Ne korkunç bir şey traduction Français
270 traduction parallèle
Holmes ne korkunç bir şey.
C'est vraiment terrible, Holmes.
Ne korkunç bir şey!
c'est terrible.
Ne korkunç bir şey! On ikisini de toplu olarak nereye gömeceksin?
Une telle tapée, où c'est qu'y aura un trou assez grand?
Hepinizden ne korkunç bir şey istediğimi şimdi anlıyorum.
Je réalise quelle chose terrible j'ai exigée de vous.
Ne korkunç bir şey.
C'est vraiment regrettable.
- Ne korkunç bir şey! - Öldü, benim yatağımda!
Il est mort, il est mort sur mon lit!
Ne korkunç bir şey. Ben...
Quelle catastrophe!
Ne korkunç bir şey!
Quelle horreur!
Dr. Heidecke'nin kafasının uçmuş olması ne korkunç bir şey.
Ce Dr. Heidecke que l'on a décapité!
Ne korkunç bir şey!
qu'est-ce que je vois?
- Ne korkunç bir şey.
- Quelle chose affreuse?
Ne korkunç bir şey!
Quel terrible malheur!
Ne korkunç bir şey.
C'est terrible.
Ne korkunç bir şey yaptın?
Qu'est-ce que tu as fait comme malheur?
Ne kadar korkunç bir şey!
Quelle horreur!
Bundan mı? Nasıl böyle korkunç bir şey söylersin?
Ne chercherais-tu pas... l'occasion de devenir son épouse?
Körlükten daha kötü şeyler vardır. Hiç kimse bir şey yapmazsa, bilgi cahillikten daha korkunç olabilir.
Savoir est encore pire que de ne pas voir quand on ne peut rien faire.
İkiyüzlülük bu kadar korkunç bir şey miydi?
Ne pas être sincère, est-ce mal?
Hayır, Frank. Böyle bir şey söyleme. Bu korkunç olurdu.
Ne dis pas ça, ce serait horrible.
Ne dedin canım? Şu korkunç, küçük adamı düşünüyordum. Sana bir şey demeyecektim aslında.
Cet homme, je ne voulais rien dire, mais...
- Ne? - Ne fark var? Neden erkek yapınca "hoş değil" de, kadın yapınca "korkunç bir şey"?
Pourquoi moche si c'est lui... épouvantable, si c'est elle?
Korkunç bir şey, değil mi?
Vous ne trouvez pas ça terrible?
Ne korkunç, değil mi? Bay Robinson odasından hiç çıkmadı. Soğuk algınlığı berbat bir şey.
Il n'a pas pu mettre le nez dehors, à cause de ce rhume!
- Korkunç kadın! - Ne şok edici bir şey. Evet, değil mi?
Cette jeune femme vint le trouver dans son bain, et lui planta son couteau en plein coeur.
Bu korkunç bir şey, korkunç.
- Vous ne vous en tirerez pas.
Bay Trask, sizinle bu şekilde konuştuğum için bağışlayın... ama sevilmemek korkunç bir şey.
Pardon de vous parler ainsi. C'est affreux de ne pas être aimé.
Korkunç ama elimizden başka bir şey gelmez.
C'est horrible, mais nous ne pouvons rien faire d'autre.
Onun için ne kadar korkunç bir şey gözlerinin önünde bir adamın öldürülmesi.
voir assassiner un homme!
Korkunç bir şey itiraf etmeliyim. - Ne?
J'ai une terrible confession à faire.
Bildiğim şey, duyduğum kadarıyla Sör Charles'ın öldüğü gece korkunç uluma sesleri duyduğumdur ve hayatım boyunca bir daha asla öyle korkunç sesler duymak istemediğimdir.
Je sais juste que je l'ai entendue, j'ai entendu son horrible hurlement la nuit avant la mort de Sir Charles, et que je ne veux plus jamais entendre un tel son de ma vie.
Ne kadar korkunç bir şey.
C'est horrible.
Geçen gece korkunç bir şekilde uyandım, Bernard oradaydı, bir canavar gibi bana bakıyordu, sonra elleriyle sanki benim boğazımı sıktı, sıktı... ve sonra hiçbir şey hatırlamıyorum, bayılmış olmalıyım.
L'autre soir, je me suis réveillée dans un endroit horrible Bernard me regardait avec des yeux de monstre puis j'ai senti sur ma gorge, comme si ses mains m'étranglaient, m'étranglaient... et puis je ne me souviens de rien, j'ai dû perdre connaissance.
Korkunç bir şey! Tahminlerinizin yanlış çıktığı görülmedi.
C'est affreux car vous ne vous trompez jamais.
Korkunç bir şey ama aptal olma Suzette.
C'est horrible. Mais ne sois pas bête.
O birisi için söylediğin korkunç bir şey.
Je ne souhaiterais pas ça à mon pire ennemi.
Ne yaptık bilmiyorum ama korkunç bir şey olmalı.
On a dû faire une chose terrible.
Cevap verin. Bazen korkunç bir şey olduğunda ne yapıyor?
Quand il a des ennuis, que fait-il?
Bay Barnier, başıma korkunç bir şey geldi! - Ne oldu, Christian?
Ce qui m'arrive est abominable!
Akıl okuyucu onların sandığı kadar korkunç bir şey olmayabilir.
Ce détecteur ne peut pas être aussi terrible qu'ils le disent.
Ağlamaktan ve korkunç bir ızdırap çekmekten başka yaptığım bir şey yok.
Je ne fais que pleurer et je me sens pleine d'angoisse et de peur
Zavallı ben, ağlamaktan ve korkunç bir ızdırap çekmekten başka... elimden bir şey gelmiyor.
Pauvre de moi, je ne fais que pleurer et je me sens pleine d'angoisse et de peur
Adını bilmiyorum ama korkunç bir şey.
Je ne connais pas le nom, mais c'est terrible.
Bunu sormak korkunç bir şey... Neden öldün?
- Ne pose pas de question cruelle!
Ne yapacağımı bilmiyorum. Korkunç bir şey.
C'est horrible.
Korkunç bir şey oldu, bilmiyor musun?
Enfin, vous ne savez pas qu'un malheur est arrivé?
Ne oldu? Korkunç bir şey!
Qu'est-ce qui se passe?
"Birbirinden nefret eden bir karı kocadan daha korkunç bir şey olabilir mi acaba?"
"Je ne sais rien de plus abominable " qu'un homme et une femme qui se haïssent. " Qu'en dites-vous?
Bir eleştirmen Munch'un hiç bir şey bilmediğini ve sadece korkunç bir açlıktan ölme tehlikesi altında sergi açması gerektiğini bile söyledi.
Un critique va jusqu'à affirmer que Munch est un bon à rien qui ne devrait être exposé que s'il était sur le point de mourir de faim.
Madam, korkunç bir şey oldu. Ne?
Il s'est passé une chose terrible.
Korkunç bir şey oldu. Ne?
- Oh, il s'est passé une chose terrible.
Gayet açık ki aklın başka bir yerde ve dikkatini vermediğin için de başına bir sürü korkunç şey geliyor.
Comme tu as l'esprit ailleurs, tu ne fais pas attention. Du coup, ces incidents surviennent.
ne korkunç 99
korkunç bir şey bu 27
korkunç bir şey oldu 46
korkunç bir şeydi 28
korkunç bir şey 150
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
korkunç bir şey bu 27
korkunç bir şey oldu 46
korkunç bir şeydi 28
korkunç bir şey 150
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21