeyler olur.
- Sé Io que debes de sentir. Pero, si te arriesgas en la vida, a veces pasan cosas buenas y otras veces malas.
- Uzun lafın kısası...
- Para abreviar...
Ve uzun lafın kısası, sende bana ait olan bir şey var.
En resumen, usted tiene algo que me pertenece.
Uzun lafın kısası, onu korkutmuştum. İnanılmaz!
No solo era muy joven, se asustaba conmigo.
Uzun lafın kısası, zengin bir çift evlilik yıldönümleri için bir plan ayarlamış.
Para abreviar, una pareja había pedido un diseño especial para su aniversario.
- Uzun lafın kısası, hayır.
- Para abreviar, no. - Lo siento.
Kraliçeyi al. Uzun lafın kısası sen geciktin.
La cuestión es que llegaste tarde.
karşılık göremeyince, uzun lafın kısası... Kedere düştü, yemeden içmeden kesildi... ve sonra saflaştı biraz, bu düşüsün sonunda... bu günkü çılgınlığına erişti ve sapıttı.
En brevísimas palabras, repulsado Hamlet... dio en la tristeza, luego en el ayuno, en el abatimiento luego... y por tal declive, llegó al fin la demencia que le embarga... y que todos lamentamos.
- Evet, kesinlikle maliyecileri.. Uzun lafın kısası ; .. şöyle bir temizlenip yatacağım..
En pocas palabras, creo que me lavaré y me acostaré.
Uzun lafın kısası bir makinayı en ince parçasına kadar merakla bir araya getiririm.. ... böylece zihnimi düşünmeye zorlarım. Bu sayede şiirlerimden 115 tanesini sattım.
En resumen, soy una pieza de maquinaria tan precisa... y tan curiosamente montada... que me confunde pensar... que sólo he vendido 1 15 copias de mi poema.
Uzun lafın kısası, durumumuz bu.
Después de tanta charla, eso es justo lo que somos.
Uzun lafın kısası sinekler ve karıncalar için cennet gibi yerlerdir.
En síntesis, un paraíso para moscas y hormigas
- Uzun lafın kısası kaptan, aramızdaki farklılıkları bir kenara bırakıp yapılması gereken şeylerin üzerine odaklanmamızı istiyor.
- El punto es el capitán dejaria las diferencias y se concentraria en lo necesario.
Uzun lafın kısası...
Y, sin más...
Uzun lafın kısası böyleydi işte.
Esa era toda la historia. "
Uzun lafın kısası içinde sen olduğun sürece her yer benim yuvamdır.
En pocas palabras... donde sea que tú estés, es suficiente para mí.
Uzun lafın kısası, sorunumu çözene kadar süresiz açığa alındım.
En resumen, me suspendieron indefinidamente... hasta que lo solucione.
Uzun lafın kısası bizim oyunumuz tercih edilmiş.
En pocas palabras nuestra obra fue elegida.
- Uzun lafın kısası, bazı seyleri açıklığa kavuşturma fırsatı yakaladım.
Cuéntame. Una larga historia.
Pekala, uzun lafın kısası. Anne kız muhabbeti işte.
En pocas palabras, de tal madre tal hija.
Uzun lafın kısası, yoldan çörek alıp Harika Ekmeği çöpe attık.
Para no hacerte el cuento largo, compramos los muffins ingleses. de camnino a casa y pusimos el pan Wonder directo en la basura.
Uzun lafın kısası ben maskara oldum senin de ecelin geldi.
Bien, para hacer la historia mas corta,
Cümlenin doğrusu, Uzun lafın kısası.
Lo largo y lo corto.
uzun hikaye 160
uzun hikâye 43
uzun zaman oldu 409
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun boylu 135
uzun bir yol 26
uzun bir zaman 22
uzun mu 25
uzun zaman önce 180
uzun hikâye 43
uzun zaman oldu 409
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun boylu 135
uzun bir yol 26
uzun bir zaman 22
uzun mu 25
uzun zaman önce 180