English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ D ] / Daha önce hiç duymadım

Daha önce hiç duymadım traduction Français

288 traduction parallèle
Bu müziği daha önce hiç duymadım, yine de çalıyorum.
Je n'ai jamais entendu cette musique avant et pourtant je la joue.
Bu konudan bahsettiğini daha önce hiç duymadım.
Je ne t'ai jamais entendu en parler.
Daha önce hiç duymadım, sessizliği.
Je ne l'ai jamais entendu auparavant, le silence.
Daha önce hiç duymadım.
J'ignore qui c'est.
Bozuk bir şeyin bizi tehdit ettiğini daha önce hiç duymadım.
Je n'avais jamais entendu une panne nous menacer.
Daha önce hiç duymadım.
Je ne l'avais jamais entendu.
Nasıl oldu da seni daha önce hiç duymadım?
Comment se fait-il qu'on ne m'ait pas parlé de toi?
Daha önce hiç duymadım.
Connais pas.
Daha önce hiç duymadım. - O en büyükleridir.
- Le plus gros poisson.
Daha önce hiç duymadım.
Jamais entendu parler.
daha önce hiç duymadım.
Je ne connais pas ce mot.
- Daha önce hiç duymadım.
- Jamais entendu parler.
Onu daha önce hiç duymadım.
Je ne l'avais jamais entendue.
Nasıl oldu da adını daha önce hiç duymadım öyleyse?
J'en ai jamais entendu parler.
Daha önce hiç duymadım..
C'est quoi ces consignes?
Ölüme yaklaşan çoğu insanın garip deneyimleri olur ; fakat bu kadar detaylısını daha önce hiç duymadım.
Les gens proches de la mort ont parfois de drôles d'expériences, mais pas toujours aussi détaillées.
- Daha önce hiç duymadım.
- Ça me dit rien.
Bu şekilde adlandırıldığını daha önce hiç duymadım.
Je ne savais pas que ça s'appelait comme ça.
Bu şiiri daha önce hiç duymadım.
Je n'avais jamais entendu ce poème. Récite-le encore.
Haklısın. Bu ismi daha önce hiç duymadım.
- Je ne connais pas ce prénom.
Bir beysbol sopası tarafından saldırıya uğrayan birini daha önce hiç duymadım.
Je n'ai jamais entendu parler de batte qui attaque.
Öyle isimde bir kitap daha önce hiç duymadım.
Je n'ai jamais vu un livre avec un titre comme ça.
Bence sandalye şahane bir hediye ama bu Joe Mayo'yu daha önce hiç duymadım.
C'est une super idée, mais je ne connais pas ce Joe Mayo.
Daha önce hiç duymadım.
J'ai jamais entendu parler de ça.
Adını daha önce hiç duymadım.
Connais pas.
Hayatımda daha önce hiç böyle vicdansızca bir şey duymadım.
Je n'ai jamais rien entendu d'aussi glacial.
Dünyanın en iyi filmini yapacağım. Hiç kimsenin daha önce görüp duymadığı bir film.
Je ferai mon plus grand film, une aventure extraordinaire.
Böyle bir şeyi daha önce hiç duymadım.
Je n'ai jamais entendu quelque chose comme ça.
Sonra, Foley, sen bir şey söylüyorsun. Daha önce hiç duymadığım bir adamın ölümüyle ilgili.
Puis, Foley parle de la mort d'un homme que je ne connais pas.
Ben duydum. Daha önce hiç duymadığım bir şeydi.
C'était quelque chose que je n'ai jamais entendu avant.
Bunu daha önce hiç bu şekilde duymadığımı belirtmeliyim. Biliyorum.
Je ne l'avais jamais entendue.
Daha önce hiç duymadığım bir ses.
J'ai jamais rien entendu de tel.
Rhodes adında, daha önce hiç duymadığınız birine rastladım.
Je vous présente un inconnu nommé Rhodes.
- Daha önce onu hiç duymadın mı?
- Ne sois pas ridicule. M. Evers?
Daha önce Kumanda Merkezinde bu tarz bir davranışı hiç duymadım.
On n'a jamais vu un tel comportement dans le QG de guerre.
Baron Bomburst'u daha önce hiç duymadınız mı? Vulgaria Hükümdarı?
Vous n'avez jamais entendu parlé du baron Bomburst, chef de la Vulgarie?
Kemanı daha önce hiç duymadığın gibi çalacağım.
Je vais jouer un hoedown... comme t'as jamais entendu.
Benim daha önce hiç duymadığım bazı sözcükler biliyor.
Il connaît des mots que je n'ai jamais entendus.
Oh, evet. Anlaşılan oldukça faalsiniz, fakat daha önce sizden bahsedildiğini hiç duymadım.
Je suis un vieux routard, mais j'ai jamais entendu parler de vous.
Düzenli olarak bu konuşmayı ben daktilo ediyor... ve içeriğine pek dikkat etmiyordum. Fakat daha önce hiç duymadığım ve sıkça tekarlanan bir kelime çıkmıştı karşıma.
Ordinairement je tapais ces discours... sans me soucier de leur sens... mais cette fois j'ai buté sur un mot... que je n'avais jamais vu avant.
Ben muhteşem bir enstrümanım, bunu kendin söylemiştin. Sayemde, daha önce hiç duymadığın sesler duyabilirsin!
Tu disais que j'étais un instrument superbe, dont tu pouvais tirer des sons inouïs!
Daha önce hiç duymadım.
Jamais entendu parler de lui.
Kapılar kapatılınca daha önce hiç duymadığım güçte çığlık atmaya başladı.
On ferme les portes et elle se met à hurler comme une furie.
Genç bayan bu, daha önce hiç duymadığım kadar zeka dolu bir soru.
Ma petite, c'est la question la plus intelligente qu'on m'ait posée. - Vraiment?
285 kuralın hepsini hiç hata yapmadan ilk kez söylediğinde daha önce hiç gurur duymadığım kadar gurur duymuştum.
Je n'ai jamais été aussi fière que la première fois où tu as récité d'un trait les 285 devises sans te tromper.
Büyük bir dalga vardı, göl berraktı ağlama sesine benzer bir şey duydum, daha önce hiç duymadığım türden bir şey.
Un hurlement... première et dernière fois de ma vie que je l'entendais d'ailleurs.
Daha önce hiç duymadığım bir şekildeydi.
Je ne l'avais jamais entendu comme ça.
İsa'ya yemin olsun ki bu şeyi daha hiç önce hiç duymadım.
Je le jure! J'en ai jamais entendu parler.
Daha önce bu kokuyu hiç duymadın mı?
Tu n'as jamais senti ça?
# Onun yaptığı her hareket, yaratıyor bende daha önce hiç duymadığım duygular #
Tous ses mouvements Eveillent en moi un nouveau sentiment.
Oda arkadaşım daha önce hiç duymadığım Scarsdale diye apayrı bir dünyadandı.
Mon coloc était de Scarsdale, une planète à l'opposé de West Virginia.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]