Hiç duymadım traduction Français
2,739 traduction parallèle
Bunu hiç duymadım.
On me l'a faite, aussi.
İşin gerçeği ise yaptıklarım için sorumluluk almam gerektiğini biliyorum pişmanlık duymam gerektiğini biliyorum ama hiç duymadım.
Et, le truc c'est que, je sais que je devrais me sentir entièrement responsable de mes actes, et que je devrais me sentir coupable de ce qui s'est passé, mais ça a jamais été le cas.
- O adamı hiç duymadım.
Jamais entendu parler de ce gars.
Uçan elk kafası diye bir tür yoksa, ki hiç duymadım, bir tahminde bulunup hayır diyeceğim.
À moins qu'il s'agisse d'une tête d'élan volante, je dirais non, au pif.
Adını hiç duymadım. Ta ki bir çete elemanı beni öldürmeye çalışıncaya kadar.
Je n'avais jamais entendu parler de toi avant d'apprendre que tu voulais me tuer!
Az önce hiç duymadım demiştin Frank.
Tu viens juste de dire que tu n'en avait jamais entendu parlé, Frank.
Hayır, hiç duymadım. Bak, senden o lanet isimleri almanı istiyorum, dostum.
Il faut que tu trouves leurs noms.
Diğerini hiç duymadım.
Celle-ci, je ne la connais pas.
- Snowden Güvenliği daha önce hiç duymadım.
- Jamais entendu parler.
Walter Snowden veya Snowden Güvenliği hayatımda hiç duymadım.
- Jamais entendu parler de Snowden ou de Snowden Security.
Daha önce hiç duymadım.
- Peigne singe. Quoi?
- Hiç duymadım.
- Connais pas.
Size söyledim. Bu adamın adını hiç duymadım.
Non, je ne connaissais pas cet homme!
Johannes Lovgren'i hiç duymadım.
Je ne connais pas ce Johannes Lovgren.
Ben daha önce hiç duymadım ve bence gayet güzelmiş.
Jamais entendu, mais je le trouve super.
Hiç duymadım.
Pourquoi je n'en ai jamais entendu parler?
Adını hiç duymadım. Evet.
- Jamais entendu parler.
Hiç duymadım.
H-2-1? - Connais pas.
Madem o kadar başarılıydın nasıl oldu da seni hiç duymadım?
Alors pourquoi je n'ai jamais entendu parler de toi?
Anglet mı? Daha önce hiç duymadım.
Jamais entendu parler.
Efendi'nin konsey odasına eşlerinde girmesine izin verildiğini hiç duymadım.
Je n'ai jamais entendu qu'une Concubine soit autorisée d'entrer dans la salle du conseil d'un Seigneur.
Onun adını hiç duymadım.
Je n'ai jamais entendu parler de lui.
Hiç duymadım.
Jamais entendu parler.
Bir vampirin bunu yaptığını hiç duymadım.
Un vampire ne fait pas ça.
Öyle birini hiç duymadım.
Connais pas.
Adını hiç duymadım.
Connais pas.
Beyaz Köşk, Oakhill, Morningdale ve adını daha önce hiç duymadığım evlerden gelen insanlar vardı.
Des gens de White Mansion, de Oakhill, de Morningdale, et d'autres maisons inconnues.
- Hiç duymadın mı?
- Tu n'es pas au courant?
- Hiç deodorant diye bir şey duymadın mı sen?
- T'aimes pas le déo, toi?
Yoksa ibneleri hiç duymadın mı?
T'as jamais entendu parler des pédés?
- Hiç duymadım.
Connais pas.
Adımı hiç duymadınız çünkü yaptığım işte çok iyiyimdir.
Parce que je suis bon dans ce que je fais.
Sanırım şu tabiri hiç duymadın ; "Gaz kromatografi makinesi yalan söylemez."
Sachez que la machine à chromatographie ne ment pas.
Hiç duymadım.
Connais pas.
- Böyle iş yapıldığını hiç duymadım. - Ama neden olmasın?
Pourquoi ne pas le faire?
Walter Snowden'ı hiç duymadın mı?
- Vous ne le connaissez pas?
- Kayıtlara geçsin... Ono Conda'ya hiç saygı duymadım.
Je n'ai jamais eu le moindre respect pour Onaconda Farr et ses convictions.
- Provy çekini hiç duymadın mı?
Tu connais pas le Chèque-bourse?
Hoover'ın kadın elbiseleri giyip genç erkeklerle ilişkiye giren biri olduğunu duymadın mı hiç?
Vous ne saviez pas que Hoover le faucon jouait la poule travestie?
Adını hiç duymadım.
Je n'ai jamais entendu parler de lui.
Sen "hayır, hayır demektir" diye bir şey duymadın mı hiç?
ça te dit un truc?
Ne yani, adını hiç duymadın mı?
T'as jamais entendu parler de lui?
Giselle, senden daha önce hiç böyle kelimeler duymadım!
Giselle, je ne t'ai jamais entendue parler comme ça.
"Mutfak Savaşları" nı duymadın mı hiç?
Tu connais pas Top Chef?
Trogayı duymadın mı hiç?
- Du quoi? - Le tapioga, tu connais pas?
"Trogayı duymadın mı hiç?"
- "Le tapioga, tu connais pas?"
Doogie Howser ( # ) adındaki zeki doktoru duymadın mı hiç?
Il existe des gens précoces.
Jules biliyor ki eğer ben Kristen'le konuşursam, bana hiç duymadığım bağımsız bir müzik grubundan bahsedecek, ve ardından onun seksi ve genç poposunu göreceğim ve suratına yumruğu indirivereceğim.
Tu mords la poussière, on dirait. Jules sait que si Kristen me parle d'un groupe obscur que je ne connais pas et que je vois son corps jeune et sexy, je lui en collerai une.
- Sihirli tarağı hiç duymadın mı?
- Ça te dit rien?
Nasıl oluyor da daha önce seni hiç duymadım? Çoğunlukla işimi doğunun biraz daha ilerisinde yaparım.
- J'ai jamais entendu parler de vous.
Onun hiç meşhur lafını, kutsal sözünü duymadın mı?
Tu connais sa formule préférée, son dicton?
duymadım 111
hiç de bile 279
hiç de değil 689
hiç değilse 21
hiç de öyle değil 49
hiç denemedim 24
hiç de 24
hiç değil 97
hiç dert değil 31
hiç durma 88
hiç de bile 279
hiç de değil 689
hiç değilse 21
hiç de öyle değil 49
hiç denemedim 24
hiç de 24
hiç değil 97
hiç dert değil 31
hiç durma 88