English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ K ] / Kanıtım var

Kanıtım var traduction Français

1,478 traduction parallèle
- Kanıtım var.
- J'ai des preuves.
Ayrıca öldürüldüğü gece nerede olduğum konusunda sağlam bir kanıtım var.
Et j'ai un alibi en béton pour la nuit où il a été tué.
Kanıtım var.
J'en ai un.
Kanıtım var.
J'ai des preuves.
"Çirkinsin ve bu bir gerçek,'çünkü benim kanıtım var." gibi
"Tu es moche, c'est un fait. J'en ai la preuve devant moi."
Kanıtım var.
Je possède des preuves!
- Şey, sunabileceğim kanıt şu : 1500 yıl önce yazılmış bir kitabımız var,... 40 değişik yazardan, hepsi aynı konu hakkında ve kendisiyle çelişmiyor. - Çelişmiyorlar mı?
Eh bien, la preuve que je peux présenter est que nous avons un livre écrit il y a plus de 1500 ans, par 40 auteurs différents sur un sujet, et pas un ne se contredit.
- Bunu nasıl bilebiliriz ki? Buranın orası olduğuyla ilgili herhangi bir kanıt var mı? - Bilirsiniz, bu ağızdan ağıza anlatılan bir şey...
Ici, ce que nous voyons est la pierre de l'onction, où le corps de Jésus reposa une fois descendu de la croix afin qu'il puisse être oint d'huile.
Hiç kanıt var mı?
Existe-t-il des preuves?
Charlie bak, buna cinayet diyeceksem, bundan daha fazlasına ihtiyacım var. Patenci metaforları yerine kanıt gerek bana.
Charlie, si je dois considérer sa mort comme un homicide, il me faut plus que... des métaphores sur les patineurs, tu vois?
Öyle mi, elinizde kanıt var mı?
Quoi, comme le mari de Nikki Davis fournissant des armes à vos gars?
Kanıtı sunmak için, hükümette yer alan... saygın birine ihtiyacımız var.
On a besoin de quelqu'un du gouvernement, de crédible, pour présenter la preuve.
Dava açılacak kadar kanıt var mı?
Tu peux boucler le dossier?
Somut kanıtın var mı? Cesar'ı olay yerine bağlayan bir kanıt yok.
Rien liant Cesar au lieu du crime.
Diğer KMB çocuklarının da online olduğuna dair kanıtımız var.
On a la preuve que d'autres membres de la GMN jouaient en ligne aussi.
Yapmayın. Elinizde kanıt var mı?
Vous avez pas de preuve.
Kayıp kişileri Stanfield çetesine bağlayan bir kanıtımız var mı?
Est-ce qu'il y a un lien entre tous ces cas de personnes portées disparues et l'organisation de Stanfield?
Kanıtınız var mı?
Vous avez une preuve?
Ve tekrar gün yüzü göremeyeceğini garantileyecek kadar kanıtımız var.
Et nous avons les preuves pour que vous ne retrouviez jamais la liberté.
T.J. Kim'i öldürmediğimi kanıtlamanın tek bir yolu var.
Ils savent que tu m'épauleras.
T.J. Kim'i öldürmediğimi kanıtlamanın tek bir yolu var. - Boyd Gelder'ı yakalamalıyım.
Le journal de Maia dit qu'elle est dans un cercle avec Tyler.
Kanıtın var mı?
Quelles preuves avez-vous?
- Kanıt incelemede bir şey var mı?
Pas de correspondance. Des nouvelles du légiste?
Kanıtınız var mı?
Avez-vous des preuves?
Depresyondaki adam stres hattını arar. Ve bahse varım, karnı acıkan da pizzacıyı arıyordur.
Ça t'étonne qu'un dépressif appelle SOS Détresse?
