English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ Ü ] / Ün

Ün traduction Espagnol

10,017 traduction parallèle
Bob durst'ün suçsuz bulunması pek hoşa gitmeyen bir durum oldu.
No fue bien recibido el acontecimiento de... Cuando Robert Durst fue declarado inocente.
Bu C-4'ün FBI operasyonu sırasında patlaması için ateşleyici gerekiyordu ve onlara barut vermedik.
Para que este C-4 explotase durante la operación del FBI necesitaría un detonante. Y no les dimos uno.
Birim 5'ten merkeze. Lincoln'ün köşesinden dönüyorum.
Unidad 5 a Despacho, estoy girando en la esquina de Lincoln.
Earl'ün fikriydi.
Era de Earl.
Earl'ün tarifleri herşeyiyle eski moda.
Earl es un Anticuado con todo.
The Last Man on Earth'ün önceki bölümlerinde...
Anteriormente en The Last Man on Earth...
Durst'ün peşini bırakmıyorum.
NO DESISTO CON DURST.
Polis Bayan Durst'ün çiftin Riverside Drive'daki evlerine ulaştığına ikna olmuş durumda.
La policía estaba conforme con que la señora Durst consiguiera llegar al apartamento de la pareja de Riverside Drive.
İyi Günler, Douglas Durst'ün ofisi.
Buenas tardes. Oficina de Douglas Durst.
Bob Durst'ün abisi Douglas'ı göreceğiz.
Vamos a ver al hermano de Bob Durst, Douglas.
2000 yılının son baharında, Westchester Bölge savcısının Bay Durst'ün ilk eşinin kaybolmasını araştırdığını duymuş muydunuz?
En otoño del 2000, ¿ escuchó noticias de que el Fiscal del Distrito de Westchester estaba investigando la desaparición de la primera mujer del señor Durst?
Audrey, Mara'nın içinde sıkıştığında Duke'ün denediği sorun.
El que Duke quiso usar cuando Audrey estaba atrapada dentro de Mara.
Biscayne ve 74'ün köşesindeki parktayım beyaz bir Range Rover'da.
Estoy en el Medical Park, en la esquina de Biscayne con la 74 en un Range Rover blanco.
- 53'ün en iyi 27'si?
- ¿ El mejor 27 de 53? - Vamos.
Burns'ün bize bir güzellik yapıp verdiği listeyi inceliyordum.
Pues he estado repasando esta lista que tan amablemente nos ha proporcionado Burns.
Şimdi, Burns'ün listesinde bunu yapabilecek biri yok.
Nadie en la lista de Burns sería capaz de eso.
Evet, Burns'ün zamanı tükenmek üzere.
Sí, pues a Burns se le está a punto de acabar el tiempo.
Burns'ün tam yerini bilmek istiyorum.
Necesito la localización exacta de Burns.
Rock'n roll'ün kralıdır.
Fue el Rey del Rock and Roll.
Robert Durst'ün Sesi Selam.
Hola. Soy Bob.
There's not a doubt in my mind Bob Durst'ün en az 3 kişiyi öldürdüğüne dair hiçbir şüphem yok.
No tengo ninguna duda en que Bob Durst ha matado al menos a tres personas.
Daha önce Bob Durst'ün... dünyadaki en şansız adam olduğunu söylemiştim.
He dicho antes que creo que Bob Durst puede ser el hombre con peor suerte del mundo.
Organize suçu açığa çıkarmak için girilmiş en büyük girişimlerden biriydi. Bu durum Kefauver Duruşmaları olarak ün salacaktı.
Es el mayor esfuerzo para desenmascarar el crimen organizado en la historia de los Estados Unidos en lo que llegaría a ser conocido como las Audiencias de Kefauver.
Aria yaptığım kısa bir muhabbetten sonra namı diğer Elizabeth Weinberg'ün çocukluğundaki çözülmemiş bazı sorunların Bay Finn üzerinde yapı ve disiplin ihtiyacının aktarımına sebep olduğuna karar verdim.
Luego de una breve conversación con Aria... también conocida como Elizabeth Weinberg, pude determinar... que algunos problemas sin resolver de... su niñez, habían llevado a una transferencia de su necesidad... de estructura y disciplina al señor Finn.
Suikastçılar geçtiğimiz on yılda binden fazla adam öldürdü ve izleri titizlikle temizleme alanında ün saldılar.
En los últimos diez años, Murder, Inc. ha matado a más de 1.000 hombres... y se han ganado la reputación de ser meticulosos... cubriendo sus huellas.
Paul'ün piyano çaldığını duymuş muydunuz?
