Asıl konu traduction Portugais
289 traduction parallèle
Asıl konu bu değil.
Essa não é a questão.
Paralar dışında! Beni endişelendiren asıl konu karının tutumu sevgili Kont!
Além do dinheiro, o único que me preocupa é sua mulher... da que não sabemos nada...
Aslında asıl konu kuzu değil, ne yazık ki, Bayan Hurst.
Bem, na verdade o cordeiro não foi assunto que me trouxe por cá, Sra. Hurst.
Acele edin. Bay Scott, asıl konu hız.
Sr. Scott, precisamos de ser rápidos.
Asıl konu, sen fazla açık sözlüsün ve bu yüzden, ister istemez...
tudo é muito franco bem...
Asıl konu yardım etme...
É só uma questão de dar uma ajuda...
Asıl konu kiminle gitmek değildir hayatım, seni eve kimin götürdüğüdür.
Isso é igual, o importante é quem te leva a casa.
Asıl konu, ümidin sadece bir hayal olduğu... Sunnyvale Dinlenme Evi'nin sakinleri.
Vejam os residentes da Casa de Repouso de Sunnyvale, onde a esperança é apenas uma memória.
Asıl konu, zihnin madde üzerindeki etkisi.
É uma questão de obediência e importância.
Buradaki asıl konu sadakattir.
O problema aqui é a lealdade.
Ama asıl konuşmaya geldiğim konu Biko'nun yönettiği, halk evi gibi bir merkezde yaşanan bir olaydı.
Verá que é bem mais moderado e inteligente do que crê. Mas vim cá para lhe falar dum incidente num centro comunitário, que Biko tentava pôr de pé.
- Asıl konu bu değil, Hi.
- Isso não interessa.
- Asıl konu şu ki içeri nasıl gireceğiz?
- Mas então como vamos entrar?
Ama asıl konu şu ki, biz öldük.
O que se passa é que morremos.
Asıl konu, benim sizden önce burada olmam.
Eu estava cá primeiro.
Asıl konu damadın Sam Douglas.
É o teu genro, Sam Douglas.
Asıl konu ne, biliyor musun?
Sabes o que é?
Asıl konu cesetlerin olduğuydu.
A questão aqui é que havia corpos.
Pekala asıl konu eğer açığa çıkarsa panik yaratabilir.
Bom, a questão é que poderia haver pânico se se soubesse disto.
İşte asıl konu, anlıyorsunuz.
Aí é que está, percebeu?
Asıl konu bu değil.
Este não é o ponto.
Ama asıl konu söylediği "onlar" sözü canımı sıktı.
Mas o facto de ela ter dito "lhes" incomoda-me.
Ama asıl konu bu değil.
Mas isso não é o principal.
Asıl konu, Roma'dan gitmemi istemesi.
O principal é que ela quer que eu deixe Roma.
Asıl konu hummadan ölen insanlarımız.
Os seus subditos morrem com a febre.
Asıl konu nedir, Bay Paris?
Qual é o ponto, Sr. Paris?
Asıl konu bu değil, Paul.
Nada disto é o cerne, Paul. O cerne é...
Bunların hepsi tek kötü futbol skorundan sonra "hayat boktan o zaman asıl konu ne"
Bastou um mau resultado no futebol e tudo ruiu, agora estamos de volta ao
Asıl konu ne?
Qual é o objetivo?
Asıl konu para.
Tem a ver com o dinheiro.
- Haydi Senatör asıl konu üzerine yoğunlaşalım. Çerez üzerine değil.
Senadora... vamo-nos concentrar no mais importante.
Asıl konu, memur Rydell'in teşhis edilebilir bir durumu var mı ve bu durum işle ilgili mi?
A questão é saber se o Agente Rydell tem uma doença diagnosticável e se ela é causada pelo trabalho dele.
Asıl konu, ilerleme kaydedemediğin.
O que quero dizer é que não fez progressos.
Asıl konu buydu.
Evidentemente, este era o objetivo.
Asıl konu, bunu bilmiyoruz ve yapma seçeneğimiz var.
O ponto é que não sabemos e temos escolhas a fazer.
Asıl konu, sen iyi hissediyorsun. Senden nefret ediyorum.
O importante é que você fique bem.
Asıl konu şu, onu bırakmalısın.
Mas tens de a deixar ir agora.
Asıl konu, hayatın boyunca aynı yerde takılıp kalmandı senin.
Foi por causa de ficares no mesmo local a tua vida toda.
Asıl konu New York'daki gazetecinin kovulması değil mi?
Sobre ter feito com que aquele cretino de N. Iorque fosse despedido!
- Ama asıl konu bu değil.
- A questão não é essa, pois não?
- Asıl konu neymiş?
- Qual é a questão?
Asıl konu, bu Çekoslovakyalılar hakkında hiçbirşey bilmiyoruz.
A questão é que não sabemos nada sobre esses checoslovacos.
Siz ikiniz, asıl konu şu.
A questão é esta :
- Peki, evet. Fakat, asıl konu Michael'ınkini alması.
Sim, mas a questão é que levantou o do Michael.
Ve asıl önemli olan konu budur. Kendim yapmak istiyorum.
Agora a capela está sendo construída... e é tudo o que importa.
Mesela, farelerden konu açılırsa, ben de "Farelerden korkan ve" her gece rüyasında fareleri gören bir hastam var. " diye bahsederdim.
Se alguém mencionava ratos, eu dizia, "Eu tinha um paciente com medo de ratos, " sonhava com ratos todas as noite. " Sabes, qualquer coisa no género.
Asıl konu.
Só interessa uma coisa.
Mantıklı biri olduğunu biliyorsak.. ... bu küçük köyler arasında dolaştığına göre asıl ilgisini çeken konu neden Engels Barajı olmasın?
Por que não seria razoável presumir... que alguém percorrendo essas pequenas vilas... poderia ter um interesse especial pela represa Engels?
Halkı Dinlememe Bakanı bugün Batley'i gezerek sömürü iddialarını araştırdı. Konu, gölge bakanın ev kredisi ıslah yardımları verilirken insanların asıl hallerinden daha beter olduklarına hükmedilmesiydi.
O ministro de não ouvir o povo andou hoje por Batley para investigar alegadas acusações de vitimização em subsídios imobiliários feitas pelo ministro sombra de julgar pessoas à primeira vista como piores do que elas são.
Evrenin ölümü kozmoloji için bile sıkıntılı bir konu olabilir. Fakat zaman içinde belki teselli bulabiliriz.
A morte do universo em ambas as cosmologias expostas, poderá parecer um pouco deprimente, mas podemos consolar-nos ao pensar nas escalas cronológicas envolvidas.
Citrine neye inanıyor, asıl konu bu.
Preocupa-te com o que o Citrine acredita.
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuşmalıyız 270
konuş 892
konuşacağız 38
konuşacak 21
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşmak 63
konuşalım 186
konuşmalıyız 270
konuş 892
konuşacağız 38
konuşacak 21
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşmuyor 31
konuşma 379
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşmak istemiyor musun 16
konuşacaksın 18
konuşmuyoruz 17
konuşur 18
konuş benimle 497
konuşmuyor 31
konuşma 379
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşmak istemiyor musun 16
konuşacaksın 18
konuşmuyoruz 17
konuşur 18
konuş benimle 497
konuşuyoruz 54
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16