Şantaj seni hapse götürür. Ama elimde, bir jüriyi senin katil olduğuna ikna edecek kadar ikinci derecede kanıt var. Ekleyecek bir şeyin yoksa, cezalandırmaları için seni savcılara teslim etmekten mutluluk duyarım.
Alors, le chantage va vous mener droit en prison, mais j'ai assez de preuves pour vous faire condamner pour meurtre, et à moins que vous ayez quelque chose à ajouter... je serai heureux de remettre ça dans les mains du procureur
Mike'ın Massachusetts'de okuduğuna dair bir kanıtımız var mı?
Avons-nous réellement une preuve que Mike a fait ses études au MIT?
- Tırnak altlarından örnek alıyorum, kan var mı diye?
Je gratte sous ses ongles pour le sang.
Hiç kanıtın var mı?
- Tu as des preuves?
Bu suçlama için herhangi bir kanıtınız var mı?
Avez-vous la moindre preuve appuyant cette accusation?
Kanıt var mı?
- Jack, si ils en avaient... vous seriez dans un cellule à l'heure actuelle.
Gizli bir komite için çalıştığına dair kanıtımız var.
Nous avons la preuve qu'elle opérait pour une commission occulte.
Kanıtım da var.
J'avais ma confirmation juste en face de moi.
Sanırım öyle bir kanıya kapıldın. Sana öyle bir izlenim verdim. - O ve benim aramda bir şeyler var.
Je t'ai donné l'impression qu'il s'était passé quelque chose entre nous.
Burnumuzu dışarıya uzatıp, kanıt toplamak ve şüpheli faaliyetler var mı diye bakmaktı.
Jeter un œil pour recueillir des données. Vérifier qu'il ne se passait rien d'inquiétant.
- Kanıtın var mı?
- Juliette...
Kanıtınız var mı?
Vous avez des preuves?
- Elinizde kanıt var mı?
Le NCIS a des preuves?
Onu cinayetten tutuklamaya yetecek kadar kanıt var mı?
On a assez pour l'arrêter pour meurtre?
Kardeşin olması haricinde, onu suçlamamamız için kanıtsal bir sebep var mı?
À part le fait d'être votre sœur, y a-t-il une seule raison valable pour qu'elle ne soit pas inculpée?
Bu suçla bağlantısı olduğunu gösteren kanıtınız var mı?
Et avez-vous une quelconque preuve la reliant à ce crime?
- Elinde kanıt var mı?
- Quelle preuve en as-tu?
- Bekle. O plastik kapta ne var, ha? Dünyanın kanı mı?
Qu'y a-t-il dans cette tasse en polystyrène, le sang de la Terre?
Yargıcın Ray Greene'i tanıdığına dair bir kanıt var mı? Henüz yok.
Y a-t-il une preuve que le juge Manning connaît Ray Greene?
Suçu Smith'in üzerine atmaya çalışıyor. - Kanıtınız var mı?
Il essaie de mettre ca sur le dos de Smith.
Peki, onun şeytanın kızı olmadığını kanıtlamanın bir yolu var mı?
Et bien, y a-t-il un moyen que tu prouves qu'elle n'est pas la fille du diable?
Rüyada ölmenin gerçek hayatta ölüme neden olabileceğine dair bir kanıt var mı?
Mourir dans un rêve peut tuer dans la réalité?
Niyetin vaktimi ziyan etmek mi, yoksa elinde somut bir kanıt var mı?
Vous me faites perdre encore mon temps ou vous avez une piste solide pour moi?
Olayla ilgili olduğuna dair bir kanıt var mı?
Des preuves qu'il était là-haut?
Özgürlük Anıtı ve Damion'ın dairesinde bulunduğuna dair bir kanıtımız var mı?
Est-ce que nous avons des preuves qui le relie à la Statue de la Liberté ou à l'appartement de Damion Brock?
İşaretliler'in var olduğuna dair elle tutulur kanıtımız yok.
On n'a aucune preuve concrète que les Marqués existent.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]