¿ Ha escuchado alguna vez a Paul tocar el piano?
Çünkü Dani'nin bilgisayarında ne varsa Nicole'ün görmesini istemiyor.
Porque sea lo que sea que esté en la laptop de Dani, no quiere que Nicole lo vea.
Süregirl'ün kahramanca girişiminden sonra koyda meydana getirdiği ekolojik felaketten sonra National City vatandaşlarının kendilerine sordukları soru bu.
Eso es lo que los ciudadanos de National City se están preguntando después del último intento heroico de Supergirl que dejó la bahía enfrentando un desastre ecológico.
Süpergirl'ün tecrübesiz olduğunu unutun ben onun National City'ye getirdiği beladan bahsediyorum.
Olvídate de la falta de experiencia de Supergirl, yo hablo de los problemas que ella traerá a National City.
Süpergirl'ün son fiyaskosundan hepimiz haberdarız, değil mi?
Todos estamos conscientes del último desastre de Supergirl, ¿ verdad?
Yani, bu durum Süpergirl'ün hikayesinin kontrolünü ele almamızı gerektiriyor.
Así que depende de nosotros controlar la historia de Supergirl.
Doğrudan Süpergirl'ün suratına bakacak seni asistanı olarak görmeyecek.
Mirará a Supergirl directo a la cara y ni siquiera notará que es su asistente.
Süpergirl'ün piyasaya sürülüş hatası mı? Onu bana okumana gerek yok. Zaten ben yazdım.
No necesito que me lo leas, yo lo escribí.
Neden Süpergirl'ün şehri kurtarmaya çalışmasını eleştirmeye devam ediyorsunuz?
¿ Por qué sigue criticando a Supergirl por intentar salvar a la ciudad?
Ve sen onun "kankası" olarak ün yaptığın için merak etmem gerek neden bu ilişkiden istediğimi alıp bana getirmiyorsun?
Y dado que eres famoso por ser su amigo, tengo que preguntarme el por qué no has explotado esa relación para obtener lo que quiero
Bayan Patmore'un Bayan Hughes'ün elbisesi hakkında bir fikri olabilir demiştim ya?
¿ Recuerda que la Sra. Patmore tenía una idea sobre el vestido de la Sra. Hughes?
Bayan Hughes'ün evlenmek için kaftanlarınızdan birini ödünç alacağını.
Que la Sra. Hughes usaría uno de sus abrigos para su matrimonio.
Gözlerini kapatışı ve başını sallayışı tıpatıp Matthew'ün eski halleri.
Él cerraba los ojos y balanceaba la cabeza... exactamente de la misma forma que Matthew solía hacerlo.
Donör'ün kan grubu ender ve tam uyumlu.
El grupo sanguíneo del donante es raro y una coincidencia perfecta.
- Bil bakalım, Paul'ün sevgi tanımı neymiş?
Adivina cuál es la definición de amor de Paul.
"The Searchers" Dük'ün en iyi filmlerinden biridir.
Centauros del desierto, quizá la mejor de John Wayne.
Söz konusu grup dünya çapında kazandığı yandaşlar sayesinde ün kazanıyor.
El grupo en cuestión está ganando notoriedad... en virtud de una serie de llamamientos internacionales a través de la Red.
15 dakikalık ün geçip gidince gündemde kalmanın bir yolunu bulmak istedi.
Una vez acabados sus 15 minutos de fama, desesperadamente quiso seguir aferrado a ello.
Doktor Amatör'ün boynunda kestiği yer.
Por donde la doctora Novata te ha abierto el cuello.
Ve her yıl Eylül'ün 7'sinde bana kek verdi.
Cada año me daba el mismo pastelito el siete de septiembre.
- Lizzy, Müdür'ün ofisine girdin ve ona Mesnet ile gözdağı verdin.
Lizzy, entraste al despacho del Director y le engañaste con el Fulcrum.
Yüce Bölük'ün saklandığını sanıyordum?
¿ Qué el Escuadrón Supremo no había huido?
Ne zamandır, ne güzel göründüğümü, hayatımın ne hoş olduğunu Paul'ün yüzüne çarpasım vardı.
Tengo ganas de restregarle a Paul lo buena que estoy y lo divertida que es mi vida.
Bugünkü randevum Paul'ün tam zıttı.
Mi cita de esta noche es todo lo que Paul no es.
O Stymphali kuşları bugün Herkül'ün kanının tadına bakamayacaklar.
Esas aves estinfálidas no probarán la sangre de Hércules... Hoy no.
Herkül'ün peşinden gitmeliyiz.
Debemos ir por Hércules.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]