English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ S ] / Sende

Sende traduction Français

27,426 traduction parallèle
Sende özel bir şeyler görüyor, benim gibi.
Comme moi, il voit quelque chose de spécial en toi.
- Sende de oldu mu?
Donc ça t'est arrivé?
Sende bizden biri olacaksın.
Tu serais un des nôtres.
Sende onları önemsiyorsun.
Et tu te soucies d'eux.
Sende.
- Toi aussi.
Eli açan ben olacağım sende kuklam olacaksın. Ve bu eli biz kazanacağız.
Je serai le déclarant, vous serez le mort, et nous gagnerons cette main.
Cooper iyileşmiş olur, tekrar başa geçer ve sende Reddington'la çalışmaya devam edersin. Devlete danışmanlık yaparsın ve bizde sana iş veririz. Sadece aktif bir ajan olmamış olursun.
Cooper sera innocenté et reprendra son poste, et tu vas continuer à travailler avec Reddington pour aider le gouvernement en tant que consultante, pas comme un agent actif.
Sende anevrizma yok Jackson.
Tu n'as pas d'anévrisme.
Merak ediyordum, sende bir şey var mı?
Vous auriez pas quelque chose?
Sende aradığım tecrübe var.
Vous avez l'expérience que je recherche.
Sende mi işşizsin dostum?
C'est génial, mon pote.
Caroline sira sende.
Caroline, c'est ton tour.
Max, memelerinin resmi var mı sende?
Ça me rappelle. As-tu une photo de tes seins?
Kontrol sende.
- Vous avez le contrôle.
Seni hayatta bırakacağım. Sende Reddington'a mesajımı bizzat götüreceksin.
On va te laisser en vie pour que tu puisses faire passer un message à Reddington personnellement.
Sende biliyorsun ki, yıllar boyunca arkadaşlarımın beni neden hedef aldığını bir türlü çözemedim.
Vous savez, pendant des années, je n'arrivais pas à savoir pourquoi mes collègues étaient pris pour cibles.
Eğer oraya vardığımızda sende oradaysan sadece onların şüphelerini teyit etmiş olacaksın.
Si nous y allons et que vous y êtes, ça confirmera leurs soupçons.
İnkar edilemez şekilde namuslu, ki bu sende fena hâlde eksik.
Il a une indéniable décence, dont vous manquez cruellement.
- Hâlâ o tatlı GTO sende mi?
Vous avez toujours la GTO?
Damadının telefon numarası neden sende yok, anlamadım.
Vous avez pas le numéro de votre gendre, vous? Ben non.
Başım çok ağrıyor. Sende...
J'ai vraiment mal à la tête.
Sende bir şey var mı?
Tu aurais quelque chose?
Sende benim bilgilerim var.
Vous avez mes coordonnées.
Bu sende kalsın.
Tu peux la garder.
Tasha, arka taraf sende.
Tasha, tu prends l'arrière.
Sende ne var?
Tu as quoi?
Tamam? Bu duygular sende yeni ve muhakemeni etkiliyor.
Tu laisses tes nouvelles émotions affecter ton raisonnement.
En sağdaki sende.
Loin à droite.
En soldaki sende, soldaki sende.
Loin à gauche, gauche.
Kontrol sende.
À ton tour.
Sende Ohio yolunu yarılamıştın.
Donc tu as du conduire jusqu'en Ohio.
Ve sende Kuzey Kutbundan gelen bu bilgiyi yapbozu çözmek için kullanmanın iyi fikir olduğunu düşündün?
Et vous pensiez que c'était une bonne idée à utilisez cet intel magique du Pôle Nord résoudre un puzzle?
Artık benim numaram da sende var.
Maintenant vous avez le mien aussi.
Ama kaset sendeydi ve sende senin payını vermesi için ona şantaj yaptın değil mi?
Mais vous aviez la cassette, et l'avez utilisée pour la faire chanter afin d'obtenir votre part.
Joanna Masters Sadie'nin kocası Roger ile bir ilişkisi olduğunu sanıyordu ama o yanılıyordu ve sende yanıldın.
Joanna Masters pensait que Sadie avait une liaison avec son mari, Roger, mais elle se trompait, tout comme vous.
Sende içeri girdin ve onu Roger'la ilişki yaşamakla suçladın.
Donc vous êtes rentré et l'avez accusée d'avoir une liaison avec Roger.
- Bende bir sorun var. - Sende sorun falan yok.
Quelque chose cloche chez moi.
Sende de aynı şey olmaması için hiçbir neden yok.
Il n'y a aucune raison de croire que ce sera différent pour toi.
Son zamanlarda sende bazı değişiklikler var.
Il y a quelque chose de différent chez toi dernièrement.
Ben sende.
Ben! À toi de jouer.
Buranın sorumluluğu sende mi?
C'est toi qui commandes, ici?
Doktor, benim işim bitti. Sıra sende.
Doc, j'en ai fini, à toi de jouer.
Çünkü sende göt denen bir şey yok.
C'est parce que... t'as pas de tripes.
Göz iltihabı mı var sende?
Tu as une conjonctivite?
Bu iş sende, Flores.
T'assures, Flores.
"Bu iş sende." Ne demek bu?
"Te débrouiller". Comment ça?
Onun gibi görünüyor olabilirsin ama ondaki o özgün ve lezzetli hasar sende yok.
Tu lui ressembles peut-être, mais tu n'as aucune de ses délicieuses et uniques blessures.
O zaman ben senin işini, sende benimkini yapmasan nasıl olur?
D'accord. Je fais pas ton boulot, alors ne fais pas le mien.
- Sende pes ettin yani?
- Ainsi, vous avez cédé?
Sıra sende.
À ton tour.
- Sende kalırsa ve bunu öğrenirlerse biri ölür. - Yapamayız!
Pas question!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]