Bir süre için traduction Français
2,523 traduction parallèle
Daha doğru düzgün sarılmadık bile. Kısa bir süre için gitmem gerekiyor. Arayan kim?
Même si ton père et ta mère sont séparés, tu peux encore avoir tes soirées films.
Biliyorum, ama acil bir iş çıktı ve çok kısa bir süre için oradan ayrıldım.
Tu m'as promis que tu ne le quitterais pas! Je sais, mais il y a eu cette urgence au boulot, et j'ai du partir pour quelques minutes.
Aslında kısa bir süre için geldim.
En fait, je ne reste pas longtemps.
- Ufacık bir süre için?
Pas longtemps?
Jack elindeki dosya bir günden biraz daha fazla bir süre için adanın olacağına inandığım koordinatların üzerinden uçacak tüm havayollarını gösteriyor.
Jack... Le classeur dans vos mains Montre tous les trajets aériens qui survolent les coordonées où je crois que l'île sera.
Kısa bir süre için, her gece yatağa uzandığımda bu hata mıydı diye düşündüm.
Pendant longtemps, je suis resté allongé chaque nuit à me demander... si j'avais fait une erreur.
Bir süre için Ryan'ın para konusunda bizle uğraşmasını istemiyorum.
- Bravo! J'ai une chanson parfaite.
- Biliyorum, fazla cömert. Bir süre için Ryan'ın para konusunda bizle uğraşmasını istemiyorum.
Je ne veux pas que Ryan se retrouve à la rue.
Kısa bir süre için.
Prendre un congé.
Bizi bir süre için yalnız bırakma nezaketini gösterir misin acaba?
- Vous pouvez nous laisser seuls?
Sadece kalbin, kısa bir süre için.
- Que votre cœur, pas longtemps.
Bu boku yemeye devam edersen seni uzun bir süre için kilitleyeceğim anladın mı?
Si vous continuez, je vous boucle. C'est pigé?
Geçici bir süre için Tammi.
C'est temporaire, Tammi.
Ona vitamin almasını söyledim. Bu yardımcı olur, ama kısa bir süre için.
Je lui ai conseillé de la vitamine K. Ça l'aidera un moment.
Zack hiç yasını tutmak için bir süre uzaklaşmak istedi mi?
Zack a parlé de prendre des congés? - Vous savez, pour faire son deuil?
O gece, eve döndüğümde, uzun süre kızların odasında durdum ve onları uyurken izledim. Bir an için...
Mais ce soir-là, quand je suis rentrée, je suis allée dans les chambres des filles, les regarder dormir, et... pendant un instant...
Gaby, beni anlıyor. Belki de kısa bir süre birlikteydiler ve kadın onun için önemli değildi?
C'était peut-être un mariage éclair sans importance dans sa vie.
YouTube'a düşmemek için bir süre isteklerini yerine getirmeliyiz.
Nous pourrions faire en sorte que ça vaille la peine, afin de ne pas se retrouver sur YouTube...
Genelde, dokuz ay psikiyatrik bir hastanın zihinsel durumunun iyi ya da kötü, önemli bir derecede değişmesi için yeterli bir süre midir?
C'est exact. 9 mois suffisent pour que l'état mental d'un patient en psychiatrie... change de manière significative, pour le meilleur ou pour le pire?
Bana kalırsa 1986'dan bu yana geçen süre soyu tükenme tehlikesinde olan canlıların üremesi ve nesillerini garantiye almaları için gerekli bir süreydi.
À mon avis, cela représente une période suffisante pour permettre la reconstitution des espèces qui étaient en déclin ou en voie d'extinction.
Sıkı durun, sadece $ 19.95, ve teklifimiz bir süre için geçerli.
Seulement 19,95 $.
Bana almak için bir saniye süre verin.
Donnez-moi une seconde pour le prendre.
Makyajını yapman ve Noel ağacını süslemen için yeterli bir süre
Juste le temps que tu te maquilles un peu et que tu décores mon petit arbre!
Dubaku'nun birliklerimizin Sangala'dan çekilmesi için verdiği süre doldu. Fakat hemen çekilmeye başlayarak bir jest yaparsak, bu Dubaku'nun tetiği çekmesini önleyebilir.
La limite que Dubaku nous a fixé pour retirer nos troupes du Sangola est dépassé, mais si on fait un geste... qu'on commence un retrait immédiat, ça pourrait empêcher Dubaku d'appuyer sur la détente.
Bu gerçekten birini unutmak için yeterli bir süre mi?
Est-ce vraiment assez long pour oublier quelqu'un?
Peki üç yıl birini unutmak için yeterli bir süre mi?
Alors... Est-ce que trois ans, c'est assez long pour oublier quelqu'un?
Bir uçak varsa Jin bulur. İçeri girmek için on dakikamız var yoksa uzun süre ormanda kamp yaparsınız.
Mais là, si on n'arrive pas au port dans dix minutes, préparez-vous à camper dans la jungle pendant longtemps.
Bir süre, demiryolları tarafından inşaat alanına giren kızılderilileri vurması için işe alınmıştı.
