Çok şey traduction Espagnol
55,852 traduction parallèle
Herkesten çok şey biliyorum.
Sé más que nadie.
Bazılarınızın daha çok şey yapabileceğimi, yapmam gerektiğini düşündüğünü biliyorum.
Sé que podrían pensar que había más que pude haber hecho, o debí haber hecho.
Her şey, çok şeyi kapsıyor.
Todo es mucho.
Bizim gibiler zaten çok şey kaybetti.
Sujetos como nosotros... ya hemos perdido mucho. No me conoces.
Aklında kalmasını istediğin çok şey olduğunu söylediğini hatırlıyorum. Ama hepsi unutulup gitti.
Recuerdo que dijiste que había mucho a lo que querías aferrarte y entonces se acabó.
Daha çok şeytan veya süper sikko bir tanrı gibi bir şey.
Es más bien un demonio, o un dios súperjodido.
Eh evet, benim kızımı tekrar görmek için yapmayacağım çok şey var, fakat seni öldürmek beni ona özenti saçmalıklarından daha çabuk ulaştırıyor.
Sí, hay muchas cosas que no haría para ver a mi hija, pero asesinarte me llevará a ella mucho más rápido que tu mierda poco original.
Bugün senin hakkında çok şey anlatıldı.
He escuchado mucho sobre ti el día de hoy.
Ben ve bu zırh birlikte çok şey atlattık, bir geçmişimiz var.
Esta armadura y yo hemos pasado por mucho juntas. Tenemos una historia.
Bana düşünecek çok şey verdin.
Me ha dado mucho en lo que pensar.
Yüz yüze olmadıkça, söyleyemeyeceğim çok şey var ama bir şeyi bilmen gerek.
Hay muchas cosas que no puedo decir salvo en persona, pero tienes que saber algo.
- Çok şey biliyoruz.
- Sabemos demasiado.
Yüzbaşı Keane'in karargahta kalıp adamlarını çatışmaya göndermesi hakkında bir çok şey dinledik.
Hemos oído mucho sobre cómo el capitán Keane se quedaba en la base, enviando a sus hombres al fuego enemigo.
O bir şeyleri halledebilir. Kanıtı güvene alır, oradaki adamı tutuklatır, bir çok şey yapabilir.
Puede hacer que pasen las cosas, asegurar la prueba, que detengan a ese tío, a todos.
Burada çok şey var.
Aquí hay muchas cosas.
Sıradaki bu kayıtta çok ama çok sessiz olmalısın. Çünkü çok yanlış bir şey yapmak üzeresin.
Para el siguiente deberán permanecer muy callados porque harán algo muy malo.
Çok korktuğunu ya da böyle bir şey yapmaktan rahatsız olacağını söyleme. Neden, biliyor musun? Çünkü insanları her gün gözetliyorsun.
Ahora, no digan que tienen mucho miedo o que no se sienten cómodos haciendo estas cosas porque, adivinen qué, espían a otros todos los días.
O kasetleri bırakması da çok manyakça bir şey! Kimse bunu hak etmez.
¡ Y dejar esas cintas fue algo muy retorcido, carajo!
her şey çok hızlı ilerledi.
Solo digamos que esa noche las cosas avanzaron muy rápido.
Tatlım, hiçbir şey mükemmel değildir ama gerçekten çok şanslıyız.
Cariño, nada es perfecto, pero tenemos mucha suerte.
Senin için her şey çok kolay.
Esto es tan fácil para ti.
Aslında çok sıra dışı bir şey.
Eso es una gran cosa.
Kasetlerdekinden çok daha fazla şey biliyorum ve kanıtlarım var.
Sé mucho más de lo que está en esas cintas, y tengo prueba.
Talep ettiğin şey çok ciddi bir mesele.
Lo que estás pidiendo es muy serio.
Bir şey yapmazsak çok daha fazla insan ölecek zaten.
Si no hacemos nada, muchas personas van a morir,
Ama o zamana kadar her şey çok güçleşecek.
Pero las cosas se pondrán muy difíciles antes de ese momento.
Çok okurum ve şey pek fotoğrafik hafızaya sahip olmasam da hızlıca okuyup geçmem ve hiçbir şeyi tam anlamadan bırakmam.
Leo mucho y... Aunque mi... Aunque mi memoria no se considera vívida, no leo por encima y no escatimo.
Fakat doğru olduğunu düşündüğüm bir şey yaptım ve çok riskli bir durum olduğunun da farkındaydım.
Pero hice lo que pensé era correcto y sabía que era un riesgo enorme.
Bu çok anlamlı bir şey, öyle olmak zorunda.
Pero lo hizo. Eso significa algo ahora... sí. Tiene que serlo.
