Yapmazsın traduction Espagnol
1,262 traduction parallèle
- Bu tür şeyleri karına yapmazsın.
- No se le hace eso a una esposa.
Ona yabanarısı yuvası getirmek için yedi mil at sürmüştü ve bunu sebepsiz yere yapmazsın.
Bueno, una vez él cabalgó once kilómetros para traerle un avispero, y nadie hace eso sin ningún motivo.
Başka ne yapmazsınız?
¿ Qué otra cosa no hacen?
Acı veren ve açıkça yanlış olan bir şey asla yapmazsın.
No harías algo tan duro y malo.
Yaptığım şeyleri yapmazsın.
No haces las cosas. Yo... Yo lo hice.
Sen bana bunu yapmazsın, değil mi? Değil mi?
Tú no me traicionarías, ¿ verdad?
Hayır. Elbette yapmazsın.
Por supuesto que no.
- Yapmazsın, değil mi?
No lo harías.
Bunu yapmazsın.
No eres capaz de hacer eso.
Haydi ama Elliot, bunu bize yapmazsın.
Vamos, Elliot. No puedes hacerme eso.
Bunu sevdiğin birine yapmazsın.
No le haces eso a alguien que amas.
Korktunuz mu yoksa? Normalde yaparsınız, ama burada yapmazsınız tabii!
Lo hacen en privado pero no aquí, pendejos.
Biliyorum, bu mutlu evimizi yıkmak için asla birşey yapmazsın.
Sé que jamás harías algo que destruyera nuestro hogar feliz.
'Oh, Ciddi olmasan hiçbir şey yapmazsın.'
Lily, nunca conseguirás nada si no eres seria.
Bak ne diyeyim. - Yapmazsın.
La próxima vez que mientas, te voy a poner en evidencia.
Sen bunu yapmazsın.
Tu no lo harías.
Bunu yapmazsın.
Tú no lo harías.
Onlarla düşüp kalktığınız için öyle bir şey yapmazsınız, ondan.
No lo hace porque está en la cama con ellos.
Biliyorsun bunu asla yapmazsın.
Sabes que no eres capaz de hacerlo.
Hiçbir işi yarım yapmazsınız zaten.
No hacéis las cosas a medias.
- Babamın bilmediği çok şey var. - Yapmazsın, değil mi?
- Hay mucho papá no sabe.
Bunu yapmazsınız. Meraba demenin bir yoludur... -.. ve ellerini sıkarsınız.
no lo sabes, en realidad, en la forma en la que dicen hola y te da la mano
yapmak...? O kadar çabuk yapmazsınız. O kadar çabuk aşk yapmayın.
¿ tener... no lo hagas tan rápidamente, no se hace el amor rápidamente si no, es demasiado rápido ah, sí, ¡ me gusta durar mucho rato!
Sen eğlenceli bir şeyler yapmazsın.
Tú no quieres hacer nada divertido.
Ah, tabiki yapmazsınız.
Si, por supuesto que no.
O kadar yakın çekim yapmazsın.
Un guión que no se puede resumir con ilustraciones.
Belki öyle yaparsın, belki de yapmazsın.
Quizás no haga falta.
- Yemek yapmazsın, Larry.
- Tú no cocinas, Larry.
Ve eğer akıllıysan, hatalarından ders alırsın ve bir daha yapmazsın.
Y si eres inteligente, aprendes de tus errores y no vuelves a cometerlos.
Çünkü sen bizim ağabeyimizsin ve... böyle bir şey yapmazsın... Francis?
Porque tú eres nuestro hermano mayor y jamás harías algo así.
Siz çocuklar bunu bana asla yapmazsınız.
- Sí, ya lo sé. Ustedes nunca me harían algo así.
- Tekrar yapmazsın olur biter.
- No le des mamadas.
Sen asla bir şey yapmazsın.
Nunca haces nada.
Bu doğru, bunu yapmazsın.
Me olvidaba, usted no tiene humor.
Hayat, özünde bu yüce armağan sayesinde dengede durur. Arayış içindeyken, ne zaman bekleyeceğini ve bir şeyler sunmak için ne kadar zamanın olduğunu biliyorsan hata yapmazsın.
El equilibrio de la vida... reside esencialmente en ese bien supremo, y quien atine con la medida de la pausa o la espera... que se debe poner en las cosas, no corre nunca el riesgo... de buscarlas y enfrentarse con lo que no es.
Çünkü yapmazsın, çünkü bu gösterişli veya aptalca,..... veya sen korundun, çünkü hiç kimse korunmaz.
No lo haces porque es bueno ni estúpido. No lo haces porque te salvará, porque nada puede salvarte.
Rasgele hamle yapmazsın.
No mueves al azar.
Ve sen nasıl olurda burada durup bu konuda bir şey yapmazsın?
¿ Cómo puedes estar aquí sin hacer nada?
Çünkü kötüsün ve hata yapmazsın
Porque eres tan malo y no se puede fallar
Umarım bunu yapmazsın.
Desearía que no lo hagas.
Ama sen bunu asla yapmazsın.
Pero usted nunca podría hacer eso.
Kapıya vurunca bu komik ifadeni yapmazsın, yapsan da ben göremem.
No pones ese careto cuando llamo.
Max'i riske atmamak için... hiçbir şey yapmazsın.
Usted no haria nada que pusiera en riesgo la vida de Max.
Sen egzersizini öğle yemeğinden önce yapmazsın ki.
¿ Cuándo ha hecho sus ejercicios antes de la comida?
Umarım yapmazsın.
Preferiría que no lo hicieras.
- Umarım bunu konserde de yapmazsın.
- No hagas eso en el concierto.
Sen bana asla iyilik yapmazsın.
Tu nunca me haz hecho ningún favor.
ama bunu yapmazsın dimi?
Pero tú no harías eso, ¿ no?
Başka neler yapmazsınız?
Que otra cosa no haces?
- Sen espri yapmazsın.
No hagas bromas. No.
- Hayır. Bunu yapmazsın.
No, no.
yapmayacağım 170
yapma 5445
yapmalıyım 51
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmalıyız 39
yapma 5445
yapmalıyım 51
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmalıyız 39
yapma ama 158
yapmayın 745
yapmazsan 25
yapmaz 37
yapmayacaksın 53
yapma böyle 70
yapmamalısın 52
yapma bunu 151
yapmam 83
yapmak zorundayım 47
yapmayın 745
yapmazsan 25
yapmaz 37
yapmayacaksın 53
yapma böyle 70
yapmamalısın 52
yapma bunu 151
yapmam 83
yapmak zorundayım 47
yapma be 35
yapmamalıydın 32
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmayın çocuklar 34
yapmak zorundasın 42
yapmak mı 28
yapmamalıydın 32
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmayın çocuklar 34
yapmak zorundasın 42
yapmak mı 28