Autrefois, il fut employé par les chemins de fer pour tuer tout indien tentant d'empecher la construction.
Yani, bunları bir süre benim için saklayabilir misin?
Alors, tu pourrais me les garder un bout de temps?
Bir süre, gençler için doğa yürüyüşü yapıldı ama sonradan bunu değiştirdik çünkü kızın biri hamile kaldı.
Pendant un temps, c'était des randonnées pour ados. Mais on a changé, car une fille est tombée enceinte.
Kullanmayı öğrenmek için yeterli bir süre, değil mi?
Assez longtemps pour apprendre à vous en servir, hein? - Il a raison.
Bir çocuk için çok uzun süre bekledik.
Nous avons longtemps attendu un bébé.
Ölmeden önce seni mümkün olduğu kadar uzun bir süre kan dolaşımıyla yaşatmak için, bir program yaptım böylece, tıp dilinde konuşursak, sen gerçekten ölmüş değilsin.
je l'ai programmé le plus longtemps possible tu n'es pas vraiment morte.
İki yıl daha 16 yaşındayken vermiş olduğunuz kararı düşünmek için uzun bir süre.
Deux ans, c'est quand même long pour réfléchir à une décision prise à l'âge de 16 ans.
Huzuru sağlamak için, bir süre.
Pendant un temps, pour maintenir la paix.
Daha önümüzde sıkıcı ve uyuz olmak için uzun bir süre var, 30larımızın sonlarına yaklaştığımızda zaten sıkıcı ve uyuz olacağız.
On aura tout le temps de porter des anneaux et d'être chiants à la fin de la trentaine, quand on sera chiants de toute façon.
Birkaç saat, bir gezegenin yaşanabilir olduğunu belirlemeyi bırak, güvenli olup olmadığına karar vermek için bile yeterli süre değil.
Quelques heures ne sont pas suffisantes pour dire si une planète est sûre, encore moins si on peut y vivre à long terme.
Ukalalık yapmak veya seni kızdırmak için gelmedim ama eğer bir süre bu gemide olacaksak yaptıklarından haberdar olmam gerekiyor.
Je suis pas là pour vous engueuler ou vous énerver, mais si on doit rester ici quelque temps, il faut qu'on travaille ensemble.
Bulaşmanın olması için gayet yeterli bir süre.
C'est plus qu'assez pour être contaminé.
Takas için bir saat süre verdi.
Il veut Scylla dans une heure.
Kayıp kişi bildirimi için yeterli bir süre değil.
{ \ pos ( 192,210 ) } pour lancer une alerte,
Ama herkesin spot ışıkları altında bir süre olmaya hakkı vardır. Biliyorsun... parlamak için.
Mais tout le monde mérite son moment sous les projecteurs, tu sais, de briller?
Ne kadar uzun süre dayanabilirsek,... Bay Sun'ın on üç temsilci ile görüşüp, koordineli bir yükselişin planını yapmaları için o kadar süreleri olur.
Nous devons fournir le temps à M. Sun de rencontrer les 13 délégués et parler avec eux.
Uzunca bir süre çıktık sonra ben hamile kaldım ve sanırım 19 yaşındaki iki genç için çok zor bir durumdu ve ayrıldık.
On a été ensemble longtemps, mais après je suis tombée enceinte, et j'imagine que pour deux jeunes de 19 ans ça faisait trop à gérer, alors on s'est quitté.
Bir süre önce, şüpheli bir terörist olayı için FBI gelmişti.
Le FBI est venu l'année dernière pour une histoire de terrorisme.
Görünüşe göre beni yakanlar... beni bir süre yanlız bırakmaya karar verdiler. Hayatımı kurtardığın için sağol, Fi.
Il semble que ceux qui m'ont grillé vont me laisser la paix pour l'instant.
Değişik güvenlik şirketlerinde 10 yılı aşkın bir süre çalışmış, her seferinde işini fazlasıyla iyi yaptığı için kovulmuş.
En 10 ans, il a travaillé pour diverses sociétés de sécurité, renvoyé à chaque fois pour excès de zèle.
Bu ormanda takılıp kalmak için uzun bir süre.
Ça fait longtemps, perdu dans les bois.
Dinle, Milo, bir süre önce... Bu Matheson denen adamla tanıştım, ve bana onun için bir kaç şey yapabileceğimi söyledi.
Écoute, Milo, il y a quelque temps... j'ai rencontré ce Matheson à la piste et il a dit que je pourrais... faire des trucs pour lui...
* Bekledim aşk titreşimleri için uzun bir süre * * ve dans ediyorum kendi kendime *
Well, I wait so long for my love vibration And l'm dancing with myself
Yardımın için sağ ol. Bir süre ağır bir şey kaldırmamam gerekiyordu.
Merci pour le coup de main, j'ai le droit de rien porter.
bir süre sonra 89
bir süre 55
bir süredir 49
bir süre önce 40
bir süreliğine 93
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
bir süre 55
bir süredir 49
bir süre önce 40
bir süreliğine 93
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
içinde ne vardı 18
içine gir 16
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir saniye 1866
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir saniye 1866