Anlıyorsunuz değil mi traduction Français
172 traduction parallèle
Anlıyorsunuz değil mi? Bayan Lawrence, karşınızdaki kişileri tanıyor musunuz?
Cela doit passer en premier, vous comprenez?
Bunlar 30 günlük izinler. - Anlıyorsunuz değil mi?
Ces visas sont valables 30 jours.
Yine de anlıyorsunuz değil mi? Zavallı Edwin çok hassastır.
Son oncle est d'une susceptibilité!
- Anlıyorsunuz değil mi?
- Vous comprenez bien cela?
Anlıyorsunuz değil mi?
Une famille détruite!
Anlıyorsunuz değil mi? Teşekkür ederim.
Vous comprenez?
- Anlıyorsunuz değil mi?
- Vous comprenez? - Bien sûr.
Anlıyorsunuz değil mi?
Vous voyez?
Ve, varsayalım ki Mrs Kennicut bu kimseyi redetti. Anlıyorsunuz değil mi?
Elle aurait pu refuser et dire :
Herkese bağışta bulunduğumuzu anlıyorsunuz değil mi? Ayrıca bu bağışlar da küçük değil.
Comprenez-moi bien, on donne des contributions à tout le monde, et ce ne sont pas des petites contributions.
Paranın hırsızlık için kullanıldığından emin olamam, anlıyorsunuz değil mi?
Je ne suis pas sûre que cet argent ait servi au cambriolage.
Ben kendimi korurum, kendim de beni korur, anlıyorsunuz değil mi?
Je m'occupe de mon corps, mon corps s'occupe de moi. Vous me comprenez?
- Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
- Vous me comprenez?
Keşif uçağı gönderemiyoruz. Görevin gizliliği açısından, anlıyorsunuz değil mi?
On ne peut aller vérifier... afin de préserver la mission.
- Bunu anlıyorsunuz değil mi?
- Vous comprenez?
Bayan Apgar, bu oturumun amacını anlıyorsunuz değil mi?
Mme Apgar, comprenez-vous bien le but de cette audience?
- Anlıyorsunuz değil mi?
- Vraiment.
Anlıyorsunuz değil mi? Pastanız zarflarınız, erzaklarınız tuvalet kağıdınız, altın fincan kahve. Sonra da eve gidiyorsunuz.
Petits gâteaux, enveloppes, provisions, papier hygiénique, six tasses de café, et on rentre à la maison.
Ben de cesaretimi toplamak için oraya gitmiştim. Beni anlıyorsunuz değil mi?
Je me suis donné du courage au bar, vous voyez.
Anlıyorsunuz değil mi?
Vous comprenez?
Şimdi kıymetli Nora'ma neden geri dönemediğimi anlıyorsunuz değil mi?
Vous comprenez pourquoi je n'ai pas pu avoir ma Nora, mon trésor.
Anlıyorsunuz, değil mi?
Vous le comprenez, n'est-ce pas?
- Bunu anlamıyorsunuz, değil mi? - Evet, anlıyorum.
Vous ne comprenez pas ça, hein?
Beni anlıyorsunuz, değil mi?
Vous comprenez cela, messieurs, n'est-ce pas?
Anlıyorsunuz, değil mi?
Vous voyez ce que je veux dire?
Anlıyorsunuz, değil mi? - Evet, evet.
Vous comprenez cela?
- Nasıl olduğunu anlıyorsunuz, değil mi?
- Vous comprenez. - Oui.
- Anlıyorsunuz, değil mi?
Vous comprenez, n'est-ce pas?
- Arabalardan anlıyorsunuz, değil mi, Bay Donely?
- Vous connaissez les voitures.
Beni anlıyorsunuz değil mi? Evet ama bu size bağlı.
Ça dépend de vous.
- Beni anlıyorsunuz, değil mi?
- Vous me comprenez?
Beni anlıyorsunuz, değil mi?
Vous me suivez?
Beni anlıyorsunuz, değil mi?
Vous comprenez ça, non?
Bu iş burada bitmeyecek, anlıyorsunuz, değil mi?
C'est loin d'être terminé.
Anlıyorsunuz, değil mi?
Vous en êtes conscient, n'est-ce pas?
- Beni anlıyorsunuz, değil mi?
Vous me comprenez? Bien sûr.
Yarım saat önce burada çatal değnekle * kızımı bulmak isteyen bir adam vardı. Anlıyorsunuz, değil mi?
On vient de nous proposer de retrouver Amanda à l'aide d'une baguette magique.
Neden Sheraton'da çalışmak istediğimi anlıyorsunuz, değil mi?
Vous comprenez pourquoi je veux ce boulot au Sheraton. OK, fiston.
Anlıyorsunuz değil mi? Evet, kabul ediyor musunuz?
Alors, vous acceptez?
Anlıyorsunuz, değil mi?
Vous en aurez aussi.
Anlıyorsunuz, değil mi Bay Caul?
Vous comprenez, n'est-ce pas?
Beni anlıyorsunuz, değil mi Bayan Mayer?
Vous comprenez ce que je veux dire.
Ne demek istediğimi anlıyorsunuz, değil mi?
Vous comprenez, hein?
Çünkü zor durumda kalmak acı verir, anlıyorsunuz, değil mi?
Parce que les gens n'aiment pas être embarrassés.
- Ne kastettiğimi anlıyorsunuz, değil mi?
- Oui! - Tu sais ce que ça veut dire?
Anlıyorsunuz, değil mi?
Comprenez-vous?
Bu vesileyle, bir kız arkadaşım var, arada çalışır. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz, değil mi? Ona...
Alors à ce propos justement j'ai une copine, genre occasionnelle, si vous voyez ce que je veux dire, faudrait...
Emniyetinizi garanti edemeyeceğimi anlıyorsunuz, değil mi?
- C'est à vos risques et périls.
Her şeyi berbat etmek istemem. Anlıyorsunuz, değil mi?
Je n'ai pas envie de tout gâcher.
Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
Vous comprenez?
Bir reklam. Bunu anlıyorsunuz, değil mi?
C'est une publicité.
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
degil mi 350
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değil misiniz 34
değil mi evlat 40
değil mi jack 21
değil mi hayatım 33
değil miyiz 24
değil mi oğlum 33
değil mi kaptan 17
değil miydi 73
değil mi beyler 17
değil mi joe 23
değil mi evlat 40
değil mi jack 21
değil mi hayatım 33
değil miyiz 24
değil mi oğlum 33
değil mi kaptan 17
değil miydi 73
değil mi beyler 17
değil mi joe 23