Şanslı adam traduction Français
785 traduction parallèle
Buralardaki tek şanslı adam benim.
- Moi? Tout me réussit.
Benim amacım şanslı adamı bulmak.
Mon premier souci est de trouver ce veinard.
Sanırım kardeşin Pres en şanslı adam.
Votre frère est l'homme le plus heureux qui soit.
O şanslı adam nasıl?
Dommage.
Rahibe Bessie gibi karı alacak şanslı adam azdır bu yaşta gül gibi.
Il n'y a pas beaucoup d'hommes qui auraient la chance d'épouser une femme aussi belle à cet âge-là.
Onu benim için öp, seni şanslı adam.
Embrassez-la pour moi, petit veinard.
- Şu Mark şanslı adam. İlk eşinin parası suyunu çekti ve öldü.
Sa première femme est ruinée, elle meurt.
Şanslı adamın sen olabileceğini düşünmüştüm.
Je croyais que c'était toi.
Şanslı adam o.
Non, c'est lui l'heureux élu.
Otur şuraya, seni şanslı adam!
Assieds-toi veinard!
Şanslı adam.
Il a de la chance.
Hakikaten şanslı adam.
Il a beaucoup, beaucoup de chance.
- Peki şanslı adam kim?
- Et qui est l'heureux paysan?
"Bu Kontes Rostova." "Bolkonski'yle evlenecek olan. Şanslı adam." dedi.
"Voici la comtesse Natacha que Bolkonski va épouser, heureux mortel!"
- "Şanslı adam" mı dedi?
- "L'heureux mortel"? - Exactement!
Ve aklıma da şu geliyor, Şanslı adam Stanley?
Pas vraiment. Donc, tu ne peux pas te marier avec moi.
Şanslı adam!
Quelle chance!
Seni şanslı adam.
Quel homme chanceux!
O zaman rotanı değiştirsen iyi edersin, şanslı adam.
Ah bon? Tu ferais mieux de changer de cap, Pierre.
- Şanslı adam! Söyle bana çoban, mutlu musun?
Dis-moi, berger, tu es heureux?
Çok şanslı adamım ben be! Teşekkür ederim.
Je suis très touché par votre générosité, et votre accueil chaleureux.
Şanslı adam.
Veinard.
Şanslı adamı şanssıza çevirmek heyecan verici.
C'est jouissant de transformer un riche en pauvre.
Vay, işte şanslı adam geliyo.
V'là le roi des veinards :
Pekala, Yüzbaşı Harvey. Görünüşe bakılırsa, adamımın bırakılmasını sağlayacak kadar önemli bir rehineyi bulduğum için şanslı sayılırım.
Eh bien, Docteur Harvey, je crois avoir l'otage qui me permettra de retrouver mon officier.
Çok şanslı bir adamım.
Je suis un homme comblé.
Ama sizi arkadaş olarak gören adam bence çok şanslı.
Mais heureux qui peut vous compter parmi ses amis!
Bu şekilde sevildiğim için şanslı bir adamım.
Que je suis heureux d'être tant aimé!
Uyandığında, çok şanslı bir adam olduğunu düşündüğümü söyleyin ona.
Quand il se réveillera, dites-lui qu'il a beaucoup de chance.
- Evet, ben çok şanslı bir adamım.
- Oui, Je suis un homme chanceux.
Ne kadar şanslı... Sana öğretecek adam ne kadar da şanslı.
Heureux sera celui qui te l'apprendra.
Musashi şanslı bir adam.
Musashi est chanceux,
Senin gibi bir adam bulduğum için çok şanslıyım.
J'ai de la veine, de connaître un gentil garçon comme toi.
O çok şanslı bir adam.
Il a beaucoup de chance.
Bay Kimbrough çok şanslı bir adam,
M. Kimbrough a beaucoup de chance.
Bir adam kendini ilgilendirmeyen bir işe bulaştığı zaman genellikle çok şanslı olmaz.
Lorsqu'on se mêle des affaires des autres, on a encore moins de chance en général.
Bir adam bu kadar mı şanslı olur?
J'ai toutes les veines!
Ama senin şanslı bir adam olduğun kesin.
Mais tu as de la chance.
Demiryolunda çalışmadığın için şanslısın. Eğer sen bizim için uğraşsaydın bugün yorgun bir adam olurdun.
Tu serais à bout, toi aussi, si tu travaillais pour nous.
Şanslı olan adam.
Heureux I ´ homme.
Zengin bir adam olduğum için şanslı. Evet, kesinlikle öyle.
Elle a eu de la chance que je sois riche.
Benimle çalışacak böyle seçkin bir bilim adamı bulduğum için çok şanslıyım.
J'ai la chance d'avoir un érudit sous mon toit.
Çok şanslı bir adamım Helene.
Je suis un homme très chanceux, Hélène.
Kocan şanslı bir adam, seni geri alacak.
Votre mari a de la chance de vous revoir vivante.
Tabii Şanslı da var. Büyük adam, Bay Stavros ve sen.
Sans oublier, Lucky... le redoutable M. Stavros... et vous-même.
Sayın Belediye Başkanı. Demek şanslı genç adam sensin.
Vous êtes l'heureux jeune homme.
Şanslısın genç adam. Çok şanslı!
Vous avez de la chance, jeune homme.
Evet, o şanslı bir adam.
- Oui, c'est une bonne affaire.
Bu adam çok şanslı.
Cet homme est chanceux.
Cadwalader, Böyle bir adamın olduğu için şanslısın.
Cadwalader, vous avez de la chance de l'avoir.
Ölümlülerin en şanslısı, kız kardeşimle evlenen adam.
Andrew est l'heureux mortel qui a épousé ma sœur
adamım benim 32
adam deli 37
adamlarım 38
adamın biri 39
adam haklı 53
adamımsın 21
adam kim 19
adam öldü 39
adam nerede 23
adama bak 17
adam deli 37
adamlarım 38
adamın biri 39
adam haklı 53
adamımsın 21
adam kim 19
adam öldü 39
adam nerede 23
adama bak 17
adamımız o 17
adam kaçırma 35
adam ölmüş 24
adamı rahat bırak 23
adam değil 16
adamı duydun 40
adam mı 39
adamı duydunuz 27
adam kaçırma 35
adam ölmüş 24
adamı rahat bırak 23
adam değil 16
adamı duydun 40
adam mı 39
adamı duydunuz 27