Çok bir şey istememiştim ama hak ettiğimden daha fazlasını elde ettim.
No pedí demasiado y recibí más de lo que merecía.
Ya da orada hiçbir şey yapmadan oturup David'in dirilip yüzünü yemesini beklersin. Bu da çok yazık ve ayrıca manyakça bir şey olur ama ne yapalım, herkesin fikri kendini bağlar.
Así que puedes sentarte ahí y no hacer nada y esperar que vuelva a la vida David y te coma la cara, también maldita pena y qué locura, pero demonios, cada uno hace lo que quiere.
Bu şey çok güçlü, Morty, İzotop 465'i oluşturuyor.
Esta cosa es tan poderosa, Morty, que hace que el isotopo 465
Bu çok özel bir şey.
Esto es algo muy especial.
Çok önemli bir şey, o yüzden sakın kırma.
Es realmente importante, así que no lo rompas.
Sanırım bir çok insanın panik yapmayı bırakıp rahatlamasına yardımcı olmuştur, ki bu da yediğimiz hayvanlarda olmasını istediğimiz bir düşünce yapısı, fakat kendim için istediğim bir şey değil.
Yo pienso que han ayudado a muchas personas a sentirse cómodas Y a parar de caer en pánico, que es un estado de la mente valoramos a los animales que comemos, pero no como algo que queremos para nosotros.
Ama yağmalamaktan çok daha büyük hırsları daha kalıcı bir şey inşa etme arzusu vardı.
Pero tenía una ambición que iba mucho más allá de los botines, un deseo de construir algo más permanente.
Ve bu radikalleri araştırıp bulmaya yardım amaçlı yapabileceğin çok daha fazla şey olduğuna inanıyorum.
Y creo que podrían estar haciendo más para ayudarnos a descubrir a esos radicales.
Bunun yanı sıra, kölelerin meskeninin orada çok tuhaf bir şey oldu.
Dicho eso, en los cuarteles de esclavos ha pasado algo de lo más extraño.
Şu hayatta en çok değer verdiğim iki şey çocuklarım ve evliliğim.
Las dos cosas que más valoro en esta vida son mis hijas y mi matrimonio.
Öte yandan onun sana söz geçirdiğini anladığında her şey için çok geç olacak.
Y para cuando te des cuenta de que él te ha estado controlando, va a ser demasiado tarde.
Çok misafirperver davranıyorsun, ama ödeyeceğimiz hiçbir şey yok.
Ha sido tan hospitalaria, pero no tenemos nada para pagarle.
Demiş ki : " Appassionata'dan daha muhteşem bir şey bilmiyorum, ama onu çok fazla da dinleyemiyorum. Çünkü insanın sinirlerini etkileyebiliyor.
Dijo, " no conozco nada que sea más grande que la appassionata, pero no puedo escucharla a menudo.
Ama biz... Her şey çok hızlı oldu.
Es que sucedió tan rápido.
Çok yakında yine her şey daha iyi olacak.
Las cosas serán mejores de nuevo pronto.
Lokantalar, meyhaneler, genelevler ve daha pek çok güzel şey!
Restaurantes, bares, burdeles, todo de buena calidad.
Düşman listesi oluşturmaktan çok farklı bir şey bu, Rachel.
Eso no tiene nada que ver con recopilar una lista de enemigos, Rachel.
Gerçekten sana yaptığım şey için çok üzgünüm.
Ambos lo sabemos, y... siento muchísimo lo que te hice.
Bu şey çok acıtmaya başladı.
Esta cosa es realmente Empezando a matar.
Her şey değişti ve bu beni çok korkutuyor.
Solo yo todo ha Cambiado, y yo, um... Es que me está asustando mucho.
Unutmayın, gümüşten daha çok ihtiyacımız olan şey kadınlar!
Recuerden, ¡ lo que necesitamos más que la plata son las mujeres!
"Ve, her şey çok güzeldi."
"Y sepan que fue genial".
çok şey mi istiyorum 23
çok şey öğrendim 19
çok şey biliyorsun 17
şeytani 22
seymour 151
şeyi 45
şeyler 33
şeytan 474
seyahat 26
seyret 126
çok şey öğrendim 19
çok şey biliyorsun 17
şeytani 22
seymour 151
şeyi 45
şeyler 33
şeytan 474
seyahat 26
seyret 126
şey için 42
şeytan mı 26
şey gibi 140
şeyy 181
şey ben 70
şeye benziyor 18
şey mi 23
şey efendim 19
seyir subayı 22
seyret şimdi 29
şeytan mı 26
şey gibi 140
şeyy 181
şey ben 70
şeye benziyor 18
şey mi 23
şey efendim 19
seyir subayı 22
seyret şimdi 29