English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ N ] / Ne yapacağımı bilemedim

Ne yapacağımı bilemedim traduction Français

574 traduction parallèle
Tavşan bir anda arabamın önüne atlayınca, ne yapacağımı bilemedim.
Ce lapin m'a surpris!
Ayakkabılarını çıkardım. Başka ne yapacağımı bilemedim.
Je lui ai enlevé ses chaussures, c'est tout.
- Evet. Ne yapacağımı bilemedim.
- Je ne savais pas quoi faire.
Orkestra şu komik dans müziğini çalmaya başladığında ne yapacağımı bilemedim.
Je n'ai pas su quoi faire quand l'orchestre a joué cette drôle de musique.
Ne yapacağımı bilemedim. Polise gitmekten korktum.
J'ai eu peur d'aller voir la police.
Ne yapacağımı bilemedim. Sen onların yanına mı gittin?
Tu es allé les voir?
Kusura bakmayın ama başka ne yapacağımı bilemedim.
Excusez-moi, je ne savais pas quoi faire d'autre.
Ne yapacağımı bilemedim.
Vraiment... je ne savais plus que faire.
Buraya geleceğini daha bu sabah öğrendim. Ne yapacağımı bilemedim.
Ce matin, seulement, je découvrais que tu venais ici.
- Bu mümkün degildi, o an ne yapacağımı bilemedim. -
Je ne peux pas faire ça. C'est impossible.
Hopkins ve Stearne buradaydılar. Ne yapacağımı bilemedim. Onları sokakta gördüm.
Ils sont là, Hopkins et Stearne, je les ai vus.
Ne yapacağımı bilemedim.
Je ne savais pas quoi faire...
Ne yapacağımı bilemedim.
Je ne savais plus quoi faire.
O anda ne yapacağımı bilemedim...
Je ne savais pas quoi faire...
Senelerdir, sana açılmak için ne yapacağımı bilemedim...
Je t'ai toujours considérée avec beaucoup de respect parce que j'espérais...
Ne yapacağımı bilemedim.
- Je ne savais pas quoi faire.
... ne yapacağımı bilemedim ben de orada öylece durdum ve kendimi çok aptal hissettim.
Ça s'est passé comme ça, je savais pas quoi faire. Je me suis sentie très conne.
Ne yapacağımı bilemedim, astronotların biraz tuhaf olduklarını biliyordum, ama yakıt deposuna dalacağını hiç sanmıyordum.
Je ne savais pas quoi faire. Les astronautes sont réputés pour leur stabilité mentale mais lui, il débarque et se jette dans ma cuve!
Öyle öfkeliydim ki ne yapacağımı bilemedim.
J'étais tellement indignée, je ne savais pas quoi faire.
İlk defa dışarı çıktım ve ne yapacağımı bilemedim.
La première fois que j'y suis allé, je savais rien.
Ama ne yapacağımı bilemedim. Tom...
Mais je ne savais que faire.
Ne istiyorsun? Ne yapacağımı bilemedim.
Qu'est-ce que tu veux que je fasse encore pour toi?
Ne yapacağımı bilemedim.
Mais je ne savais pas quoi faire.
Bu korkunç fırtınada sürüyordum arabam bozuldu. Ne yapacağımı bilemedim.
J'étais dans la tempête quand ma voiture a donné des signes de faiblesse.
Seni boğuyordu, ben de ne yapacağımı bilemedim.
Il était en train de te noyer et je savais pas quoi faire.
Öyle korktumki ne yapacağımı bilemedim.
J'étais terrifiée. Je ne savais pas quoi faire!
Ne yapacağımı bilemedim.
Je ne sais pas quoi faire.
Onlarla ne yapacağımı bilemedim. Her tarafı kan olmuştu.
Je ne savais qu'en faire, couvertes de sang.
Ne yapacağımı bilemedim.
Je ne savais pas quoi faire.
Ben ne yapacağımı bilemedim.
Je ne savais pas quoi faire.
- Ne yapacağımı bilemedim.
- J'ai eu peur.
Ne yapacağımı bilemedim.
- Oui, seigneur - Quelle honte!
Ne yapacağımı bilemedim.
Je suis revenu sur mes pas.
Ama ben... Başka ne yapacağımı bilemedim.
Je ne savais pas quoi faire d'autre.
Çok şükür seni buldum! - Ne yapacağımı bilemedim.
José-Luis veut tuer Raoul!
Nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilemedim.
Je savais pas quoi faire ni où aller.
Ne yapacağımı bilemedim.
J'ignorais quoi faire.
Sadece başka ne yapacağımı bilemedim.
Quelle attitude adopter?
Ne yapacağımı bilemedim - bende onu vurdum! "
"alors j'ai tiré sur lui!"
- Ne yapacağımı bilemedim.
- Je ne savais que faire.
Ne yapacağımı bilemedim.
- Je ne savais que faire.
Ama nasıl yapacağımı bilemedim.
Mais je ne savais pas comment faire.
Ne yapacağımı hiç bilemedim.
Je ne savais pas quoi faire.
Öyle öfkeliydim ki ne yapacağımı bilemedim.
Et moi je dis : vous-même, fichez le camp de mon appartement!
Germanicus öldüğünden beri, ne yapacağımı bilemedim.
Depuis que Germanicus est mort, je suis désemparée.
O kadar yağmurla ne yapacağımızı bilemedim.
- Ne parlez pas de neige!
Nasıl yapacağımı bilemedim.
Je ne savais pas comment faire.
Her ikisini de gerçek sahiplerine geri vermeyi gerçekten istedim Bay Holmes, fakat gerçek şu ki nasıl yapacağımı bilemedim.
Je les aurais rendus tous les deux à leur propriétaire, mais, à vrai dire, je ne saurais pas où chercher.
- Ne yapacağımı bilemedim ve onu buraya getirdim.
Je l'ai ramené ici à tout hasard.
Düşündüm ama nasıl yapacağımı da bilemedim.
Si, mais... je ne savais pas comment je pouvais faire.
Ben de çok korktum, ne yapacağımı bilemedim.
Il était... si calme.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]